Tıbbi Onkoloji Gündüz Kemoterapi Tedavi Ünitesi yenilendi

2 Nisan 2015 15:57

Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Kemoterapi Tedavi Ünitesi yeniden dizayn edilerek kemoterapi koltuk sayısı artırıldı. İç Hastalıkları Anabilim Dalı Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Koçer, “Halen kanser hastalarında uygulanan güncel tedavi yaklaşımları hastanemizde de multidisipliner olarak ele alınıp tedavisi gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda kliniğimiz 2002 yılından bu yana aktif olarak hizmet vermektedir. Gelişen tedavi modelitelerine paralel olarak kliniğimizde sistemik tedaviler uygulanmaktadır. Çok yakın zamanda ayaktan kemoterapi ünitemiz yeniden dizyn edilmiş olup, daha konforlu, artan kemoterapi koltuk sayısı ile daha fazla hastaya tedavi verilebilmesi mümkün olmaktadır. Sadece ünitenin genişlemiş olması değil aynı zamanda ilaçların hazırlanması da otomatik sistemle gerçekleştirilmekte olup dijital ortamda kontrolleri sağlanmaktadır. Son kontroller bu alanda deneyimli sağlık personeli tarafından sağlanıp uygulaması gerçekleştirilmektedir” dedi.

Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Koçer, kanser hakkında en sık akla gelen soruları yanıtladı.

1-KANSER NEDİR?

Kanser kontrolsüz hücre çoğalması olarak adlandırılabilir. Mevcut hücreler normal hücre özelliklerini yitirmiş olup bölgesel veya uzak organlarda yıpratıcı etkilerle hastalığın klinik gidişini yansıtır.

2-KANSER ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK MIDIR, RİSK FAKTÖRLERİ VAR MIDIR?

Her kanser için değişen risk faktörleri mevcuttur. Genel olarak ilerleyen yaş ve artan tütün kullanımı birçok kanser türü için kansere yakalanma olasılığını artırmaktadır. Bununla beraber kötü beslenme, obezite, genetik yatkınlık, bazı enfeksiyöz ajanlar ile radyasyon, hava kirliliği, güneş ışınlarına uzun süre maruziyet gibi bazı çevresel faktörler de özellikle bazı kanser türleri için risk oluşturmaktadır.

3-KANSER DENİLİNCE SİGARA AKLA GELİYOR, KANSERDE SİGARANIN ROLÜ NEDİR?

Sigara sadece kanser değil birçok hastalık için olumsuz yönde bir risk teşkil etmektedir. Aynı zamanda kanserojenler arasında en iyi bilinenidir. Sadece aktif içiciler değil bunun yanı sıra pasif içicilerde sigaranın zararlarından etkilenmektedirler. Kanserin yol açtığı tüm ölümlerin % 30’u sigara ve diğer tütün ürünlerine atfedilmektedir. Temel olarak akciğer kanseri başta olmak üzere üst solunum yolu kanserleri, böbrek, idrar kesesi, rahim ağzı, pankreas, prostat gibi birçok kanserin nedenleri arasında sigara yer almaktadır.

4-SİGARAYI BIRAKMAK DIŞINDA NE TÜR YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİNİ ÖNERMEKTESİNİZ?

İnsanın bu rahatsızlığa yakalanmamak adına yapabileceği en temel şey tütün ve ürünlerinden uzak kalmaktır. Bunlardan uzak kalmak kişilerin elinde olan ve değiştirilebilir ana faktör olarak görünmektedir. Bunun yanı sıra yeterli ve dengeli beslenme, düzenli bir fiziksel aktivite, uzun süre güneş ışınlarına maruziyetin önlenmesi ve gereksiz radyasyon almamak, karsinojen kimyasal maddelerden uzak kalmak gibi insanın kişisel olarak alabileceği önlem ve yaşam tarzı değişiklikleri olabilir.

5-AİLEDEN GELEN GENLERİN ETKİSİ VAR MIDIR?

Evet vardır. Ailesel geçişli bazı mutasyonel genlerin varlığı ailenin diğer fertlerinde kanserin ortaya çıkma olasılığını artırır. Mevcut mutasyonların aile bireylerinde önceden tespiti halinde kanserin ortaya çıkmadan önce önlemleri alınabilir. Bu genlerden en iyi ortaya konulanlardan bazıları meme ve kolon kanseri ile ilgili olanlardır. Ailesinde meme ve kolon kanseri olanlar genetik danışmanlık alabilirler.

