“Okullarda Çocuk Bakım Odası bir ihtiyaçtır”

21 Nisan 2015 17:39

Aktif Eğitimciler Sendikası İl Temsilcisi Kemal Aydın, Okullarda Çocuk Bakım Odası ile ilgili görüş ve önerilerinin yer aldığı bir açıklama yaptı.

Aktif Eğitimciler Sendikası İl Temsilcisi Aydın’ın açıklaması şöyle: “Çocukların bakımı eğitim çalışanlarının en temel sorunlarından birini teşkil etmektedir. Hatta ailevi problemlere bile sebep olacak kadar ciddi bir sorundur. Özellikle ailelerinden uzakta görev yapan öğretmenlerin çocuklarını emin ellerde yetiştirmeleriyle alakalı yaşamış oldukları kaygı, performanslarını olumsuz yönde etkilemektedir. Çocukları için güvenilir bir bakıcı bulup bulamama endişesi hem kendi iç dünyalarında bir çalkantı meydana getirmekte hem de ders verdiği öğrenciler açısından çalışma verimini olumsuz etkilemektedir.

Hayatın ilk yılı bebeğin anneye her yönüyle bağımlı olduğu bir dönemdir. Çocuk yürümeye ve koşmaya başladığında ise kendi başına hareket etme, bağımsız olma isteği içinde olmasına rağmen anneyi etrafında görmekten, onun yanında olmaktan hoşlanır. Sosyalleşme becerisinin kazanıldığı 3 yaşa kadar çocuklar bir taraftan anneden ayrışmaya çalışırken bir taraftan da bağımlılığı devam ettirirler. 3 yaşa kadar görülen bu bağımlı ilişkinin bu yaştan sonra azalması, ilişki boyutunun bağımlılıktan bağlılığa dönüşmesi beklenir.

Kreş ve anaokulları çocuğun sadece bakıldığı ya da oyun oynadığı bir ortam değil, sosyalleşme becerisinin geliştiği, kurallara uymayı, yaşıtlarıyla ilişki kurmayı, paylaşmayı öğrendiği sosyal bir ortamdır.

Eğitim çalışanlarından maksimum düzeyde yararlanmak ve çocuklarından ayrı kalmadan çalışmalarını sürdürebilmeleri için çocuk bakımı ile ilgili sorunlarına çözüm bulunması gerekmektedir.

1869 eğitim çalışanı ile yapılan bir ankette “Eğitim kurumlarına çocuk bakım odası yapılmalı mıdır?” sorusuna, ankete katılanların %96’sını oluşturan 1788 kişi EVET, %4’üne tekabül eden 81 kişi HAYIR cevabı vermiştir. Bu anket sonucu da gösteriyor ki, çocuk bakım odası eğitim çalışanları için önemli bir ihtiyaçtır.

YASAL DAYANAKLAR

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 2. maddesinde yer alan: “Taraf Devletler, bu Sözleşme’de yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana-babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.”

Aynı sözleşmenin 3. maddesinde yer alan: “1. Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.

2. Taraf Devletler, çocuğun ana-babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.

3. Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.” maddeleri ile Anayasanın Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları başlıklı 41. maddesi “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.

Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” hükümleri gereği çocukların fiziksel, ruhsal gelişimi açısından annesinin bakım gözetim altında olması uluslararası ve ulusal yasalarla emredilmiş olup idarenin bu bağlayıcı yasalar gereğince sorunlara çözüm üretmesi gerekmektedir.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Okullarda bir dersliğin çalışan annelerin küçük yaştaki çocukları için ayrılması ve gerekli personelin görevlendirmesi realiteye uygun, gerçekleştirilebilir bir uygulamadır. Birçok derslikten oluşan bir eğitim kurumunun bir dersliğinin bu uygulama için ayrılması, amacına uygun tefriş edilerek donatılması ve yeteri kadar personelin görevlendirilmesi mali açısından da çözülebilir bir işlemdir. Ayrıca bu hizmetten yararlanacaklardan -anaokullarında toplanan katkı parası gibi- personeli mali olarak incitmeyen belli bir oranda katkı payı alarak maliyetler düşürülebilir.

Okulda çalışan personel sayısı veya okul öncesi çağ yaş grubu çocuklu personel sayısı gibi mevcut durum dikkate alınarak her okula veya yeterli sayının olmadığı okullarda bölge okulu ya da birbirine yakın okullarda bebek ve çocuk bakım odası açılabilir. Buraya atanacak okul öncesi öğretmenler tarafından çocuklar daha güvenli bir ortamda ve ehil kişilerin elinde yetişebilir. Kadın öğretmenler süt iznini kullanırken eğitim ortamından ayrılmayarak, eğitimden uzak kalmadan, kaygı taşımadan, sıkıntı yaşamadan ve aklı çocuğunda olmadan rahat bir şekilde eğitim öğretim hizmetlerine devam edebileceklerinden dolayı okullarda bir mekânın çocuk bakım odası olarak tasarlanması ve bebek yaştaki çocukların burada annesinin yanında olması her iki taraf için de çok önemlidir.

Buralarda bakıcı ya da eğitmen olarak çalışacak kişiler, halk eğitim merkezleri tarafından görevlendirilerek uygulamada birlik sağlanabilir. Özellikle bakanlık tarafından son yıllarda halk eğitim merkezlerinin daha aktif hale getirilmesi çalışmaları da göz önünde bulundurulduğunda tam da amaca hizmet edilmiş olacaktır. Halk eğitim merkezleri bu sınıfları bir kurs ortamı veya uygulama ortamı gibi kabul ederek çocuk eğitimi kursları kapsamında da değerlendirebilir.

Meslekî ve teknik liselerin çocuk gelişimi alanlarında okuyan öğrencilere, açılacak olan bu ortamlarda uygulama eğitimleri yaptırılabilir. Böylelikle hem bakıcı, eğitici giderleri düşürülmüş hem de ilgili bölüm öğrencilerine mesleki tecrübe kazandırılmış olur.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununa bağlı olarak yayınlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılacak Çocuk Bakım Evleri Hakkında Yönetmelikte düzenleme yapılarak çocuk bakım odaları da açılabilir.

OKULLARDAKİ ÇOCUK BAKIM ODALARININ OLUŞTURULMASI SONRASINDA;

1. Böyle bir uygulama ile çocuk ile anne arasındaki bağ kopmamış olacaktır.

2. Eğitim çalışanı annelerin, mesleki motivasyonları yükselecektir.

3. Öğretmenlik mesleği toplum tarafından prestij kazanacak olup Milli Eğitim Bakanlığının saygınlığı ve tercih edilirliği de artacaktır.

4. Böyle bir uygulama ile dünya ülkelerine de örnek olma şansı elde edilecektir.

5. Kayıt dışı çalışan vb. gideri önlenmiş olacak hatta okullarda açılacak çocuk bakım odaları vasıtası ile de işsizlik sorununun çözümüne katkı sağlanarak her sene mezun edilen yüzlerce gencimize de yeni bir istihdam kapısı açılmış olacaktır.

6. Çocuklara özel bakıcı tutulması veya bakım yurtlarına verilmesinin hem devlet memurlarının aile bütçesine getirdiği hatırı sayılır bir yük azaltılmış hem de çocuklar ehil ve güvenilir ellerde ve daha sağlıklı ortamlarda yetişecektir.

7. Çocuk gelişimi alanı öğrencilerine staj imkânları oluşturulmuş olacaktır”.

 

 

Bu haber 699 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...