“Atatürk Miting Yapıp Bir Partiye Oy İstemedi!”

27 Ekim 2015 14:54

AK Parti İl Başkanı Osman Zabun’un “Atatürk’te tarafsız değildi” şeklindeki ifadelerine Atatürkçü Düşünce Derneği’nden sert tepki geldi.

Atatürkçü Düşünce Derneği Gül Isparta Şube Başkanı Batuhan Güldiken, yaptığı yazılı açıklamada “7 Haziran seçimlerinin ardından sonucu içine sindiremeyen siyaset tarafından ülkemiz 1 Kasım günü tekrar seçime gidecek.  Bu seçim ülkemizin kaderini belirleyecek. Üzülerek belirtmek isterim ki seçim çalışmaları sırasında ülkemizin yönetiminde söz sahibi olan siyasiler ve kimi adaylar tarafından, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal ATATÜRK’e dolaylı veya direkt saldırılar ve O’nun yaptıklarıyla bugünkü siyasetçilerin karşılaştırılmaları yapılabilmektedir” dedi.

Güldiken, “İngiliz donanmalarının ve askerlerinin işgal ettiği İstanbul, Yunan askerlerinin ablukaya aldığı İzmir ve bölgesi, İtalyan, Ermeni, Rum işgal ve saldırılarıyla yakılan, yıkılan bir ülke... Padişah ve avanesi İngiliz’lerin merhametine sığınmış, meclis çalışamaz hale gelmiş. Böyle bir durumdan Çanakkale, İstiklal, Kurtuluş Savaşları ve daha niceleri verilmiş. Eğitim, Sanayi, Medeniyet, Hukuk, Kıyafet devrimleri yapılmış, fabrikalar kurulmuş, ülkemizin dört bir yanı demir ağlarla örülmüş, tüm mazlum milletlere örnek olmuş bir ülke kurulmuştur. 13 Milyonluk yoksul, hasta ve okuma yazma dahi bilmeyen halk Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Millet olmuş, laik, demokratik ve sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Bu savaşları veren, ülkemizi düşman işgallerinden kurtaran Yüce Atatürk ve silah arkadaşlarıdır, tüm Türk Milletidir” ifadelerini kullandı.

ADD Gül Isparta Şube Başkanı Güldiken, “Ne yazık ki bazı siyasiler Yüce Atatürk ile başka siyasileri karşılaştırma gafletine düşmektedir. Kurtarıcımız ve Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk ile, ülkemizin birliği ve dirliğini bozmaya çalışan, terör örgütüyle pazarlık yapan, TÜRK kelimesini dahi ağzına alamayan, vatandaşlarına tekme attıran, toplumu ayrıştıran, yolsuzlukların üzerini örten, Cumhuriyet kazanımlarını üç paraya satan, şehidine kelle diyen, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlayamayan, taraf olmayan bertaraf olur diyen, Cami önünde siyaset yapan, dini siyasete alet edip miting meydanlarında Kur’an sallayan, 400 Milletvekili verin bu iş huzur içinde çözülsün diyen, milletin oylarıyla seçildim diyerek kendince her yolu mübah sayan, başbakanlık makamına 23 Nisan’da temsilen oturan bir çocuğa ister as ister kes diyen bir zihniyet nasıl karşılaştırılabilir?” diye sordu.

Güldiken açıklamasında şu görüşleri savundu; “Yüce Atatürk Cumhurbaşkanı olarak mitingler yapıp bir partiye oy istememiştir. Atatürk, dörtyüz milletvekili verin ayağımızdaki prangalardan (?) kurtarın dememiştir. Demokrasi; milletvekili sayısının çoğunluğunun elde edilerek değil tüm milletvekillerinin ülkesi için çalışmasının sağlanmasıyla gerçekleşecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi sayesinde taçlanan demokrasimiz ile Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletin olmuştur. Bunu bozmaya çalışmak, bütün yetkileri tek kişide toplayarak, bütün sorunlarımız çözülmüş gibi başkanlık sevdasında olmak demokrasi değil diktatörlük heveslilerinin işidir.

“Cumhuriyet Halk Partisi; tekke ve zaviyeleri kapatan, bu topraklarda zulüm! yapan, ezanı aslından koparan bir partidir” diye yapılan konuşmaların, siyasi eleştiriden çok dolaylı olarak Atatürk’ün aşağılanmaya çalışıldığının saygısızca ve çirkince ifadeleridir.

Bu cümleleri sarfeden zihniyetin, Kurucu iradeye saygısızlığı hangi cürete dayanmaktadır? Kara, yobaz cahilliğe mi, özgürce yaşamlarının karşılığında nankörlük etmelerine mi? Veya bunları söylemeleri sayesinde kazandıklarını korumalarını sağlayacak kirli ellere mi güvenmektedirler?

Tekke ve zaviyelerin kapanmasına üzülen arkadaşlar acaba milletimizi kula kul olmaktan, din sömürüsünden, el etek öpmekten, dinimizi belli bir zümreye ait olmaktan kurtarılmasını istememekte midirler? Ezan’ın ve özellikle Kur’an-ı Kerim’in Türkçe’ye çevrildiği dönemi eleştirenler acaba milletimizin, Yüce İslam’ı kendi dillerinde öğrenmesini ve anlamasını istememekte midirler?

Din üzerinden siyaseti günlük konuşma haline getiren ve dine kendilerinden ve yandaşlarından başka sahip çıkılmadığı düşüncesine kapılan siyasiler, kendilerine yakıştırılan “Allah’ın bütün sıfatlarını taşıyan bir lidere sahibiz, Hamdolsun”, “ O bizim için adeta ikinci Peygamber gibidir”, “Bu Bakara, iyi makara”, “ Hergün bir ayet sallıyorum”, “ Peygamber gurura kapıldı, biz kapılmadık” diyen beyin yoksunlarıyla mücadele etmelidirler. Saray ihtişamını yaşayan, bin liralık bardaklarda su içen abilerini doğru yola sevketmelidirler.

Ülkemizi yıllardır yöneten zihniyetin, Kurucumuz ve Kurtarıcımız Yüce Atatürk ve silah arkadaşlarını cahilce eleştirmek yerine, her sorunu bitirmiş gibi tek görevi bekarlara “EŞ” bulma olmuş, hükümeti evlilik programı sanmış, vatandaşa artık ne vaat edeceklerini şaşırmış büyüklerini kendilerine getirsinler. Bu zatlar Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı adam yerine dahi konamayacaklarını da asla unutmasınlar.

O sebeple; 1 Kasım seçimlerinin önemi dünden daha fazladır. Ya sömürülmekten, din bezirganlığıyla aldatılmaya devam edilmekten, yalandan, bölünmekten, ayrıştırılmaktan kurtulacağız, ya da kul olup ümmet kalacağız. Karar sizin... 

 

Bu haber 719 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...