Saadet Partisi seçim çalışmalarına başladı

6 Mart 2015 16:19

Saadet Partisi 7 Haziran 2015 Milletvekili seçimleri hazırlıklarına teşkilat içi eğitim çalışmaları ile start verdi. Parti içi Teşkilat Eğitim programları kapsamında; DİNBİRDER  Genel Başkanı Muhittin YILDIRIM ve Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanı Fatih AYDIN’ın da katıldığı bir program gerçekleştirildi.

Halı Sarayı Düğün Salonunda yapılan programa il ve Merkez ilçeye bağlı yönetimler ile birlikte İlçelerden katılan ilçe başkanları ve yönetimleri hazır bulundular.

İlk olarak 54. Hükümetin Efsanevi Başbakanı Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın hayatını özetleyen yaklaşık 25 dakikalık bir sinevizyon gösterimi sunuldu.

İstiklal Marşımızın okunmasının akabinde kürsüye konuşmasını yapmak üzere ilk olarak İl Başkanı Adem Oflaz geldi.

Oflaz; “Malum önümüzde 7 haziran 2015 milletvekili seçimleri genel seçimleri münasebetiyle aday adaylarımıza başarılar diliyorum. Sözlerimi Allah Rasülünün hadisi şerifiyle özetlemek istiyorum. Peygamber Efendimiz buyuruyor bir hadisi şeriflerinde “ bir ilim meclisinde bulunmak, bin nafile namaz kılmak, bin cenazeyi teşni etmek hükmünde, bin hastayı ziyaret etme hükmünde, sevaba naildir. Sahabeyi kiram soruyor “ Ya Rasüllullah Kur’an okumaktan da önemli mi? Kur’an Manası anlaşılmak ve yaşamak üzere ahirete vesile olmaktır” diye konuştu.

ADAY ADAYLARI TANITILDI

Daha sonra Isparta 25. Dönem Saadet Partisi Milletvekili Aday adaylarının tanıtımına geçildi. Aday adayları sahneye davet edildi. İlk aday adayı eski İl Başkanı Cevat GENÇAY, ikinci aday adayı Davut MOL, Merkez İlçe Muhasip Yardımcısı, üçüncü aday adayı, Hüseyin YILDIZHAN, Şehir Planlacısı ve İl Yönetiminde Ekonomik işler ve Sosyal işler Başkanımız, dördüncü olarak Sümeyye Barbaros, Kadın Kolları Başkanımız, Dinçer DEMİREZEN, Şarkikaraağaç’tan esnaf ve İlçe Başkanı Aday adayları adına konuşmacı olarak kürsüye Hüseyin Yıldızhan geldi.

“SAADET SANCAĞINI MECLİSİN ORTASINA DİKECEĞİZ”

Yıldızhan;  “Biz Milletvekili aday adayı olarak değil, biz inancımızı anlatmak için, biz milli görüşü anlatmak için çalışıyoruz. Biz diğer partilerde olduğu gibi liste yarışına girmedi, biz inşallah sonuç ne çıkarsa çıksın, aday adaylığı sonucunda aday olur muyuz olmaz mıyız Allah bilir. Davamızı anlatmak için insanlara Milli Görüşü anlatmak için, çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz inşallah. Bu teşkilat toplantısı olduğu için tabiki hep beraber çalışıyoruz. Sizlerin de desteğinize ihtiyacımız var. Bu bir hasat dönemi Milli Görüşü anlatma hususunda bir fırsat. Seçimler siyasi partilerin hasat dönemidir. O yüzden şimdi geriye kalan üç aylık süreçte çok daha hızlı çalışmamız lazım. Çok daha verimli çalışmamız lazım. Tüm enerjimizi bu dönemde harcamamız lazım inşallah. O yüzden bu fırsatı çok iyi değerlendirmek lazım. Biz bu davayı bu inancımızı Allah rızası için yapıyoruz. Sevap kazanmak için yapıyoruz değerli arkadaşlarımız da bilirler. Bize bu görevi tevdi ettiler. Allah razı olsun. İnşallah bizde çok çalışacağız hep birlikte. Saadet sancağını meclisin ortasına dikeceğiz inşallah. İnşallah 7 haziran seçimleri memleketimize milletimize tüm islam Alemine insanlığa hayırlar getirsin. Çünkü insanlığın sıkıntısı var. İnsanlık fesada uğramış durumda. Müslümanlar zulüm görüyor. Ama tüm insanlıkta sıkıntı içinde sadece Müslümanlar değil. Diğer toplumlarda zor durumdalar. Milli görüşe onlarında ihtiyacı var. Nasıl dedelerimiz Viyana’ya gittiyse inşallah bizde o inançla çalışıyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun seçimler hayırlar getirsin inşallah” diye konuştu.

Daha sonra Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanı Fatih Aydın konuşma yaptı.

