Roseland Harikalar Diyarı acılar diyarı oldu!

22 Ağustos 2014 15:16

2008 yılında Roseland Harikalar Diyarı ile Ispartalıyı aquapark ile tanıştıran ve 3.5 milyon Dolarlık yatırım yapan Erol Tekeli, dönemin Belediye Başkanı’nın sözüne güvenerek ruhsat almadan işe başladığını ileri sürdü. En büyük hatasının bu olduğunu savunan Tekeli, ‘’Belediye el değiştirdi ve biz ruhsatı alamadık. Battım. Şimdi bir işyerine eleman olarak çalışıyorum’’ dedi.

Belediye Başkanı ile bu konuyu defalarca görüştüğünü ve bura açılmıyorsa eğer yıkılması konusunda hem fikir olduğunu ileri süren Tekeli, ‘’Ben bu parayı sildim. Hayatımdan memnunum. Ancak ben adil davranılmasını istiyorum. Burayı kimseye peşkeş çekmem. Burası madem açılmıyor yıkılsın dedim. İkisi de olmuyor atıl vaziyette bekliyor’’ dedi.

Isparta’ya ilk aquaparkı getiren ve bölgenin kalkınmasına vesile olan Erol Tekeli, bugün hayal ettiği yaşantının çok uzağında geçinmeye çalışıyor. 2008 yılında 3.5 milyon Doları bu yatırıma harcayan ve hiçbirşeyi garantiye almadan dönemin belediye başkanın bir sözüyle harekete geçtiğini ve bunun en büyük hatası olduğunu kabul eden Tekeli, bugün hak aramak için açtığı davalarla boğuştuğunu söyledi. 2008 yılından günümüze kadar geçen süreci an be an anlatan ve adil yargılanma beklediğini ifade eden Tekeli, şunları söyledi;

‘’BAŞKANIN SÖZÜYLE YOLA ÇIKTIK’’

‘’2008 yılında biz gıda işinden çıktıktan sonra elimizdeki parayla farklı bir şeyler yapalım düşüncesiyle aquaparka karar kıldık. Ama büyük bir araziyi Isparta’da bulma şansımız yoktu. Bu konuda belediyeye danıştık. Bu karar ticari bir şey olsa da aslında sosyal donatı alanı olacak siz ne düşünürsünüz dedik. Dönemin muhterem belediye başkanı bizi davet etti ve destek vereceğini söyledi. Aradan birkaç ay sonra tekrar çağırdı. Bizi imara yönlendirdi ve bize 2 arsa gösterildi. Bir tanesi 7 bin m2 diğeri ise Köy Garajının altındaki 15 bin 816 m2’lik alandı. Biz büyük alanı tercih ettik. Usul gereği ihaleye çıkarmamız gerekiyor dediler. Belediye Meclisi ve Encümen’den ihale kararı alındı. İhaleye tek giren biz olduk. Dönemin belediye başkanı biz kirayı yatırdıktan sonra bizi çağırdı ve burası 2009 seçimlerinden önce bitecek dedi. Biz de buranın seçimden önce bitmesinin imkansız olduğunu daha projenin devam ettiğini söyledik. Ama o konudaki baskısına boyun eğdik. Ayrıca kendisi ihalesi bitmiş, teslim olacak bir sentetik buz pistini de bu alana yapacağım, proje çizerken pist alanını bırakın dedi.

‘’SEN HARCINI YATIRDIN RAHAT OL DEDİ’’

Biz projemizi Şubat 2009’a kadar bitirdik. Aqualand ve havuz malzemeleri için anlaşmalar yaptık, ön ödemeleri yaptık ve çeklerini kestik. Seçim sürecine girildiğinde başkan bey, projenin imardan çıkması konusunda geri durmaya başladı. Ruhsat çıkmamıştı ancak biz Türk usulü inşaata başlamıştık. Bizim hatamızın yüzde 100’ü de burada. Başkana ruhsatlandırması yok buranın dedik. Sen harcını yatırdın rahat ol dedi. Seçim oldu ve kaybetti. Biz o süreçte tesisi bitirdik. Elektrik aboneliği alacağız TEDAŞ bizden elektrik dosyası istedi. Belediye biz burayı tapusu yok diye ruhsatlandıramayız dedi. Buranın düzenleme ortaklık payından gelen bir yer ve buranın tapusunu belediye çıkarmamış dediler.