6-KANSERİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Net olarak şu bulgular kansere işaret eder demek tam doğru değildir. Kanserin köken aldığı organa göre verdiği semptomlar değişik olabilir. Bazen hiçbir bulgu vermeden kontroller sırasında da saptanabilmektedir.

Kişiler aşağıdaki belirtilerin varlığında titizlikle muayene ve tetkik edilmelidir.

Vücudun herhangi bir yerinde nedeni bilinmeyen şişlikler

İyileşmeyen yaralar

Vücuttaki benlerde ve siğillerde, renk ve boyut değişmeleri

Olağan dışı kanamalar

Kalıcı ses kısıklığı

Geçmeyen öksürük

Açıklanamayan ateş veya zayıflama

Büyük abdest alışkanlıklarındaki değişiklikler.

7-KANSER HEP ÜMİTSİZ BİR HASTALIK MIDIR?

Böyle bir genelleme yapmak yanlış olur. Bugün için kanser tedavilerinde gelinen nokta eskisi gibi değildir. Hala uzun uğraşlara rağmen tedavide beklenildiği oranda ilerleme sağlanılamayan bazı kanserler vardır. Fakat genel olarak yeni tedavilerle birlikte kanserlerde beklenilen yaşam sürelerinin uzaması mümkün olmuştur. Hatta germ hücreli tümörler, lenfomalar gibi bazı kanser türleri vardır ki, yapılan tedaviler sayesinde kür elde edilebilmekte yani hasta sonraki yaşamında bu hastalıktan yana bir problem yaşamamaktadır.

8-KANSER TANISI ALAN HASTALAR İÇİN NE TÜR TEDAVİ ŞEKİLLERİ BULUNMAKTADIR?

Kanser hastalığının ana tedavi şekilleri arasında cerrahi, radyoterapi ve sistemik tedaviler yer almaktadır. Kanserin tipi ve evresine göre bir veya birden fazla tedavi bir arada uygulanabilir. Cerrahi ve radyoterapi lokal tedavi şekilleri arasında yer alırken, sistemik tedaviler genel tedavi olarak bilinir.

Çoğu kanserde temel tedavi başlangıçta uygulanacak olan cerrahi prosedürlerdir. Cerrahi olarak hastalığın yerleşim yerine göre kısmi veya tam rezeksiyonlar yapılmaktadır.

Cerrahi tedavi sonrasında hastalığın lokal ve genel yinelemelerini ortadan kaldırmak veya en aza indirgemek adına ek tedaviler yapılır. Radyoterapi bunlardan biri olup, cerrahi sonrası lokal yinelemeyi azaltmak için yapılabileceği gibi cerrahi müdahalenin mümkün olmadığı hastaların takibinde tümör yükünü azaltmak amacı ile de uygulanabilir.

Tedaviyi oluşturan temel komponentlerden bir diğeri sistemik tedavilerdir. Radyoterapide olduğu gibi cerrahi sonrası koruyucu amaçlı veya cerrahiden bağımsız olarak primer tedavi olarak da uygulanabilmektedir. Sistemik tedaviler, hastalığın nüks olasılığını azaltmak, münkün ise kür elde edebilmek, tümör yükünü azaltmak veya sağ kalımı artırmak amacı ile verilir. Sistemik tedaviler arasında yıllardır bilinen klasik kemoterapilerin yanı sıra, son yıllarda tedavi protokolleri arasına giren kanser hücrelerine özel hedef tedaviler, ayrıca immünoterapiler, hormonal tedaviler sayılabilir.

9-ERKEN TANI YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Her zaman için en temel kural, insanın kendini tanıması ve kendindeki değişimleri öncelikle fark etmesidir. Bu doğrultuda klinik bulguların tespiti sırasında yapılacak uygun ve ileri tetkikler hızlı tanıya ulaşmayı sağlayacaktır.

Erken tanı için toplum bilgilendirmeleri, farkındalığın artırılması, tarama testlerinin toplum genelinde yaygın kullanımı önemli yer işgal eder.

