‘Devrim Yasalarının Kabulü’ kutlandı

5 Mart 2015 16:04

Atatürkçü Düşünce Derneği Gül Isparta Şubesi Başkanı Batuhan Güldiken, 3 Mart Devrim Yasaları olan Hilafetin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekaleti denilen Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığının kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat denilen Eğitim Birliği Yasasının çıkarılmasının 91. Yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

Güldiken mesajında şu ifadelere yer verdi; “Bugün 3 Mart Devrim Yasaları olan Hilafetin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekaleti denilen Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığının kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat denilen Eğitim Birliği Yasasının çıkarılmasının 91. Yıldönümüdür.

Cumhuriyetimizin ilanından sadece dört ay sonra 3 Mart 1924 günü bu üç büyük devrim birden yapıldı ve Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı.

Hilafetin kaldırılması, saltanatın kaldırılmasından sonraki adım olarak kolay oldu sanılsa da 1300 yılı aşkın süren bir kurumun sonu tüm İslam dünyası için büyük bir devrim idi. Atatürk 1 Mart 1924 günü halifelik için “İslam dinini, asırlardan beri alışageldiği şekilde, bir politika aracı konumundan uzaklaştırmak ve yüceltmek gereğini görüyoruz.” Diyerek kaldırılmasının önemini vurgulamıştır.

Evkaf Vekaletinin kaldırılmasının önemi günümüz dinci vakıfları ve TÜRGEV türü örgütlenmelerin varlığı ile daha iyi değerlendirilecektir. Şeriye Vekaletinin kaldırılması ile alınan kararların şeriat kurallarına uygun olup olmadığının denetlenmesinin önüne geçilmesinin önemi bugün daha da iyi değerlendirilecektir.

Şüphesiz 91 yıl öncesinin en önemli devrimi Tevhid-i Tedrisat Yasasıdır. Günümüz diline Eğitim Birliği Yasası olarak geçen yasanın sonucunu kavrayabilmek için Cumhuriyetimizin Osmanlıdan devraldığı eğitim sistemini iyi bilmek gerekiyor.

Cumhuriyet kurulduğunda, ülkede 1. Meşrutiyetle beraber önem kazanan modern okullar, batılı devletlerin egemenliğindeki misyoner okulları ve medreseler olmak üzere 3 ayrı eğitim tür ve yöntemi vardı. 1923 yılında ilkokuldan başlamak üzere üniversite öğrenimi dahil öğrenim görenler nüfusun % 3’ü idi. Toplam okur yazar oranı ise sadece %6 idi. Üniversite öğrenci sayısı 185’i Kız Öğrenci olmak üzere 2088, Lise öğrenci sayısı 230 Kız Öğrenci olmak üzere 1241, Ortaokul öğrenci sayısı 543’ü Kız Öğrenci olmak üzere 5905, Öğretmen Okulu öğrenci sayısı 783’ü Kız Öğrenci olmak üzere 2526, İlkokul öğrenci sayısı 62954 Kız Öğrenci olmak üzere 336061 idi.

Başlangıçta ülkedeki azınlıklar ve yabancıların çocukları için açılan Misyoner okullarında, giderek ülkemizin en seçkin çocukları okur hale gelmişti. 1900 yılında bu okullardaki öğrencilerin sadece yüzde 15’i Türk çocukları iken, 1920 yılında bu oran yüzde 75 olmuştu. Amerikalılara ait 435, Fransızlara ait 94, İngilizlere ait 30, Almanların 10, İtalyanların 4, Rusların 3 okulu vardı. Oysa aynı yıllarda Türk çocuklarının okuyabildiği sadece 23 İdadi yani Lise vardı.

Bunların dışında bir de hiç kimsenin karışamadığı, bazılarında sadece 5-6 öğrenci bulunan 479 Medresede 1800 öğrenci vardı. Tevhid-i Tedrisat yasası bütün bu karmaşaya son vermek amacı ile çıkarıldı. Atatürk eğitim konusuna çok büyük önem verdi ve en değer verdiği arkadaşlarını Milli Eğitim bakanlığında görevlendirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı önünde “Milli” sözcüğünün bulunduğu 2 bakanlıktan biri olageldi.

Ne yazık ki Atatürk’ün aramızdan ayrılması ve özellikle 1950 sonrası eğitim sistemimiz ağır darbeler aldı. Dünyaya örnek bir Türk mucizesi olan Köy Enstitüleri en verimli olmaya başladıkları sırada kapatıldı. Eğitim giderek dincileşti ve 12 Eylül darbesi ile başlayan tahribatın ardından AKP iktidarında laiklikten tamamen koparıldı. İmam okulları yaygınlaştı ve bu okulların mezunları tüm eğitim sisteminde yönetim kademelerine getirildi.

Misyoner okulları adları değiştirilmiş olarak yine var. En seçkin öğrencilerimiz bu okullara girebilmek için yarışıyor.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de cemaatlerin egemen olduğu özel okullar sistemi yaygınlaştırıldı. Bu okulların mezunları şifrelerle, sınav hileleri ile en iyi üniversitelere yerleştirildi.

Anayasal teminat altındaki Devrim Yasalarımızın en önemlisi Tevhid-i Tedrisat yasasının 91 yıl sonraki durumu bu. Eğitim sistemimiz yaz boz tahtasına dönüşmüş tam bir karmaşa içinde.

Niteliği düşürülmüş devlet okulları, baskı altındaki öğretmenler, reklam ile şişirilmiş misyoner okulları ve nihayet cemaat okullarının varlığı Tevhid-i Tedrisat Yasasının özeti.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi çoğu Vakıf üniversitesi olmak üzere kimliksiz 207 üniversite. Sadece liselerde 118 ayrı türden eğitim verildiğini söylersek durum daha iyi özetlenir.

Atatürk :”Eğitimdir ki ulusu ya özgür, bağımsız, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da onu tutsaklığa ve yoksulluğa sürükler.” Diyerek eğitimin önemini vurgulamış, bugünkü durumuzu özetlemiştir.

Günümüzde Falih Rıfkı Atay’ın dediği gibi “Mektebin yanında medrese, yeni kanunların yanında şeriat, sivil mahkemelerin yanında şeriye mahkemeleri, hakimin yanında kadı, valinin yanında müftü, sadrazamın yanında şeyhülislam... Üniversitede tefekkür (düşünce) dahi şeriatın kontrolü altında...” dediği 1924 öncesi resmi bugün olmamalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının gerçek Milli Eğitim ile, hiçbir vakıf ya da cemaat desteği veya baskısı olmadan, araştırıp sorgulayacak düzeye erişmesini, İç Güvenlik yasalarıyla özgürlüklerinden olmamalarını, bölünme anayasasına hayır diyecek mücadeleyi vermelerini, ülkemizi yozlaşmadan, kısıtlamalardan, Cumhuriyet İlke ve Devrimlerinin törpülenmesinden kurtarmalarını diliyor saygılar sunuyorum”. 

Bu haber 675 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...