‘Aileler dağılmasın, çocuklar ağlamasın’

15 Kasım 2012 18:25

Aileyi kurma girişiminden önce veya insanların sevmeyi öğrenmesi gerektiğini belirten Vali Oğuz; bir kişiyi seviyor olabilmeniz için, onu dünyası ile beraber kabul edip sevmek durumunda olunması gerektiğini savundu.

Süleyman Demirel Üniversite Yaşam Boyu Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi (YBEM) bir ilke daha imza atıyor. Merkez, geçtiğimiz günlerde başlattığı “Aile Danışmanlığı Eğitimi Sertifika Programı ile birlikte bu konuda ulusal düzeyde bir de çalıştay düzenledi.

Türkiye’de bu konuda düzenlenen ilk ulusal çalıştay olma özelliğini taşıyan “1. Ulusal Aile Danışmanlığı Çalıştayı” dün saat 9.00'da Barida Otel'de gerçekleştirilen açılışla başladı.

Çalıştayın açılışı, Vali Memduh Oğuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Akyıldız, Aile Ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı Sosyolog Ramazan Güner, akademisyenler, altı komşu ilin Aile Ve Toplum Hizmetleri İl Müdürleri ile aile danışmanlığı alanında uzman isimlerden Senai Demirci, Adem Güneş, Oğuz Saygın ve Canten Kaya’nın katılımıyla gerçekleştirildi.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunma ile başlayan programda ilk olarak açılış konuşmaları yapıldı.

İlk konuşmayı, Süleyman Demirel Üniversite Yaşam Boyu Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi (YBEM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Orhan Adıgüzel yaptı.

ADIGÜZEL; “ ‘AİLELER DAĞILMASIN, ÇOCUKLAR

AĞLAMASIN’ SLOGANI İLE YOLA ÇIKTIK”

Yrd. Doç. Dr. Adıgüzel; konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “ ‘Aileler dağılmasın, çocuklar ağlamasın’ sloganı ile yola çıktığımız bu çalıştayın düzenlenmesinde ilham sahibi başta Aile ve sosyal Politikalar Bakanımız sayın Fatma Şahin’e ve değerli Bakan Yardımcımız Aşkın Asan’a, ilimizin irfan ve gönül rehberliğinde bize öncü olan sayın Valimiz Memduh Oğuz’a, Üniversitemiz adına değerli Rektörümüz Prof. Dr. Hasan İbicioğlu’na şükranlarımı bir borç bilirim.

“AİLENİN DEVLETÇE VE MİLLETÇE EL ELE EĞİTİM

TEMELLİ DESTEKLENMESİ GEREKMEKTEDİR”

Sağlıklı ve huzurlu milletler ve toplumlar sağlam temeller üzerine kurulmuş ailelerle daimdir, devletin bekası insanla yakından ilgili ve insan ise eğitim yuvasında aldığı ilk eğitimle devam edecektir. Bu yuvanın sıcaklığı ve huzuru ve terbiye fakülteleri mensupları olan anne ve babanın mesuliyeti üzerinde yücelir. Bu sebeple, bu temel anlayış asla projesiz ve plansız bırakılmamalıdır. Zira, bu konuda ihmal topyekün millet adına bir ihmal sayılır. Diğer batılı ülkelere kıyasla daha iyi gibi görünen aile müessesemizin bütününün korunması ve desteklenmesi çoğu kez anne ve babanın üzerine bırakılmaktadır. Her riskli kar amaçlı bir eşletmenin korunması ve sürdürülebilirliği için nasıl ki profesyonel olarak davranılmakta ve uzmanlar ve profesyonel danışmanlarla desteklenmektedir, topluma yüzde yüz kâr sağladığı kabul edilen ve insan kaynağının ilk şekillendiği ailenin devletçe ve milletçe el ele eğitim temelli desteklenmesi gerekmektedir.

“DEVLETİMİZ; SORUNU ORTAYA ÇIKARTMAMA

KABİLİYETİ KAZANDIRMA ANLAYIŞINI GELİŞTİRMİŞTİR”

Devletimiz bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı ihdas etmiş ve illerde de müdürlükler ve aile danışmanlığı organizasyonu gerçekleştirmiştir. Bu zamana kadar tedavi hekimliğine yönelik önlemler alınmış ve sorunlar gün yüzüne çıktıktan sonra tedbirler düşünülmüştür. Bakanlığımız Eylül ayından itibaren ise koruyucu hekim anlayışı, yani problemler ortaya çıkmadan harekete geçirme ve ailenin ortaya çıkan sorunlarını çözmek yerine sorunu ortaya çıkartmama kabiliyeti kazandırma amaçlı Aile Danışmanlığı anlayışını geliştirmek istemiştir.