‘’HEP İYİ NİYETİMİZDEN KAYBETTİK’’

Dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Uğur Bestelci’nin odasına gittik. O gün ben odasında ağlamışım. Çünkü ruhsatlandırılmadığı an benim battığım an. Bana dediler ki; biz çalışalım ve çözüm bulalım. Gerçekten çözüm bulma adına bir çalışma yaptılar ve Meclisten buranın lejant kodunu değiştirdiler. Fakat değiştirdikleri lejant kodu şuanda problem olan şey. Çünkü orası sağlık, kültür alanı olarak ayrılmış, burayı sosyal donatı olarak değiştirip, spor alanına, şuanda da mahkeme kararlarında dayandığı nokta oldu. Biz acizliğimizden o dönemde hukuken bunların ne anlama geldiğini bilmiyoruz ve iyi niyetli yaklaştıklarını düşünüyoruz. Halen de öyle düşünüyoruz.

‘’DÖNEMİN VALİSİ ISPARTA HALKI BUARADAN YARARLANIYOR DİYE ELEKTİRİKLERİMİZİ AÇTI’’

Biz yatırıma başlarken turizm teşvik belgelerini aldık. O tür belgelerde de belli süre içerisinde inşaatın bitip, projelendirilip, turizm belgelendirmesi olması gerekiyor. Biz bu görüşmeleri yaparken elektriğimiz bağlanmadı. Dönemin Valisi bize bu konuda yardımcı oldu. TEDAŞ’tan geçici abonelikle elektriğimiz bağlandı.

Resmi müracaat sonrasında 6 ay cevap verilmezse bunun hukuki olarak reddedildiği anlamındaymış. Reddedildiği sonrasında yasal süre içinde itiraz etmezsen haklarından feragat ettiğin anlamındaymış. İş bu boyutlara gelince ekonomik olarak biz sıkıntı yaşadık. Avukatlarımız belediyeye dava açtı. Sonrasında belediye tarafından 2010 yılında ilk mühürlemeyi orada yaşadık.

‘’BURANIN ÇÖZÜMÜ YUSUF ZİYA GÜNAYDIN’IN İKİ DUDAĞININ ARASINDA’’

Mühürleme sonrası yerel idari mahkeme de biz davayı kazandık. Biz orayı 2 yıl çalıştırdık. 3. yıl belediye kazandığımız davanın aynı gerekçesiyle evraksız yine mühürledi. Biz Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduk. Sonra geldiler mühürü söktüler. 1 hafta sonra da resmi barakayla tekrar mühürlediler. Biz de İdari Mahkeme’ye bunu şikayet ettik ve daha önceki kararı gösterdik. İdari Mahkeme konuyu tekrar dava konusu yaptı. Biz o davayı kaybettik. Danıştay 2010’da yerel mahkemede kazandığımız davayı reddetti. Bozma gerekçesi ise düzenlenen

ortaklık payından gelen bir alanı belediye hiçbir şekilde sabit yapı yapma için kiralayamaz ve ihale edemez. Kiralamış ve ihale etmişse bile bu sabit yapının oradan taşınması gerekir. Bu sabit yapı ya yıkılır ya da belediye imar birimi bu işe çözüm bulur. Belediyenin imar kısmında çalışan arkadaşlar bunun çözümünü çok iyi biliyorlar. Çünkü zamanında biz kendilerine danıştığımız ve akıl aldığımız insanlar. Onlar şimdi söz sahibi. Buranın çözümü Yusuf Beyin siyasi ukdesinde. Buranın sorununu çözmek istiyorsa yapacağı tek şey imar müdürlüğüne diyecek ki; burayla ilgili bir çalışma yapın ve meclise gönderin. Ne kendisi ne de imar müdürlüğü siyasi bir sorumluluk almayacak.

