“Göl içme suyu açısından özelliğini kaybetmektedir”

23 Mayıs 2015 13:56

Eğirdir Gölü Etkinliği Düzenleme Komitesi Eğirdir Gölü’nün tehlike altında olduğuna dikkat çekti. Üyeler, Eğirdir Gölü için kırmızı alarm niteliğinde uyarılarda bulunurken göl suyunun temiz olmaması dolayısıyla da gölden elde edilen ürünlerin de sağlıklı olmadığını duyurdu.

Eğirdir Gölü Etkinliği Düzenleme Komitesi, önceki gün bir araya gelerek farkındalık programı düzenledi. Hem komite üyeleri hem de vatandaşlar Eğirdir Gölü’nün kurtarılması için sonuç bildirgesi hazırladı. Hayati önem taşıyan tespitlerin yer aldığı manifestoda Eğirdir Gölü’nün kötüye gidişatına dikkat çekildi. İşte o sonuç bildirgesi;

‘’EĞİRDİR GÖLÜ İÇME SUYU ÖZELLİĞİNİ KAYBETMEKTEDİR’’

‘’Müdahaleler sonucunda gölün, doğal yapı ve ekolojik dengesi 60 yıllık bir zaman diliminde giderek bozulmuştur. Gölün doğal yapısındaki olumsuz değişikler nedeniyle kimyasal ve biyolojik kirlilik her geçen gün artmaktadır. Göl İçme suyu açısından giderek özelliğini kaybetmektedir. Göl havzasında sadece elma üretimi açısından ele alındığında,  mevsim koşullarına göre her yıl 15-30 kez ilaçlama yapılmakta olduğu ve elma için her yıl 25 bin ton sentetik gübre, 650 ton pestisit içeren tarım ilacı kullanıldığı ve ilaç maliyetinin yüzde 48,37'sinin aşırı kullanım olduğu belirtilmektedir. Göl çevresindeki su ve toprakta ağır metal birikimine neden olan diğer bir önemli etken de herbisit adı verilen yabancı ot-bitki öldürücüsü kullanımının yaygın olmasıdır. Bu toksik maddelerin göle kolay ulaştıkları, yapılan su analizleri ile saptanmıştır. Göle ulaşan çok sayıdaki dere ve çayların, geçtikleri yerleşim alanlarının kanalizasyon atıklarından, sanayi tesislerinden ve tarım alanlarından taşıdığı kirlilikle ve çevresindeki atıkları yağmur sularıyla, taşkınlarla, drenajla göle taşınması sonucunda, su, toprak -hava aşırı oranda kirlendiği bilinen bir gerçektir.   

‘’EĞİRDİR GÖLÜ BALIKLARINDA İLAÇ KALINTISI TESPİT EDİLİYOR’’

Üniversite vb. araştırma gruplarının TÜBİTAK işbirliğiyle yapmış oldukları çalışmalarda, Eğirdir Gölü'ndeki sazan, sudak ve kerevitlerde pestisit dağılımına ilişkin kalıntılar olduğunu sıklıkla rapor edilmiştir. Ağır metal içeren pestisit grubu tarım ilaçlarının bulundukları ortamlarda 30 yıl kalabildiği ve bunların suya ve gölün dip çamuruna hızlı bir şekilde geçtikleri ve göldeki su canlılarının bünyesinde birikerek, besin zincirini olumsuz olarak etkilemekte ve gölde belirli aralıklarla yapılan çalışmalar da ürünlerinde kansere neden olan pestisit ile karşılaşıldığı belirtilmektedir. Tarım Bakanlığınca; su ve balık dokularında belirlenen metal miktarlarına bakıldığında Fe ve Zn’un göl suyunda tehlikeli boyutlarda olduğu söz konusu raporlarda yer almaktadır. Ayrıca TÜBİTAK verilerine göre Eğirdir Gölü suyu çok kirlenmiş su sınıfında yer alıyor.

‘’GÖLDEN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER SAĞLIKLI DEĞİL’’

Gölün doğal yapısında yer almayan istilacı (egzotik) yabancı balık türlerin girişi engellenmelidir. Gölde kontrol altına alınamayan balıklandırma çalışmaları bu güne kadar göle büyük zararlar vermiştir. “Biz atmaz isek başkası atar” “gölde balık varsa göl temizdir”, “balıkçılarımız mağdur” bakışıyla yapılan balıklandırmalar bilim dışıdır. Bu güne kadar göle balıklandırma amacıyla milyonlarca balık yavrusu ve çok sayıda farklı balık türleri bırakılmış olup, sonuçları hep kaygı verici olmuştur.   Eğirdir Gölü bağlamında bilinçli ve bilimsel yapılan balıklandırma elbette çok önemlidir. Fakat gölün suyu temiz olmadığı için gölden verim alınmasının ve üretimin olamayacağı gibi, elde edilen ürünlerde sağlıklı olmayacaktır. Tüm araştırmalar bu görüşü doğrulamaktadır. Balıklandırma sonucunda gerekli önlemlerin alınmaması sonucu, balıklar sulama kanallarıyla tarım alanlarına taşınmaktadır.

‘’GÖLE SU VERMEKLE TEMİZLENMEZ’’

Göle sadece su vermekle, gölün temizlenemeyeceğinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Gölün mutlaka mekanik-biyolojik yöntemlerle temizlenmesi, kirletilmemesi, kirletilmemesi için bilinen önlemlerin bir an önce alınması; doğal akış dışında göle ulaşan suların ön arıtmadan geçirilerek göle ulaşmasını sağlamak gerekir. Eğirdir Gölü gibi doğal sulak alanlar, biyolojik çeşitlilikleriyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olan tatlı su üretim kaynaklarımızdır ve tüketilmemelidir. Eğirdir Gölü, su üreten, taşkınları selleri önleyen, iklimi yaşanır yapan, tarımdaki verimi artıran besin- sağlıklı yaşam sunan üretken bir kaynaktır. Günümüzde su ve besinin, en önemli ilgi konusu olduğu ve sulak alanlarımızın korunması, gelecek kuşaklara en sağlıklı yapısıyla iletilmesi kuşkusuz bir ulusal güvenlik konusu olmalıdır ve kırmızı kitapta yer almalıdır.’’ 

Bu haber 887 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...