‘’Değerlerimizi yitiriyoruz, çöküşe geçtik’’

18 Mayıs 2015 15:59

Değer odaklı analizler yapan Eğitim Bilimci Dr. Mevlüt Gündüz, evlilik üzerine yaptığı son araştırmada çarpıcı sonuçlar elde etti. Isparta yerelinde 55 erkek 129 bayan üzerinde yapılan araştırmada yeni nesil evliliği hafife alıyor. Bir diğer çarpıcı sonuç da bakir ve bakirelik konusundaki düşünceler.

İlimizin önemli bilim adamlarından olan Dr. Mevlüt Gündüz, yine dikkatleri üzerine çekecek bir araştırmaya imza attı. Değer eğitimi konusunda çalışan ve değer odaklı analizler yapan Gündüz, son araştırmasında evlilik müessesesini konu aldı. Yaşları 20 ila 40 arasında değişen 55 erkek ve 129 bayanla yaptığı araştırmada katılımcılara 15 soru soran Gündüz, Türk toplumunun hassas olduğu konuların gün geçtikçe kaybolmaya başladığını söyledi.

‘’YENİ NESİL EVLİLİĞİ HAFİFE ALIYOR’’

Başka ülkelerde evliliğin çok önemsenmezken Türk toplumu için ayrı bir önemi olduğuna dikkat çeken Gündüz, ‘’Özellikle İslam dinini yaşadığımız için bizim adımıza önemli. Yeni neslin evliliği hafife aldığını görüyorum. Isparta’da her 5 aileden biri boşanıyor. Bu sonuç beni konuyu araştırmaya itti. Araştırmamı özellikle evli, bekâr ve boşanmışlar üzerinde yaptım’’ dedi.

‘’ERKEK VE KADINLARIN BAKİRLİK VE BAKİRELİĞE BAKIŞ AÇISI ÇOK FARKLI’’

Araştırmanın en önemli sorusunun ‘’Bakirlik-bakirelik sizce önemli midir?’’ olduğunu belirten Gündüz, erkek ve bayanlar arasındaki düşüncede ciddi fark olduğunu ifade etti. Evli erkelerin yüzde 93’ü bakireliği çok önemserken bu oranın bekâr erkeklerde yüzde 65’e gerilediğini bildiren Gündüz, ‘’Yani Türk erkeği evlenince namusu daha çok önemsiyor. Türk toplumunda namus bayanda arandığı için erkeğin evlilik öncesi geçmişine çok bakılmıyor. Kadının geçmişine çok bakılıyor. Erkeğin ise geleceğine çok bakılıyor. Yani evlilik öncesi erkeklerde bakirelik önemli değil’’ diye konuştu.

‘’TOPLUMDA KANIKSANMIŞ BİR DURUM VAR’’

Aynı araştırmayı bayanlar üzerinde yaptığında bekâr bayanların yüze 72’sinin bakirlik-bakireliğin önemli olduğunu düşündüğünü ifade eden Gündüz,  bu oranında evli bayanlar da ise yüzde 80’e yükseldiğini söyledi. Yani bayanın evlenmeden önce de evlendikten sonra da düşüncesi arasında çok fark olmadığını dile getiren Gündüz, ‘’Ama erkeklerde fark çok. Bunu da ben Türk toplumunun namusu kadında aramasına bağlıyorum. Bu araştırmayı sözlü de yaptım objektif olsun diye. Kadın evleneceği erkeğin geçmişinde neler yaptığını çok sorgulamıyor. Evlendikten sonra beni aldatmasın diyor. Bu toplumda kanıksanmış artık’’ şeklinde konuştu.

‘’ISPARTA’DA EVLİLİK 3 ÇEŞİTLE YAPILIYOR’’

Öte yandan ilimizde erkeklerin yüzde 58’inin aşk evliliği yaptığına dikkat çeken Gündüz, ‘’Yani 2 erkekten biri aşk evliliği yapıyor. Bayanlarda ise bu oran yüzde 72. İki cins için de konuşuyorum Isparta’da daha çok aşk, mantık 've görücü evliliği üzerinde duruyor. Başı ise aşk evliliği çekiyor’’ dedi. 