‘’BURASI KAÇAK BENCE YIKILMALI’’

Ben oranın yıkılması taraftarıyım. Böyle bir kaçak yapı Isparta’ya yazık. Burası kaçak. Burayı dönemin belediye başkanı kendisine siyasi malzeme olarak kullandığından kimsenin haberi  yok, bilmiyor da zaten. Tesis yapılırken belediye inşaat kontrolleri 50 kez geldi, onlar fark etmedi bile. Kendi sentetik buz pistini yapanlar orayı bilinçsiz yaptı. Böyle bir kaçak yapı var. Ben de aquaparkı oraya bir gecede koydum. Bunun cezasını ben çekmem lazım. Ne meclis, ne encümen kararı var. Ne de belediye başkanının ihale kararı var. Bunun altına imza atan daire müdürleri, bunun kararını veren meclis ve encümen üyeleri bunlar masum insanlar. Ben art niyetli bir gecekondu yaptım oraya o yüzden gelin mahkeme kararını uygulayalım diyorum. Onu da yapmıyorlar. Ne istedikleri konusunda toplum vicdanına bırakıyorum. Kendi mesai arkadaşları da biliyor. Ama hiç kimse kral çıplak demiyor. Hakka hak diyecek insanlar olmaması sıkıntı.

‘’BU MEVKİDEN HERKES FAYDALANDI BİRTEK BEN ZARAR ETTİM’’

Şuanda orası mühürlü. Bu da Danıştay safhasında. En son ikinci olarak 2012 yılının Mart ayında mühürlendi. Belediye Başkanı Günaydın’dan randevu talep ettim. Kendisi talebi olumlu karşıladı. Bu konunun çözümüyle gel dediler. Burada bir kamu yararı, ikincisi benim yararım, üçüncüsü vatandaşın yararına çözüm bulunmasını istiyorum.  O mahallenin 5 yıl içinde rantı yüzde 500 arttı. Bundan belediye ve orada yatırım yapan arsa sahipleri, müteahhitler faydalandı. Oranın o hale gelmesine neden olan ben tamamen zarar ettim. Bu hak mı? İnsanlar ilan verirken aquapark ve havuz manzaralı diye veriyor.

‘’BEN DEVLETE  GÜVENMEKLE HATA ETTİM’’

Burada suçun tamamı benim. Ben devlete ve kamuya güvenmekle hata ettim. Devletin tapusuz bir yeri ihale etme konusunda cesareti olacağını düşünemedim. Bunlarla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Bunlarla ilgili Cumhuriyet Savcılığına ve yerel yönetimlere verdiğimiz dilekçeler takipsizliğe uğradı. Adalet buysa ben böyle bir adaleti kabul etmiyorum. Şahıslara karşı benim bir şeyim yok. Benim muhatabım belediye. Bu memlekette çözümsüz hiçbir şey yok.

‘’ISPARTA’DA YAZA KIŞ,  KIŞAYAZ GETİRECEKTİK’’

10 yıllığına kiraladım. O zaman için yıllık 32 bin liraydı. Ben oraya 3,5 yıllık kira ödedim. Sonrasını ödemedim. O dönemdeki değerle yaklaşık 3,5 milyon dolarlık bir yatırım. İlk davayı kazanınca biz oraya 700 bin liraya çelik konsorsiyum yaptırdık. Isparta’da sıcaklar 60 gün sürüyor. Biz o yatırımı 60 gün için yapmadık. Üstünü kapatıp 12 ay kullanılabilir hale getirecektik. Üstüne açılır kapılır sistemi kurduk. Sadece montajı kalmıştı. Mühürleme olmasaydı 15 gün sonra onu da yapacaktık.

‘’ŞİMDİ İŞÇİ OLARAK ÇALIŞIYORUM AMA ORAYI DA KİMSEYE PEŞKEŞ ÇEKMEM’’

Şimdi ben işçi olarak çalışıyorum. Biz yatırım yaparken hem ticari hem de sosyal amaçlı yatırım yaptık. Benim çağrım; insanların vicdanını dinlesinler. Ben kaçak yapı yaptıysam yıkın. Ben bu parayı sileli çok oldu. Bu suç sadece benim mi? Yoksa o gün mecliste ve encümende karar alıp, bunun altına imza atan daire müdürlerinin hiçbiri mi buranın tapu konusunda sorumlu değil mi? İnsanlar bu kadar onursuz mu? Benim bir talebim yok. Ben hayatıma yeniden başladım ve işçi olarak çalışabiliyorum. Ama birilerine de peşkeş çekmeyeceğim. Oranın yıkılması konusunda da hemfikirim. Herkes siyasi olarak meydanlarda konuşuyor ya Hak diye. Ben Allah’a havale ediyorum. Ben suçluysam 6 yıldır mal varlığımı ve tüm gayrimenkullerimi kaybettim ama umudumu kaybetmedim. Halen mücadele ediyorum.’’

 

 

 

Bu haber 1586 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...