“Osmanlı zoru görünce atasının mezarını kapıp kaçmıyordu”

27 Şubat 2015 16:31

Nevzat Korkmaz mecliste yaptığı konuşmasında, Süleyman Şah türbesinin kaçırılmasını protesto etti.

Korkmaz konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Birkaç gündür kamuoyunu meşgul eden ve gerçekten kamuoyunun bilgilenmeye ihtiyaç duyduğu bir hususu genel görüşme konusu olarak Meclis Genel Kuruluna getirmek üzere bir grup önerisi verdik.

Değerli AKP milletvekilleri, vatan neresidir, ne ifade eder; önce bunu bir sorgulayarak sözlerime başlamak istiyorum. Hiç düşündünüz mü değerli arkadaşlar? Bu millet için bu vatan, candan, canandan bile aziz bilinen ve uğruna can verilen topraklar, hafızasında taşıdığı, hatırasında yaşattığı her yerdir. Bu yüzden, göğsünü gere gere “Ben Müslüman Türk’üm, Müslüman Türk evladıyım.” diyen herkes der ki: “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan/ Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.” Sizler “Olmasa da olur, işimi yürüttüğüm, gemimi yüzdürdüğüm her yer uygundur.” diyebilirsiniz ama Müslüman Türk milleti için vatansız olunmaz, vatansız kalınmaz, vatanın yoksa ibadetin bile kabul olunmaz. Aziz milletimiz bu yüzden asırlardır semaya ellerini açarak hep şöyle dua etmiş ve demiştir ki: “Allah’ım beni vatansız bırakma, Allah’ım devletime, milletime zeval verme.”

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı unsurlar bir gece operasyonuyla Suriye’de yer alan ve Türk toprağı olduğu 1921 Ankara Antlaşması’nın 9’uncu maddesiyle teyit edilen, asker bulundurma ve bayrak çekme hakkının olduğu Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu doksan dört yıl sonra IŞİD’e terk edilmiştir. Dönerken de türbe ve karakol yerle bir edilmiştir. Hemen yeri gelmişken sorayım: Bu kürsüden defalarca cami, türbe istismarı yapan kimdi? “Camileri, türbeleri yıktınız, yaktınız.” diyen kimdi? Senin şu yaptığına bak ey AKP, ecdadın yaptığı türbeyi yıkma emrini verirken hiç Allah’tan korkmadın mı, hiç vicdanın sızlamadı mı? Lozan’ı bile tartışmaya açan AKP Hükûmeti, bu ricat operasyonu ile Lozan’ın kazanımlarından fersah fersah ülkeyi geriye götürmüştür. Bir asırdır mağlubiyet yüzü görmeyen Türk milleti, ne acıdır ki 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruz’dan beri ilk kez geri çekilmiştir, ilk defa vatan kabul ettiği toprakları kaybetmiştir. Çekilmiş de ne olmuştur? Ecdat yadigârı emanetler, Türkiye’ye 200 metre uzaklıktaki PKK’nın uzantısı PYD’nin kontrolündeki Eşme köyüne defnedilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu olan Lozan Anlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’ne tanıdığı haklardan vazgeçilerek PYD’nin insafına kalınmıştır. Göz göre göre aziz vatan toprağından vazgeçilmiştir millete sorulmadan, milletin onayı alınmadan. Millî güvenliğimiz ve millî kazanımlarımız yok sayılmıştır. Millî onurumuz ayaklar altına alınmıştır.

Soruyorum ey AKP’li milletvekilleri: “Orta Doğu’da bizden habersiz yaprak bile kımıldamaz.” diyen kimdi? “Hükûmetimizle beraber Türkiye hem Orta Doğu’da hem de dünyada oyun kurucu hâline geldi.” diye böbürlenen kimdi? Genel Başkanını dünya lideri olarak ilan eden kimdi? “Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik bir tehdit olursa gereği yapılacaktır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı, Türkiye’ye yapılmış bir saldırı olarak kabul edilecektir.” diyen kimdi? “Oradaki askerimizin güvenliği için her türlü tedbir alınacaktır, her adım atılacaktır.” diyen kimdi? “Şam’daki Emevi Camisi’nde namaz kılacağız, Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacağız, Bilâl-i Habeşî’nin türbesinde dua edeceğiz.” diyen kimdi? Kim olacak? Başta Erdoğan, onun genel sekreteri Davutoğlu, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde başka paşa kalmamış gibi Genelkurmay Başkanı yapılan kendine özel paşa. Ülke bekası açısından âdeta Bermuda Şeytan Üçgeni. Bırakın bölgede oyun kurmayı, oyunda küresel ve bölgesel güçlerin en acısı da besleyip büyüttüğü, sonra da iş tuttuğu terör örgütünden yediği dayak neticesinde, oyun kuruculuktan mezar nakliyeciliğine soyunmuş, kimseler görmeden, gecenin karanlığında  ecdat yadigârı Süleyman Şah Türbesi’ni IŞİD’e terk ederek izne dönmüştür. Bunu Hükûmetlerinin başarısı gibi göstermeye çalışan AKP’ye diyorum ki: Kabadayılık gösterini Türk milletinin evlatlarına değil, devlet, millet düşmanlarına yapabiliyorsan, “Ecdat yadigârı türbenin tek taşına zarar gelirse tüm Suriye’yi başınıza yıkarım.” diyebiliyorsan ve dediğini yaptırabiliyorsan işte o zaman devletsin.

