MİRAC KANDİLİ

15 Mayıs 2015 16:15

Galip AKIN

   İl Müftüsü 

 

MİRAC KANDİLİ

 

15 Mayıs Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece Mirac Kandilini idrak edeceğiz. Mirac Kandilinin, ülkemiz, milletimiz, İslam âlemi ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan(c.c) niyaz ediyorum.

Peygamber Efendimizin Kur’an-ı Kerimden sonraki en büyük mucizesi olan İsra ve Miracı anlamak için Mirac öncesi döneme kısaca göz atalım. İslami tebliğ vazifesini alan Efendimiz (s.a.s) işe en yakınlarından başlamıştı. Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Zeyd, Hz Ebu Bekir derken her geçen gün Müslümanların sayısı artıyordu. Müslümanların sayıları arttıkça müşriklerin de işkenceleri artıyordu. İman ettiklerini öğrendikleri kimseleri dinlerinden döndürmek ve iman etme düşüncesinde olanlara ise gözdağı vermek için her türlü işkenceyi yapıyorlardı. Yapılan bu yıldırma ve imandan döndürme faaliyetleri işe yaramamıştı. İnsanın tahammül gücünü aşan bu işkenceler karşısında Yasir ve Sümeyye gibi kimi iman erleri imanlarını isteyenlere canlarını vermiş fakat imanlarını vermemişlerdi. Kimileri Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Kimileride Mekke de büyük sıkıntılar içindeydiler.

 Müşriklerin bu insafsız tutum ve davranışlarından Efendimiz (s.a.s) de nasibini almıştı. Kendisini delilik,  şairlik,  kâhinlik  ve  sihirbazlıkla  itham ettikleri gibi kendisine hakaretler etmişler, yollarına dikenler dökmüşler, üzerine deve pislikleri atmışlardı.           Bütün bunlar yaşanırken Efendimizin büyük oğlu Kasım, ardından da diğer oğlu Abdullah vefat etmişti. Hüzün üstüne hüzün yaşıyordu kâinatın Efendisi ama henüz bitmemişti. Peygamberliğinin 10.senesinde gerçek hamisi Allah (c.c.) olan sevgili Peygamberimizin zahirde koruyuculuğunu üstlenmiş olan amcası Ebu Talib’in vefatı ve ardından da İlk Müslüman olan ve bütün servetini ve hayatını Allah ve Resulü uğrunda feda eden biricik eşi Hz. Hatice’nin (r.a.) vefatı kendisini son derece müteessir etmişti.

İşte İsrâ ve Mirac,  Sevgili Peygamberimizin (s.a.s) insanlığı İslâm’a davet sürecinin en zor yıllarında kendisini teselli ve taltif etmek için bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya,  oradan da zaman ve mekânın sahibi Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı pek çok ilahî hikmet ve bereketi içinde barındıran manevî bir yolculuktur.

Her yıl gelen Mirac, bizlere her şeyden önce yükselme yollarının yegâne sahibinin Allah olduğunu hatırlatan yükselme ve yücelme merdivenidir. Müminin yükselmeside namazla olacaktır. Efendimizin ifadesiyle namaz müminin miracıdır. Namaz kulun Alllah’a (c.c) en yakın olduğu secdeyi içinde barındıran ve Mirac’ta Rabbimizden bizlere hediye olarak verilen kıyam, ruku ve secdeden oluşan üç basamaklı bir Mirac merdivenidir. Kul namazla hem manevi hem de maddi olarak yükselecektir.

Gelin hayatımıza bir göz atalım. Miracı yaşılabildik mi? Mirac’la yükselebildik mi? Ruh dünyamıza beşeri ve sosyal ilişkilerimize miracı hakim kılabildik mi?  Kendimiz için arzuladığımız şeyleri Müslüman kardeşimiz içinde arzuluyor, kendimiz için istemediğimizi Müslüman kardeşimiz içinde istememe hassasiyetini gösterebiliyor muyuz? Çevremizde ki komşularımızın açlığından dolayı bizi tokluğumuz rahatsız ediyor mu? Ülkemizde ki mülteci ve muhacir kardeşlerimize bir ensar duyarlılığı ile sahip çıkabiliyor muyuz? Akşam çocuğunu sıcacık yatağına yatırıp, alnından öpüp iyi geceler dilerken acaba kaç ana kuzusu şimdi soğukta ve sokakta, karnına bir lokma girmeden geceliyor diye aklımızın kenarından geçiriyor muyuz? Ellerimiz yetimlerin başlarını okşayan şefkat kaynağına dönüşüyor,  kimsesiz ve çaresizlerin gözyaşları yüreğimizi kor gibi yakıyor mu? Alkol,  tiner ve uyuşturucunun pençesinde hayatının baharında açmadan solan gençleri, namus tacirlerinin ellerine düşmüş genç kızları gördüğümüzde ya da duyduğumuzda yüreğimizden bir parçanın koptuğunu hissediyor muyuz? Mahiyetimizde çalışan insanların hak ve hukukunu en az kendi hak ve hukukumuz kadar koruyor muyuz? Dinimizin emrettiği doğruluğu hayatımıza hakim kılabildik mi? Yalanı,  hileyi, aldatmayı hayatımızdan atabildik mi? Alem-i İslam’ın içinde bulunduğu sıkıntılar uykumuzu kaçırabiliyor mu? Kısacası miracımız evimize,  işyerimize sokağımıza sosyal ve beşeri ilişkilerimize yansıyor mu? Bütün bunlara evet diyebiliyorsak miracı yaşıyoruz demektir. Mirac’la yükseliyoruz demektir.

Mirac Kandilinizi tebrik ediyor, sağlık, huzur ve mutluluk dolu yarınlar temenni ediyorum.

                                                                                                                      

 

Bu haber 609 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...