“Görevini yapmayanın yakasına yapışacağım”

19 Mart 2015 16:04

MHP Milletvekili aday adayı İsmail Bacak, her dönem Isparta’ya sözler verilmesine rağmen yerimizde saydığımızı belirterek “Bu yalanlara karnımız tok! Yalan söyleyenlerin yakasına yapışacağım. Vekil olursam görevini yapmayanları görevini yapmaya zorlayacağım” dedi.

MHP Milletvekili aday adayı İsmail Bacak, menfaat gözetmeden sadece inandığı davanın başarıya ulaşması için koşturduğunu ve Isparta’nın kalkınması için elinden ne geliyorsa onu yapmak için bu yola baş koyduğunu açıkladı. 45 yıllık siyasi hayatında bugüne kadar hiçbir görev talep etmediğini ancak üzerine ne düşüyorsa fazlasıyla yerine getirdiğini belirten Bacak, “Ama artık zamanı geldiğini düşünüyorum. Ülkemizin şuan ki kaos ortamından kurtulması gerekiyor. Bunlara birilerinin dur demesi lazım. Sloganımızda ‘Susturulan kitlelerin sesi olacağız’ diyoruz. Kim görevini yapmıyorsa yakasına yapışacağımın sözünü veriyorum” dedi.

“ISPARTALI TABANDAN GELMİŞ MEMLEKETLİSİNİ GÖRMEK İSTİYOR”

Bu yaşıma kadar hep memleketi  Isparta’da yaşadığını ve kendini esnafından memuruna, amirinden müdürüne herkesin tanıdığına dikkat çeken Bacak, “Her zaman eleştirdiğim bir konu var. Bu memlekete emeği geçenler ve yerlisi olanlar ‘Adayım’ diye çıkmıyor. Biz bundan dolayı yola çıktık. Madem biz 46 yıldır bu olayların içerisindeyiz, mücadele verilmesi gereken yerde vermişiz, partinin ve Ülkü Ocaklarının her zaman içerisinde olmuşuz biz de buna istinaden aday adayı olduk. Ispartalı memleketimizin yerlisi ve tabandan gelmiş aday görmek istiyor.

“GÖREVİNİ YAPMAYANA GÖREVİNİ YAPTIRMAK GEREKİYOR”

Hangi partiden aday adayı olursa olsun insanlar etiketlerine ve aldıkları ödüllere göre değerlendirilmemesi lazım. Bu bir siyasi yarıştır. Biz bu parti içerisinde bulunduğumuz sürede mevki, makam gözetmedik. Öyle olsaydı bugüne kadar görev isterdim, görev alırdım. Ama artık zamanı geldiğini düşünüyorum. Ülkemizin şuan ki kaos ortamından kurtulması için geçmiş dönemde olayların içerisinde bulunan arkadaşlarımızın da görev alması gerektiği konuşulmakta. Mecliste birileri kalkıyor ülkücülere ve MHP’lilere saldırıyor. Bunlara birilerinin dur demesi lazım. Sloganımızda ‘Susturulan kitlelerin sesi olacağız’ diyoruz. Burada konuşamayan hakim, savcı, polis, amir, müdür ve vatandaşa cesaret verip, onları konuşmaya zorlamak lazım. Sadece hükümetin polisi değil devletin polisi olduklarını hatırlatmak lazım. Savcılara da aynı şekilde. Cumhurbaşkanı olmuş o makama gelmiş, halen siyasi parti liderini de bir kenara iterek her türlü konuşmayı yapıyor. Suç işliyor. Ama hiçbir savcı bunu tutanak haline getirip, Adliyeye götürmüyor. İşte bunlara görevini yaptırmak lazım” diye konuştu.

“YALAN SÖYLEYENİN DE YAKASINA YAPIŞACAĞIM”

Öte yandan memlekete hizmet konusunda diğer vekillerin yaptığı hataları yapmayacağını açık yüreklilikle ifade eden Bacak, “Verdiğim sözü yerine getirmek için ne gerekiyorsa onu yapacağım. Bu kadar mağdur edilen bir İl olamaz. Sen hiçbir yatırımı Isparta’ya kazandıramayacaksın hatta üzerine bir de mevcudu koruyamayacaksın bu memleket nasıl kalkınacak? Çıkıyorlar ‘Şunları yapacağız’ diyorlar. 13 yıldır iktidarsın bugüne kadar yapmamışsın, bugün neden ortaya çıkıyor? Milletimin artık bu yalanlara karnı tok! Yetkim olsun yalan söyleyenlerin yakasına yapışırım. Ben her şeyin takipçisi olurum. Benim vekilliğimde görevini yapmayan insanları görevini yapmaya zorlayacağım” şeklinde konuştu.

“İNANDIĞIMIZ DAVADA BİZE MEMLEKET NASIL KALKINIR ONU ÖĞRETTİLER”

Bu arada 12 Eylül döneminde yaşadığı zorlukları da anlatan Bacak, duygularına engel olamadı. Yaşadıklarını anlatırken gözleri dolan Bacak, “1969 yılında Büyük Ülkü Derneği’ne gitmeye başladığımız zaman bize öğretilen olay; Bu memleket nasıl kalkınır, hangi yolları takip edersek kalkınma sağlarız ve nasıl korunuruz idi. Bu siyasi partilerde görülmeyen bir olay. Biz menfaat gözetmeden sadece inanmış olduğumuz davanın başarıya ulaşması için koşturuyoruz. Sadece inandığımız dava başarılı olsun istiyoruz. Bu yüzden koşturduk. Kimsenin olmadığı ortamlarda biz Ülkü Ocaklarını kurduk. MHP’nin kuruluşunda da vardık.

12 Eylül dönemi olsun, okullara giremeyiş kavgalarını yaşadık. Çok üzücü olaylar yaşadım. Belki benim yerimde bir başkası olsa akli dengesini yitirir, her şeyden vazgeçer, bir kenara çekilir, otururdu. Birçok ülküdaşım bunu yaptı. Birlikte yattığımız arkadaşlardan 11 yıl cezaevinde yatıp, beraat ettikten sonra avukatlık yapabilen arkadaşlarımız var. Okul döneminde tutuklanmış 11 yıl yatmış, daha sonra avukatlık mesleğini yapmaya başlamış. Bu insanların hakları devlet tarafından o dönemde gasp edildi. Aynı durumu ben de yaşadım. İşyerimden aldılar, jandarmaya götürdüler oradan da Antalya Jandarmaya götürdüler. Yolda giderken o dönemin komutanları zorla kolumdan tutup arabadan indirmeye çalıştılar. İnmemek için direndim. İyi ki inmedim. Çünkü komutan diğerlerini indirip tarlaya itip ateş edin diyordu. Türkiye böyle günler yaşadı. Cezaevinden çıkartıldım, tekrar sorguya götürüldüm. Kanunda böyle bir şey var mı? Bunları da yaşadık. Peki, bunları neden yaşadım? O dönemde ‘İstasyon Caddesi’nde bomba atılacakmış sen mi attın? Burada kavga olmuş sen mi karıştın?’ gibi benimle alakası olmayan sadece üzerimize bir suç yapıştırılarak bunları yaşadık. Suçsuz yere gençliğimin en güzel zamanlarını en kötü şartlarda cezaevinde geçirdim.”

 

Bu haber 775 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...