Türk Eğitim-Sen’den dilekçe eylemi

27 Kasım 2014 18:00

Türk Eğitim-Sen üyeleri, yönetici atama sistemi ile ilgili olarak eğitim alanında yapılan düzenlemenin iptali için hazırladıkları dilekçeleri Anayasa Mahkemesine gönderdi. Şube Başkanı Balaban, “Eğitim camiasında infiale yol açan ve kamuoyunda ucube kanun olarak adlandırılan bu kanun hakkında Yüksek Mahkeme’nin vereceği kararın mutlaka hukukun üstünlüğünü korumak doğrultusunda olacağına şüphe yoktur” dedi.

Türk Eğitim-Sen Isparta Şubesi üyeleri, yönetici görevlendirmelerinde adaletsiz, insafsız ve kayırmacı tutumlar sergilendiği gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesine dilekçe gönderdi.

Dün saat 12:30’da PTT önünde gerçekleştirilen eylemde bir basın açıklaması yapan

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi, Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Balaban, yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek, bu yanlıştan en kısa zamanda dönülmesini istedi.

Balaban açıklamasında, şu ifadelere yer verdi; “Bildiğiniz üzere, 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazete’de  yayımlanan 6528 Sayılı kanun ile, Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişikliklere gidilmiştir. Anılan kanunun 22. maddesi ve 25. maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yapılan, 5. Maddesiyle de Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan değişiklikler, T.C. Anayasası’nda yer alan hukuk devleti ilkesi ve hakkaniyet anlayışı ile bağdaşmamakta olup, Milli Eğitim Bakanlığı’nda âdeta ciddi bir yönetici ve öğretmen kıyımı yaşanmasına sebep olmuş ve önümüzdeki süreçte de daha büyük sıkıntılara zemin hazırlamıştır.

“TAMAMEN KEYFÎ BİR YÖNETİCİ ATAMA SİSTEMİ”

6528 Sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 37. maddesinin (8) numaralı fıkrası ve 25. Maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Geçici 10. maddenin (8) numaralı fıkrasındaki hükümlerle, kazanılmış hakları yok sayarak tamamen keyfi bir yönetici atama sistemi getirilmiştir.

Hayata geçirilen söz konusu yeni düzenlemeyle, öncelikle dört yılını dolduran okul yöneticileri değerlendirmeye alınmıştır. 100 Tam puan üzerinden yapılan değerlendirmelerde 75 puan ve üzeri alanların görev süreleri uzatılmış, baraj altında kalanların ise yöneticilik görevleri sonlandırılarak öğretmenliğe döndürülmüştür. 100 Puanın 40 puanı yöneticilerin okuldaki mesai arkadaşları, veli ve öğrenci temsilcileri tarafından; 60 puanı ise Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılmıştır.

“KARA BİR SAYFA OLARAK TARİHTEKİ YERİNİ ALDI”

Bu süreçte yurt genelinde öylesine adaletsiz, insafsız ve kayırmacı tutumlar sergilenmiştir ki; bu dönem, demokrasi, insan hakları ve hukuk açısından ülkemiz adına kara bir sayfa olarak tarihteki yerini şimdiden almıştır.

Ülke genelinde idare adına puanlama yapan bu şube müdürlerinin çok büyük bir kısmı puan verdikleri okul yöneticilerini tanımamakta, okullarına bir kez olsun dahi görmemiş durumdadırlar. Çünkü bunların önemli bir bölümü yeni göreve gelmiş ve okul idarecilerini tanımayan şube müdürleridir.

Öte yandan, idare veya bir sendika tarafından ellerine tutuşturulan listeler üzerinden değerlendirme yapan bu şube müdürlerinin, atamalarına esas teşkil eden yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmuş olması da ayrı bir garabettir. Yani, vicdan ve adalet ölçülerini katlederek binlerce okul müdürünün akıbetini tayin edenlerin, aslında hukuksuz bir şekilde o makamları işgal ettiği görülmektedir.

“KİŞİYE ÖZEL PUANLAMALAR SÖZ KONUSU OLDU”

Değerlendirmelerde başarı, bilgi, tecrübe hiç önemsenmemiş; adam kayırma, emek hırsızlığı, usulsüzlük, kişiye özel puanlamalar ve gayri ciddilik söz konusu olmuştur. Onlarca başarı belgesi ve ödül almış, çalışma arkadaşları tarafından başarılı bulunan bir çok okul müdürüne, ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verilmiştir.

Eğitim Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolundaki üç büyük sendikadan Türk Eğitim-Sen % 21,61 Eğitim-Sen % 12,09 ve Eğitim Bir Sen ise % 26,17 sendikalaşma oranına sahiptir. Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki toplam sendikalaşma oranı da % 71,49’dur. Bu rakamlar göstermektedir ki, okul yöneticilerini sınava tabi tutan mülakat komisyonlarının oluşumu, adeta bir sendikaya ihale edilmiş ve bunların refleksine göre de sonuçlar ortaya çıkmıştır.

“BUGÜNE KADAR YAŞANAN HAK GASPLARI VE

YANDAŞ KAYIRMALAR DEVAM EDECEKTİR”

Hakkaniyet ilkesini katleden bu sürecin üçüncü aşamasında da müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarının görevlendirmeleri yapılacaktır. Söz konusu değişiklikler ve uygulamaya dair çıkarılan yönetmelik gereğince müdür başyardımcıları ve müdür yardımcıları okul müdürünün teklifiyle idarece atanacaktır. Yani hiç şüphe yok ki, bir sendikanın ve dolayısıyla siyasi iradenin telkini ve siparişiyle okul müdürlüğü makamlarını işgal edenler tarafından yapılacak olan müdür yardımcılığı görevlendirmelerinde de, bugüne kadar yaşanan hak gaspları ve yandaş kayırmalar devam edecektir.

“ANAYASA MAHKEMESİ HUKUKUN

ÜSTÜNLÜĞÜNDEN YANA TARAF OLACAKTIR”

Eğitim camiasında infiale yol açan ve kamuoyunda ucube kanun olarak adlandırılan bu kanun hakkında Yüksek Mahkeme’nin vereceği kararın mutlaka hukukun üstünlüğünü korumak doğrultusunda olacağına şüphe yoktur. Anayasa Mahkemesi, hukuk devleti ilkesi ve hukukun üstünlüğünün ülkemizdeki teminatıdır.

Ülkemizde bağımsız yargının en yüksek organı olan Anayasa Mahkemesi’nin hukukun üstünlüğünden yana taraf olacağı konusunda hiç şüphemiz bulunmamaktadır”.

 

Bu haber 1002 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...