AİLE DANIŞMANLARINA TOPLAM 450 SAATLİK EĞİTİM

Bakanlığa bağlı Aile Ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü de bu kapsamda 2008 yılından beri gündemde olan ve en son 2012 yılında çıkartılan yeni yönetmelikle aile danışmanlığı eğitiminin startını vermiştir. Ve bu eğitimi alan danışmanlarımıza özel aile danışmanlığı merkezi açmaları veya bu merkezde görev almaları imkanı sağlanmıştır. Bu eğitim 300 saat teorik ve 120 saat uygulamalı olarak 30 saatlik vizyoner eğitimle beraber toplam 450 saatten oluşmaktadır. Tıp, Hemşirelik, Sosyoloji, Psikoloji, Okul Öncesi ve PDR gibi toplam 7 fakülteden mezun olan öğrencilere tanınmış bir imkandır şu an itibariyle. SDÜ Yaşam Boyu Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak sadece eğitime verip yolumuza devam edebilirdik. Buna gerek akademisyenlerimizin, gerek uzmanlarımızın, gerekse merkez çalışanlarımızın katkısıyla, Bakanlığımızın da teşviki ile bir Çalıştay düzenlemeyi uygun gördük.

ÇALIŞTAYIN AMAÇLARI

Çalıştayımızın amacını kısaca sıralamak gerekirse;

Tüm üniversiteler adına müfredat ve içerik hazırlamak. Bu eğitimin stratejik analizini gerçekleştirmek. Çünkü bu eğitim düzenlenirken veya yönetmelik çıkartırken bazı fırsatları, üstünlükleri, tehlikeleri ve zayıflıkları içerisinde barındırmaktadır. Biz bunları da ortaya koymayı arzu ediyoruz. Ayrıca bizlere ilgili birimin tavsiyesi üzerine de bu yönetmelikle alakalı bir değişiklik teklifini hukukçularımızla beraber hazırlayıp sonuç bildirgesini ilk önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na, sonra YÖK’e, sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na arz edeceğiz. Çünkü aileye her noktada destek verecek ve özelini de bilmek zorunda kalacak aile danışmanlarımızın tam donanımlı olması, ailelerin yaralarına merhem olma adına ayrı bir hususiyet taşımaktadır”.

VALİ OĞUZ; “SONUNA KADAR DESTEĞE HAZIRIZ”

Vali Memduh Oğuz ise, bu girişimi Vilayet olarak desteklediklerini belirterek, şunları söyledi: “Öteden beri tekrar ettiğimiz, Isparta Valisi olarak Isparta’yı tanımlarken kullandığımız ilim şehri Isparta’yı burada da söylüyorum. Bu çalışmalar ilim şehri Isparta’ya yakışır. Gençlerimizin, üniversitedeki öğrencilerimizin Türkiye genelindeki bir çalıştayı Isparta’da düzenlemiş olmaları, gelecekte de bunun ayrıntılarını ortaya koyacak olmaları, ilim şehri Isparta’ya yakışıyor. Bu bakımdan bize nasıl bir vaziyet düşerse Vilayet olarak sonuna kadar destekleriz. Hem maddi hem de manevi desteğimiz sizinle beraberdir.

“ÖNCE SEVMEYİ ÖĞRENMELİYİZ”