‘’NAMUSA VERİLEN ÖNEM AZALIYOR’’

Diğer taraftan yaptığı analizde kendisini şaşırtan bir durum olmadığını fakat daha önce yapılan araştırmalarda çıkan sonuçlar ile bu araştırmanın sonucuna baktığında hem erkek hem de kadın için bakirlik ve bakireliğin önemsenme oranının düştüğünü ifade eden Gündüz, ‘’Namusa verilen önem azalıyor’’ dedi.

‘’BOŞANMADA EN BÜYÜK ETKEN ALDATMA’’

Bu analiz sonrası toplumun durumunu ortaya koyan Eğitim Bilimci Dr. Gündüz’le yaptığımız işte o özel röportaj; ‘’Araştırmanın analizi devam ediyor. ‘Ne olursa boşanırsınız?’ sorusunu sordum. Hem erkek hem de kadının yüzde 99’u aldatmanın ciddi boşanma nedeni olduğunu söyledi. Şiddet bile bir yere kadar tolere edilebiliyor. Yani  insanların ilk aklına para, yalan, şiddet gelmiyor.

‘’DEĞERLER HEP DİNDEN BESLENİR’’

Evliliğin yürümesi namusa bağlı. Bundan sonra yalan konusunu çalışacağım. Örneğin bir arkadaşıma ‘Senin için hayatta en önemli şey nedir?’ dedim. O da ‘Dürüstlük’ dedi. ‘Ama yeri geldi mi yalan söyler misin?’ dedim. O da ‘Söylerim’ dedi. Kısacası gerek evlilikte gerek anne baba çocuk öğretmen öğrenci ilişkisi dürüstlüğe bağlı olduğu için bunlar da dinden beslendiği için önemlidir. Cebinde parası yoktur ama onurludur. O çok değerlidir. Değerler hep dinden beslenir. Batıda değer sınıflaması yapan bilim adamları var. Onlarla beraber çalışacağım. ‘Adamın dibi olmak’ gibi bir değer türedi. Böyle bir değer yoktu. Zaman değiştikçe temel değerler aynı kalsa da hayatımıza yeni giren değerler olabiliyor. Eskiden yaşlı insanların yanında sigara içmek, yatmak, karşılık vermek saygısızlık olarak görülürken şimdi özgüven olarak görülüyor.

‘’TOPLUM OLARAK ARAYIŞ İÇİNDEYİZ’’

Namusa verilen değerler gün geçtikçe azalıyorsa bizi de bir arada tutan şey değerse Türk toplumu dağılır. Bu araştırma 1 yıl sonra yapılsa oranlar daha da artabilir. Bir zamanlar batıda hayretle karşıladığımız şeyleri bugün yapar olduk. Bunda özenti büyük etken. Biz ılımlı İslamı yaşıyoruz. Ne İslamı tam yaşıyoruz, ne de batıya özeniyoruz. Toplum olarak boşluktayız. Arabistan bizi beslese daha da kapanırız. Amerika bizi beslese onlardan daha fazla açılırız. Türk toplumu arayış içinde. Bizim bozulmamızı değerlerimiz biraz frenliyor. 30-40 yıl sonra belki bu değerlerden bile bahsediyor olamayabiliriz. Gayri meşru ilişkiler bizim için övünç kaynağı olabilir. Değerlerimiz önemini kaybetmeye başladı. Bu sadece namus ve yanla alakalı değil. Adalet de etkili. İnsan 100 tane değerin birleşimi ise bu insan değerlerini kaybettikçe kişiliğini kaybedecektir.

‘’ÖZENTİ YÜZÜNDEN OLMAZSA OLMAZLARIMIZDAN VAZGEÇMEMELİYİZ’’

Dünyada değere şöyle bakılıyor; İnsanı insan yapan, toplumu toplum yapan değerler vardır. Hangi çağda yaşarsak yaşayalım önemini yitirmemesi gereken dini değerler, vatandan değerleri vardır. Teknoloji çağı yaşıyoruz. Yeni nesil bilgiye daha çabuk ulaşabiliyor. Bazı değerlerde ise çağa ayak uydurmak gerekiyor. Başkalarına özeneceğiz diye olmazsa olmazlarımızdan vazgeçmemiz lazım. Var olan değerleri koruyarak yeri geldiğinde de değişime açık olarak çağa ayak uydurmak zorundayız. Türkler denildiğinde bundan 20-30 yıl önce batıda Türkler namusludur, şereflidir, onurludur, kadını tecavüze uğradı mı kendini öldürür algısı vardı. Ama bu yakında kırılacak.