Unutulmamalıdır ki; erken tanı, hayatı kurtarıcı olabilmekte, tedavi şansını arttırmakta, tedavi giderlerini azalmakta ve doku ve organ kaybını önleyebilmektedir. 

10-KANSER ENGELLENEBİLİR Mİ?

Evet, iyi ortaya konmuş genetik hikaye ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi sonucunda kanseri engellemek mümkün olabilir. Kanseri engellemek, ancak risklerinden korunmak ile mümkündür. Bunun için kanseri başlatan genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin saptanıp ortadan kaldırılması hedeflenmelidir. Buna birincil korunma denilmektedir ve sigarayı bırakmak, yeme alışkanlıklarının değiştirilmesi, fiziksel aktivitenin arttırılması, aşırı ultraviyole ışınlardan korunmak, tarama testlerinden faydalanmak gibi yaklaşımları içermektedir.

Tütün kullanmaz, sağlıklı beslenir, spor yapar ve kansere sebep olabilecek enfeksiyonları yenebilirsek kanseri % 40 önleyebiliriz.

11-KANSERDE TARAMA TESTLERİ NELERDİR HANGİ KANSERLER İÇİN KULLANILMAKTADIR?

Hastalığın henüz belirti vermediği, erken evrede saptanması da ikincil koruma yaklaşımıdır. Bazı kanserleri erken evrede belirlemeye yönelik tarama testleri kullanılmaktadır. Örneğin, rahim ağzı kanserinde, meme kanserinde ve barsak kanserlerinde tarama testleri yapılabilmektedir. Rahim ağrı kanserlerinde cinsel hayatın başladığı andan itibaren peryodik yapılan kadın doğum muayenelerinde rahim ağzından alınan sürüntüler ile meme kanserinde 40-50 yaşlarından itibaren başlanılan mammografi taramaları ile kolon kanserinde ise 50 yaşından itibaren yapılan büyük abdestte gizli kan analizleri, kolonoskopik incelemeler ile bu kanserleri erken dönemlerde tespit edebilmek mümkün olabilmektedir. Hastanın barındırdığı risk durumuna göre tarama sıklıkları artırılabilmektedir.

12--SIK GÖRÜLEN KANSERLERDE GÜNCEL BİLİMSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Dünya genelinde en sık olarak erkeklerde akciğer, bayanlarda meme kanserlerini görmekteyiz. Bunun yanı sıra kolorektal kanserler de her iki cinsiyette de en sık rastlanılan ilk üç kanser içinde yer almaktadır.

Kanser tedavilerinde cerrahi, radyoterapi ve sistemik ajanlar alanında yeni tedaviler geliştirilmekte ve hızla günlük pratiğimize girmektedir. Cerrahi alanında güncel olarak daha çok organ koruyucu tedaviler yapılmakta, Radyoterapide nokta atış tümöre özel uygulamalar geliştirilmiş ve bu alanda uygun alanlarda kendine kullanım alanı bulmuştur.

En hızlı ve dinamik gelişmeleri sistemik alanda kullanılan ajanlarda görmekteyiz. Kanser biyolojisi ortaya konuldukça tedavi yöntemlerinde de ona paralel olarak ilerleme kaydedilmektedir. Kanserin büyümesi, yayılma yolları, damarlanma özelliklerine göre çeşitli tedaviler geliştirilmektedir.

Kanser tedavilerinde artık alışageldiğimiz klasik kemoretapiler dışında kanser hücrelerinin kendilerini, haberleşme sistemlerini, beslenmelerini, büyümelerini, yeniden damarlanmaları ve metastaz yapma potansiyellerini bloke eden tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Hedef tedaviler olarak adlandırılan bu ajanlar sayesinde elde edilen yanıt oranları ve genel sağkalımlar da giderek artmıştır. Mevcut tedaviler sadece tümör hücrelerini öldürmekte olup klasik kemoterapilerin yan etkilerini hastalar yaşamamaktadır. Ancak bu yeni ajanların da kendine yönelik başka yan etkileri olabilmektedir ne yazık ki.

Sık rastlanılan kanserlerden akciğer, meme ve kolorektal kanserlerinde de hedef tedaviler geliştirilmiş ve günlük pratikte hızla uygulama alanımıza girmiştir.

 

 

Bu haber 756 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...