“Tam Bağımsızlık, Milli Egemenlikle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin iki temel taşından biridir”

11 Aralık 2014 17:55

Türkocakları Isparta Şubesi Gençlik kolları ile SDÜ Türk yurdu Topluluğunun birlikte düzenledikleri, Gazeteci Yazar, TV Program yapımcısı Banu Avar'ın konuşmacı olduğu "Milli İrade" konulu konferans salı akşamı Öğretmenevi konferans salonunda gerçekleşti. SDÜ Öğrencilerinin çoğunlukta olduğu yoğun bir katılıma sahne olan, yer bulamadığı için geri dönenlerin ve ayakta izlemek zorunda kalanların olduğu konferans 2 saat sürdü.

Atatürk, Silah arkadaşları ile Çanakkale'de, Kurtuluş savaşında,Ülkemizin Güneydoğusundaki bölücü terör eylemlerinde toprağa düşen, hak'ka yürüyen Şehitlerimize bir fatiha süresince yapılan saygı duruşu sonrası İstiklal marşı okundu.

Açılış konuşmalarını Türkocakları Isparta Şubesi Gençlik kolu Başkanı SDÜ Öğrencisi Fatih Üner ve SDÜ Türk Yurdu Topluluğu Başkanı SDÜ Öğrencisi Orçun Ramazanoğlu  yaptılar ve günün anısına hazırlanan hediyeleri Topluluk Akademik danışmanı,Kent Konseyi Başkanı,Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim dalı başkanı Prof.Dr.Mahmut Bülbül ve Türkocağı Şube Başkanı Op.Dr.Levent Başyiğit ile birlikte günün konuğuna sundular.

Banu AVAR konferansında özetle şunları söyledi:

"Milli irade, Millî Egemenlikle birlikte Atatürkçü öğretinin temel kavramlarındandır. İrade ve egemenlik kavramları tek bir birey için söz konusu olduğu gibi, bir topluluk için, örneğin bir millet için de söz konusudur. Bu son durum da “Milli irade” ve “Milli Egemenlikten” söz ederiz ve bunları sırayla “millete ait irade”, “millete ait egemenlik” anlamında kullanırız.İrade; basit bir tanımla isteme, istek anlamına gelir. Egemenlik ise bu isteği gerçekleştirme gücüdür

Milli irade olgusu şöyle tanımlanabilir: Milli irade milleti oluşturan bireylerin  ortak arzularının, emellerinin bileşkesidir. Burada ki “ortak” sözcüğü “birden fazla kimseyi veya nesneyi ilgilendiren” anlamındadır. “Bileşke” ise “bir toplumun, bir milletin belli bir anda hissettiği birkaç ihtiyacın toplam şiddetine eşit olan ihtiyaç” anlamına gelir. Milli irade kendini nasıl belli eder? Milli iradeyi nasıl gözlemler, halkın talep ve beklentilerini nasıl anlarız? Halkı, dolayısıyla Milli İradeyi öğrenmenin çeşitli yolları, kanalları vardır. Bu yollar şunlar olabilir: Bilim(teori) verileri, halk kültürü, kamuoyu yoklamaları, halkla bir araya gelme ve kaynaşma, halk örgütleri ve gösterileri…

Milli İradenin gerçekleşmesini ülkedeki kurulu düzen, yani devlet teşkilatı sağlayacaktır. Ancak bu teşkilatın tamamında, her yerinde, her biriminde egemenlik yalnızca milletin elinde olmalıdır. Milletin arzu ve eğilimlerinin somutlaşıp gerçekleşmesi, milli Egemenliğin milletin elinde bulunmasına bağlıdır.

Öyleyse diyebiliriz ki, Milli İradenin tüm içeriği ile tecelli etmesini, yani gerçekleşmesini ülkedeki kurulu düzen, yani devlet teşkilatı sağlayacaktır. Ancak bu öyle bir devlet teşkilatı olmalıdır  ki, o teşkilatta, bütün hizmet birimlerinde egemenlik tamamen, son zerresine kadar milletin elinde olmalıdır. Milli iradenin bütün unsurlarıyla gerçekleşmesinin tam koşulu ve tek sağlam yolu budur.

Demek ki, milli İradenin  gerçekleşmesi şu üç unsura bağlıdır. Milli İradenin  milli egemenlikle desteklenmesi, milletin teşkilatı olan bir devletin varlığı , yalnızca milli İradeyi tatmine yönelik devlet hizmetleri. Buna göre: Milli İradenin gerçekleşmesini ülkedeki kurulu düzen , yani devlet  teşkilatı sağlayacaktır. Ancak bu teşkilatın  bütününde egemenlik yalnızca  milletin elinde olmalıdır. Milli İradenin gerçekleşmesinin koşulu budur. Kısaca ifade edersek : Millet ; egemenliğine dayanarak, kurmuş olduğu devletin sağlayacağı hizmetler vasıtasıyla kendi iradesini, Milli İradeyi yerine getirir, gerçekleştirir.