‘’YA YAŞADIKLARIMIZDAN DERS ÇIKARACAĞIZ YA DA KURALLARI KALDIRACAĞIZ’’

Değer nerede öğretilmelidir? Değer ilk 6 yaşına kadar öğretilmelidir. Ailelerimiz çocuklarımıza bu Türk değerleri ya yeterince önemsemiyor aktarırken ya da ne kadar önemseme de toplum insanı bozmaya müsait ki çocuğu evden çıkarmaması lazım. İnsanın çevresel uyarıcısı çok fazla olduğu için çocuk ailede yasaklanan şeyleri dışarıda yapabilir. Peygamber efendimiz bile bulunduğunuz çağa göre yaşayın demiş. Çocuğu değişime hazırlayarak geleceğe hazırlamıyoruz. Türk toplumu sırat köprüsünden geçiyor. Türk toplumundan ki gerginlik, şiddet, hepsi aslında artçı deprem gibi. Bu olumlu da olabilir. Değerlerine sahip çıkabilir. Ama tersi de olabilir. İki türlü yol ayrımı var. Ya bundan ders çıkarıp kendimize geleceğiz ya da batı gibi kuralları kaldıracağız.

‘’EVLİLİĞE VERİLEN DEĞER GÜN GEÇTİKÇE KAYBOLUYOR TOPLUM ÇÖKEBİLİR’’

Önceki yapılan çalışmalara göre her geçen gün namus konusuna verilen değer gün geçtikçe azalıyor. Bunun altında farklı değerler var. Maneviyat olabilir, aile olabilir. Ama bizi biz yapan Türk toplumu için çok önemli olan evlilik müessesine verilen hassasiyet kaybediliyor. Bu da toplumların çöküşüne neden olabilir. Yapılan analizde en çok rahatsız olduğum konu namusu kadında aramamız. Toplum olarak böyle devam edersek bu olaylar giderek artacak. Biz erkeklerde de namus aranabileceğini hissettirip çocuklara küçük yaşta bunu aşılarsak en azından kötü gidişatı durdurabiliriz.

‘’İNSAN YAPTIĞI DAVRANIŞLA TOPLUMDA KABUL GÖRÜRSE ONU YAPMAYA ÇALIŞIR’’

Namusu kadında aramanın dolaylı destekçileri de vardır. Kadın dediğimizde akla gelen şeyler var. Kadın cinsellik objesi olarak görülüyor. Kadın çaresiz, kadın cinsel obje gibi medya sürekli bilinçaltımıza bunu aşılıyor. Bir erkek bir kadına kolaylıkla tecavüz edebileceğini, dövebileceğini fotolarını kameraya çekip şantaj yapabileceğini düşündüğü bir ortam olduğu için bu durum erkeğe büyük bir özgüven veriyor. Erkektir yapar deniliyor bir de övünç haline geliyor bu durum. Erkek aldattı mı çapkınlık deniliyor, başarı gibi görülüyor. Gurur verici bir durum ortaya çıkıyor. Toplumun insanlara bakış açısı aslında bu. Kadını robot yerine koyuyoruz. Başını kaldırmayacak, kapalı giyinecek. Ama erkek öyle değil. Batıda böyle değil. Batıda en azından erkekle, kadına bakılan mahrem konusu aynı. Denge var yani. İnsan yaptığı davranışla toplumda kabul görürse onu yapmaya çalışır.

‘’BİZE BİÇİLEN BİR ROL VAR VE ONU OYNUYORUZ’’

Ağaç yaşken eğilir. Boşuna dememişler. 6 yaşa kadar kişilik oluşur anal dönem vardır. Bu dönem 1.5-3 yaş arasıdır. Bu dönemde tuvalet eğitimi verilir. Kız çocuğunun üzerinde daha baskı vardır. Erkek ise serbest. Tuvalet eğitiminde baskı altında olan çocuklar ileride aşırı titiz, inatçı, pinti olur. İşte bu yüzden bayanlar daha titizdir erkeklere göre. Erkek ise dağınıktır. Tamamen bizim davranışlarımızın altında ailenin bize biçilen rolü oynamamızla bu farklılık kaynaklanıyor.’’

 

 

Bu haber 1212 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...