İstismarına yeltendiğin Osmanlı işte bunu yapıyordu. Yoksa senin gibi zoru, tehdidi görünce atasının mezarını kapıp başka yere taşımıyordu. Tek bir gerçek var burada: Bunun adı ricattır, toprak kaybetmektir, bulunduğu yerden bayrak indirmektir.

“Üç saatte Şam’a ineriz.” diyordunuz, üç buçuk saatte 37 kilometre ötede, önde PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin kılavuzluğunda, ancak Süleyman Şah Türbesi’ne kadar gidebildiniz ve bulduğunuz çözüm, kutsal emanetleri alıp gizlice sıvışmak oldu.

Yarın, “güvenliği tehlikede” diye, Kıbrıs’ı, savunmak yerine Konya’ya mı taşıyacaksınız, merak ediyoruz.

Sizin, kahramanlıktan, mertlikten, erkeklikten anladığınız nedir ey AKP? “Erkekliğin onda 9’u kaçmaktır.” mı diyorsunuz? Daha fazla bu millete utanç yaşatmayın. Hükûmet bu rezalete savunma getirirken “Efendim, askerimizin burnu kanamadı, emanetler alındı, gelindi, orada bırakmadık.” diyor. 1 şehit var, Allah rahmet eylesin. Askerimizin burnunun kanamaması ayrıca teselli konumuz. Anlaşılıyor ki sizin için vatan toprağının bir önemi yok. Yarın bu ülke, Allah muhafaza, bölünürse diyecekler ki: “Orada tarihî eserlerimiz vardı, kamu binalarımız vardı, birtakım maddi zenginliklerimiz vardı, aldık geldik, orada bir şey bırakmadık.” Evet, kafa bu! Cumhurbaşkanı da bu, Başbakanı da bu, “gönüllerinin paşaları” da bu. Bu millet kime güvensin, kendini kime emanet etsin?

Askerî ve siyasi gereklilikler bu millete samimiyetle anlatılmalıdır. Kışlada sorarlar askere “Vatan kimdir?” Asker de “Anamdır komutanım.” der. Özel Paşam, vatan senin neyin olur, bir söyle bakalım. Sayın Genelkurmay Başkanına bir sözüm var: Kendisine özel paşa, binlerce askerini şehit eden PKK, Suriye’de ilerlerken, askerinin önünden giderken ne hissettin, Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te şehit edilen ve “Vatan benim anamdır.” diyen Mehmetçiklerimiz aklına geldi mi ve biraz yüzün kızardı mı? Bu nasıl bir zillettir, bu nasıl bir aymazlıktır? PKK ile Mehmetçiği aynı güzergâhta yürütürken şanlı askerimizi emperyalizmin katil sürüsü PKK’yla aynı kefeye koymuş olmadınız mı? Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli rütbesine yakıştı mı bu? Türk Ceza Kanunu’nda “vatana ihanet” diye bir hüküm var. Bana söyler misiniz gazi Meclisin sayın milletvekilleri, vatana ihanet daha nasıl olur? 7 Haziran seçim, inşallah, 8 Haziranda hesap günüdür. Bu hesaptan kaçmak mümkün değildir. Bu hesap sorulduğunda üç kafadar artık gezici mezar nakliyecilik şirketi mi kurar, yoksa strateji enstitüsü kurup stratejik derinlik masalları mı anlatır, onu bilemem ama bu hesabı tarih önünde vereceksiniz. Bir de âdeta büyük bir zafer kazanmış gibi bir fotoğraf veriyorlar basına; ortada, hangi sularda yüzdüğü bir türlü anlaşılmayan Serok Ahmet, sağında kendine özel paşa, solunda gece yarısı sıvışmayı Meclis kürsüsünde ballandıra ballandıra anlatan Savunma Bakanı; Allah muhabbetinizi artırsın. Bu resim bana, tarihte, İstanbul’u İngilizlerin işgalinden sonra Anadolu’ya bunu bir diploması zaferi gibi sunan Damat Ferit’i hatırlattı.

Damat Ferit Hükûmeti, bu rezil işgali bir kurtuluş, bir aydınlanma gibi sunmuş, bu şekilde anlaşılması için de Anadolu’ya kafile kafile heyetinasihalar göndermişti. Herhâlde sayın AKP'li milletvekilleri bundan sonraki göreviniz bu, hepinize de bu görevinizde başarılar diliyorum”.

Bu haber 688 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...