Diğer bir konu Aile Danışmanlığı ile ilgili. Bence öteden beri karıştırdığımız, bizim toplumumuzda bilhassa gözden kaçırdığımız bir husus var; problem çıkmadan çözelim diye. Halbuki evlilik müessesesi veya aile kurulurken yapmamız lazım gelen işleri yapmıyoruz. Aile Danışmanlığına gelmeden önce, aile yuvasını kurma girişiminden önce veya birçok ortaklıktan önce insanların sevmeyi öğrenmesi lazım. Sevmek nedir? Sevmek bir histir ama tanımlanabilir. Birkaç arkadaşımızla beraber yurtdışı yolculuğu yaptık. Onlara yolculuğa çıkarken şunu salıkverdim. Önce bir niyetlenelim. Birbirimizi sevmeye niyetlenelim. Madem yola çıkıyoruz. Çünkü bu yolculuğumuz sırasında birbirimize batacak davranışlarımız olacak. Bir kere batmaya başladı mı her tekrarında daha fazla rahatsız edici olur. Halbuki baştan ben onları seveceğim, onlar da beni sevecek diye bir niyetle yola çıkarsanız, bu baştan size sevimsiz gibi gelecek hareketler sevmeye niyetlendiğiniz birinden çıktığınız için sempatik gelmeye başlar ve hem mutlu olursunuz, hem mutlu edersiniz. Yani ondan sadur olan her şeyi sevmek, karşınızdakini dünyası ile beraber kabul etmek. Sizin bir kişiyi seviyor olabilmeniz için, onu dünyası ile beraber kabul edip sevmek durumundasınız. Eğer seviyorum ama şusu olmasa derseniz olmaz. O zaman sizin sevdiğiniz şey nefsiniz olur. Siz, size hizmet edecek, sizinle tıpatıp aynı olacak bir şey istiyorsunuz ki Cenab-ı Allah da böyle bir yaratık hiç yaratmamış. Hepsi birbirinden farklı. Dolayısıyla sevmeyi önce bilmemiz lazım. Sevmek kalp ve gönül işidir, aynı zamanda bilim işidir. Sevmek öğrenilir.

“ ‘BOŞANMAK YASAK’MIŞ GİBİ BİR ANLAYIŞA SAHİP OLAMAYIZ”

Boşanmak da olmazsa olmazmış. Yasak bir anlayışa sahip olamayız. İki kişi birbirini perişan ediyorsa, yok ediyorsa, her gün kavga-felaket, çocuklarının önünde bir büyük kıyamet devam ediyorsa, böyle bir evliliği sürdürmek yerine boşanmak ondan çok daha hayırlıdır. Yani onu bir toplumsal ayıp olarak göremeyiz. Ölene kadar… Niye ölene kadar? Haysiyeti kırılmış bir evlilik niye devam etsin. Bu son derece önemli. Böyle olursa total itibar ortak saygınlıkla ortaya çıkar.  Yani bizde beraberlik; ömür boyu sürecek niyeti ile başlar, ömür boyu sürecek şartı ile başlamaz”.

GÜNER; “AİLE DANIŞMANLIĞINI

ULUSLARARASISTANDARTLARA GETİRMEK İSTİLORUZ”

Aile Ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı Sosyolog Ramazan Güner de; Aile Danışmanlığı’nın bireylere, sorunların çözümüne yönelik özel strateji içeren hizmeti kapsadığını belirterek, aile danışmanlığını uluslar arası standartlara getirmek istediklerini ifade etti.

Güner; “Aile; birey ve toplum arasında kurulan ilk köprüdür. Toplumun en küçük birimi olan aile toplumun en önemli hayati kurumundan biridir. Anayasamızın 41. maddesinde de ailemizi korumaya yönelik tanımlar yapılmakta. Bu tanıma göre Türk toplumunun temeli saymaktayız aileyi. Anayasa ayrıca ailenin huzur ve refahı ile ilgili olarak özellikle anne ve çocukların korunması ve aile planlanmasının uygulanmasının sağlanması için gerekli tedbirleri alacağını teşkilatı kuracağını hükme bağlamıştır.  Aile kurumunu devam ettirme adına bir çalışmamız var. Bunlar evliliğe başlarken, devam ederken ve sonlandırırken 3 başlık altında toplanmaktadır. Bakanlık 2009’da aile danışmanlığı yönetmeliği adı altında yönetmelik çıkarmış.  4 Eylül 2012 tarihi itibariyle özel aile danışmanlığı yönetmeliğini yeniden ele aldık. Bu konuda uzman olan gerek akademisyenlerle gerek üniversitelerle gerek sivil toplum kuruluşlarıyla toplantılar yapıldı. Bu bağlamda yeni yönetmelik çıktı. SDÜ Yaşam Boyu Eğitim Merkezine bu çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. İstiyoruz ki aile danışmanlığını uluslararası standartlara getirelim.

Aile danışmanlığı, aile sisteminin veya ilişkide bulundukları diğer sosyal çevreleri değerlendirmeye dayanan bu anlayıştan yola çıkarak bireylere, sorunların çözümüne yönelik özel strateji içeren hizmeti kapsamaktadır” diye konuştu.

 

Bu haber 844 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...