“BİZİM MESELEMİZ, DİNDARLARIN İNANDIĞI

DEĞERLERİN İŞBAŞINA GEÇMESİ MESELESİDİR”

Aydın konuşmasında; “Şimdi tarihi bir seçimin arifesindeyiz. Bu seçimlerin ne kadar büyük bir öneme haiz olduğunu anlayabilmek için buraları bilmek mecburiyetindeyiz. Öyle bir sistem öyle bir düzen kurmanız lazım ki bu milletin evlatları aç kalmalı, işsiz kalmalı, borçlandırılmalı, milli manevi ahlaki değerlerini kaybetmeli, kurmuş olduğunuz düzen mutlaka bunları sağlamak mecburiyetinde. İyide biz bu sistemi kurduğumuz zaman bu düzeni kurduğumuz zaman bu millet uyanmayacak mı? Aç fakir yoksul kaldığı zaman işsiz olduğu zaman borçlu olduğu zaman sokaklara meydanlara çıkıp tepki göstermeyecek mi? Merak etmeyin! Bu sistemi bu düzeni yürütmek için yönetmek için öyle oyunlar oynayacaksınız ki milletin uyanmasına engel olacağız. Bu sistemi yönetmek için üç tane perde kullanacaksınız. Bu üç tane perde ile bu sistemi yöneteceksiniz. Nedir bu üç perdeden birincisi, Laiklik perdesidir. İlk önce bu sistemin düzenin başına laikler gelecekler. Onlar muhasır medeniyetler seviyesine çıkmamız lazımdır diyecekler. Modernizim diyecekler çağdaşlık diyecekler ilericilik diyecekler, batı diyecekler, ama millet diyecek ki bunların her konuştuklarında biz tersine gidiyoruz. Millet aç fakir yoksul işsiz borçlu milli ahlaki manevi değerlerini kaybediyor. Baktı ki bunlarda bir şey yok, millet tam meydanlara sokaklara inip tepki gösterecek hemen ikinci perdeyi kullanacaksınız. Nedir o ikinci perde Milliyetçilik perdesi! Bu sefer ülkenin başına Milliyetçiler gelecekler, onlarda vatan millet Sakarya diyecekler, Türkçülük diyecekler, Türkistan birliği diyecekler, Turancılık diyecekler ama sistem ve düzen bizim olduğundan dolayı sonuç yine değişmeyecek. Millet yine aç, yine fakir, yine yoksul, yine borçlu, yine manevi ahlaki değerlerini kaybedecek. Baktı ki yine millet bunlarda da bir numara yok. Tam tepki gösterip meydanlara inecek sokakları kaplayacaklar, hemen üçüncü perdeyi kullanacaksınız. Nedir üçüncü perde? O da şekli olarak Dindarlık perdesidir. Bu sefer ülkenin başına dindarlar gelecek. Namaz kılan, oruç tutan, ayetlerden hadislerden konuşan evet bir takım insanlar gelecek, onlarda geldiği zaman belki sarayları olacak! Dombıralar çalacaklar, şekli olarak Osmanlının kıyafetlerini giydirecekler, Mısıra ağlayacaklar, Gazze’ye ağlayacaklar, Filistin Çeçenistan Afganistan diyecekler, İmam hatip Kuran kursu diyecekler, ama sistem ve düzen bizim olduğundan dolayı, sonuç yine değişmeyecek. Milletimiz yine aç yine fakir, yine yoksul, gençlerimiz yine işsiz milletimiz yine borçlu, sokaklara meydanlara caddelere baktığımız zaman milletimizin milli manevi ahlaki değerlerinin yine kaybolduğunu göreceksiniz. İşte böyle bir sistem böyle bir düzen kurdular. Yollara çıktılar yollara devam ettiler. Tam yollarında hedeflerine giderken 1969 yılında bir yiğit çıktı. Dedi ki “EY MİLLET, Ey insanlar, uyanın kendinize gelin. Bu toprakların gerçek değerlerine uygun, bir sistem bir düzen kurmadığımız müddetçe, bizler köle olmaktan kurtulamayacağız. Siyonizmin ana iki hedefi vardır. Bir ya öleceksin yada benim kölem olacaksın! Ben namaz kılmak istiyorum. Tamam paranı ver kılabilirsin. Ben oruç tutmak istiyorum. Tamam paranı ver tutabilirsin. Ben hacca umreye gitmek istiyorum. Tamam paranı ver haccına umrene git karışan yok ama benim köleliğimi yapacaksın. Benim razı olduğum İslam’ı yaşayacaksın. Benim razı olduğum mazlumların yanında yer alacaksın. Benim razı olduğum zalimlerin karşısında yer alacaksın. Eğer böyle yaşarsan benim seninle bir problemim olmaz. Hocamız bunları anlattı. Ne olacak. Bunun yerine biz kendi değerlerimize uygun bir sistem bir düzen kurmak mecburiyetindeyiz. Unutmayınız bizim meselemiz bizim mücadelemiz dindarlar  iş başına geçsin mücadelesi değildir. Bizim meselemiz, dindarların inandığı değerlerin işbaşına geçmesi meselesidir. Tezgah bozuk olduktan sonra sistem düzen onların olduktan sonra bu tezgahın başında ister sarıklı olsun, ister apoletli olsun sonuç değişmeyecektir.

Hocamız bu işi 11 ayda yaptı. 11 ay nerde tek başına 12 yıl nerde? On bir ayda hocamız bunları yaptı. Hemen arkasından Türkiye’nin kalkınması yetmez dedi, İslam Dünya’sının ayağa kalkması lazım, İslam birliğini kurmamız lazım dedi, çalışmalarına başladı. 15 haziran 1997 yılında İslam Birliğini D-8 leri kurdu. Değerli büyüklerim 28 şubatın yıldönümünü yaşadığımız için söylüyorum. Bakınız buradan ilan ediyorum haykırıyorum. 28 şubat darbesi saraya yapılmamıştır, baş örtüsüne yapılmamıştır. Cübbeye yapılmamıştır, kuran kurslarına imam hatiplere yapılmamıştır. 28 şubat darbesinin ana iki gerekçesi vardır. Bir ekonomik gelişme D-8 İslam birliği. Bunlar bu milleti güçlendireceğinden dolayı, kalkındıracağından dolayı, tepki gördükleri için Algı operasyonları yaptılar milletin gündemini değiştirdiler” ifadelerine yer verdi.   

Bu haber 654 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...