Şimdi devlet teşkilatını Türkiye açısından açıklayalım:

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana işlevi  teorik olarak şudur: ulusal egemenliğin her zaman, Türk Milletinin iradesini yerine getirecek şekilde kullanılmasını sağlamak. Bu görevi ifa etmek üzere , devlet üç ana işleve göre örgütlenmiştir: yasama, yürütme, yargı. Hemen vurgulayalım ki bu üç organ yalnızca tek bir merkezden emir almalıdır. Milli İrade !...

Ancak Türk Milleti, egemenliğini doğrudan doğruya değil, vekil aracılığıyla kullanmaktadır. Vekili, bu amaçla seçtiği kişilerden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Yürütme görevini Cumhurbaşkanı ve hükümet, yargı görevini mahkemeler yerine getirir. Bu ana çatının altın da çeşitli kamu hizmetleri yer alır.

Böyle bir devlet düzenine “Milli İrade düzeni” adını verebiliriz. Ne var ki milletvekilleri, Cumhurbaşkanı ve Hükümet, hatta mahkemeler, bunların altında yer alan kamu birimleri; Milli Egemenliği, Milletin arzu ettiği yönde, Milli İradenin gösterdiği doğrultularda kullanmayabilirler. Böyle bir tehlike her zaman vardır.  Demokrasi rejimini, egemenliğin, gerçekten milletin elinde bulunduğu rejim, “Milli İrade düzeni “ olarak tanımlayabiliriz. Ne var ki, bu aidiyetin garantisi yoktur. Milli İrade düzeni iki güç tarafından önlenebilir veya yozlaştırılabilir; biri iç kaynaklı, öbürü dış kaynaklıdır. Atatürk Gençliğe Hitabesinde bunları iç ve dış bedhahlar olarak adlandırıyor. Bu güçler ayrı ayrı hareket edebildikleri gibi, birlikte , iş birliği yaparak da hareket edebilirler.

İç ve dış bedhahların hedefi, acaba neden Milli İrade düzenidir?

Çünkü her ikisinin de gözü, esas itibariyle ülkenin ekonomisindedir, ulusal kaynaklarında, stratejik konumundadır. Kendi ihtiyaçlarını tatmin için, servetlerini, ekonomik refahlarını artırmak için, o ülkenin kaynaklarını mümkün olduğu kadar ele geçirmek ve hep ellerinde tutmak isterler. Bu da devlet işlerinin Milli irade doğrultusunda değil, onun dışında olan başka güçlerin iradelerine uygun olarak düzenlenip yürütülmesini gerektirir. Gerçek hayatta olanda budur : Meclis ,Cumhurbaşkanı ve Hükümet, mahkemeler , kamu hizmet birimleri ;görevlerini yaparken  Milli İradeye  göre değil , onun dışındaki iradelere uygun olarak hareket edebilirler. Bu ikinci düzene ise , “iç ve dış bedhahlar düzeni” veya kısaca “bedhahlar  düzeni” adını verebiliriz. Böyle bir düzenin tehlikesi , yalnız Milli Egemenliğin gaspı değildir. Çok tehlikeli bir sonucu daha vardır ki o da ulusal Bağımsızlığın zedelenmesi, zarar görmesi, hatta yok olmasıdır. Hatırlayalım ki Tam Bağımsızlık Milli Egemenlikle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin iki temel taşından biridir.

 “Bedhahlar düzeninde” Milli İrade bertaraf edilmiş, millet devlet teşkilatından dışlanmış, ülke sömürgeleştirilmiştir. Geçerli olan;  yalnızca yabancılar, dış güçler ile genellikle bir süper güç ile-iç bedhahların,iş birlikçilerin iradeleridir.Milletin gücü, Milli Egemenlik, dolayısıyla da ülke kaynakları artık tamamen  bu gayrı milli güçlerin iradeleri ve planları yönünde kullanılmaktadır. Milli Egemenlik gasp edilmiş, Milli İrade felç olmuştur.Bugün Türkiye'nin  bu anlattıklarımıza  ne kadar uyduğunun takdirlerini sizlere  bırakıyorum.

Peki nasıl önlenecek bu ölümcül sapma?

Bilimle, ahlakla…Atatürkçülükle, onun özellikle Bilimcilik ilkesi ile Sosyal ahlak ilkesi ile önleyeceğiz. Bu ilkelerin, yurttaşlarımızın, aydınlarımızın, siyasetçilerimizin,yöneticilerimizin beynine, ruhuna, varlıklarının bütün dokularına nüfuz etmiş, bütün hücrelerine işlemiş olmasıyla önleyeceğiz. Bence Atatürkçülerin Devlet ve Milletimize yapacakları, en başta gelen hizmetlerinden biri; Milli İrade bilinci için mücadele etmeleridir, bu bilinci her insanımıza aşılamak üzere seferber olmalarıdır" dedi.

Soru, cevaplar sonrası program sonlandırıldı."Gün O Gün'dür" ve "Milli İrade" isimli kitaplarını imzalayan Avar geceyi Isparta'da geçirdi.

 

 

Bu haber 1084 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...