“İlgi olmazsa bu sanat yok olur gider”

29 Haziran 2016 18:30

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Tescilli Karagöz Sanatçısı, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Hayali Uğur Demirezen, Geleneksel Türk Tiyatrosu Gölge Oyunu olan Karagöz’e olan ilginin giderek azalmasından yakındı. Karagöz ile Hacivat’ın sadece çocuk oyunu olmadığını dile getiren Demirezen, bu sanatın yok olmaması için herkese görev düştüğünü ifade etti.

İLGİ OLMAZSA BU SANAT YOK OLUR

Isparta Belediyesi’nin Ramazan etkinliği kapsamında geleneksel Türk Tiyatrosu Gölge Oyunu Karagöz’ü sergilemek üzere İlimize gelen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Tescilli Karagöz Sanatçısı, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Hayali Uğur Demirezen, Isparta Postası’na özel bir röportaj verdi. Demirezen, bu sanat dalında Türkiye’de bakanlık tarafından yetkili birkaç kişiden biri olduğunu ifade ederek, 800 yıllık sanata olan ilginin azlığından yakındı. Demirezen, “Bu sanat sıradan etkinlik olarak görülürse yeterli değeri alamaz. Alamadığı zaman bir gün biz de yoruluruz. Zaten can çekişen bu sanat zaman içinde yok olur gider” dedi.

Hacivat ile Karagöz’ün anaokulundan itibaren çocuklara öğretildiğine dikkat çeken Demirezen, bu oyunun çocuk oyunu olarak gösterilmesine de tepki gösterdi. Demirezen, “Karagöz ile Hacivat bir halk oyunudur. 2 yaşındaki de izler, 7 yaşındaki de izler, 70 yaşındaki de izler. Bunu o anda izleyenler farklı şeylerden lezzet alır. Şuandaki 25 ile 50 yaşındakiler arasındakiler kayıp nesil. Karagöz ile Hacivat’ı hiç tanımayan nesil o nesil aslında. Bu dönemdeki çocuklar şanslı. Şu aralar özellikle Karagöz ile Hacivat öne çıkartılıyor. O yüzden biz her yaş grubundan vatandaşlarımızı Türk Tiyatrosu Gölge Oyunu olan Karagöz’ü izlemeye, onu yaşamaya davet ediyoruz” dedi.

Isparta Belediyesi’nin Ramazan etkinlikleri kapsamında önceki gün İlimize gelen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Tescilli Karagöz Sanatçısı, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Hayali Uğur Demirezen, Isparta Postası Gazetesi’ne özel bir röportaj verdi. Demirezen, Geleneksel Türk Tiyatrosu Gölge Oyunu olan Karagöz’ün(Hacivat-Karagöz) geldiği noktayı anlattı. İlgisizlikten yakınan Demirezen, bu sanata sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.

Son 15 senedir Karagöz ustası olarak yoluna devam ettiğini anlatan Demirezen, 22 yıldır işin içinde olduğunu ve 25 yıllıkta tiyatrocu olduğunu belirtti. Demirezen, Özel İzmir Şehir Tiyatrosu’nun da sahibi olduğunu ifade etti. Türkiye’de Karagöz oyunu üzerine tescilli ustalardan birisi olduğunu kaydeden Demirezen, “Ancak bu ustaların sayıları bir elin parmağını geçmiyor. Bu işte 13-14 yıldan önce usta adını verebileceğimiz şekilde kimse yetişmiyor. Hele hele son dönemde hiç usta yetişmiyor diyebiliriz. Karagöz aslında A’dan Z’ye kendi içinde bir tiyatro. Çünkü kurgu, yönetmenlik sana ait. Oyunu kendin yazıyorsun. Yeri geliyor bağlantını kendin yapıyorsun. Sonunda da perde diyorsun kendin oynatıyorsun ve bitiriyorsun. Meşakkatli, zor bir iş yapıyoruz. Bu sanatın üzerinden 800 yıl geçmesine rağmen gelişip daha çok izlenen sanat haline gelecek halde unutulmaya yüz tutmuş, yavaş yavaş yok olmanın eşiğine gelmiş bir sanat. Özellikle genç neslin ilgili neredeyse yok. Biz de genç nesle bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu geleneksel bize ait bir sanat dalı” dedi.

Karagöz oyununda bazı toplumsal olayları hiciv sanatıyla birleştirdiklerini ve içine birazcık mizahı kattıklarını dile getiren Uğur Demirezen, “Ama yanlış bilinen yönleri var. Karagöz her zaman komik olacak diye bir kaide yoktur. Çoğu oyununda Karagöz ciddidir, o kadar komik olmak zorunda değildir. Bitiş ismini verdiğimiz finalde biraz komik olabilir. Ama halkımız komik olarak algılamış. Cumhuriyet döneminde de Mehmet Muhittin Sevilen hocamız komik yönleriyle daha çok ön plana çıkarmış. Çünkü tarihte Karagöz’ün önemli gelişmelerde imzası var. Yunanlılarla Karagöz kavgamız vardı. Biz 2009’da UNESCO’ya Türk sanatı olarak kabul ettirdik” diye konuştu.

Öte yandan Geleneksel Türk Tiyatrosu Gölge Oyunu olan Karagöz’e ilginin az olduğundan yakınan Uğur Demirezen, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlginin azalmanın birçok nedeni var. Birincisi günümüzün teknolojik şartları. Artık bilgisayar ve internet evlerimize kadar girdik. Televizyon daha önce bu tür sanata balta vurmuştu. Tiyatroları yıktı. Evlerdeki geleneksel sinemaları yıktı. En sonunda da internetin yaygınlaşması, gençlerin, çocukların ve yaşlıların da başka eğlence sistemlerine yönelmelerini sağladı.

Hepimiz mutlaka mobil telefonlarımızla oynuyoruz. Akıllı telefonlar tüm günümüzü alıyor. Bir anımız yok ki elimizde telefon olmasın. Bu da insanları ister istemez yozlaştırıyor, yalnızlaştırıyor. İnsan kendi içine dönmeye başlıyor. Etrafında olan bitenden kopuyor. Başta haberlerden, aktüalite ve sanattan kopuyor.

Aktüalite ve sanattan kopmuşsun, dışarıyla ilişkin yeme içme beslenme ve uyumaya dönmüş. Düğünler bile eskisi gibi kalabalık değil. İşte bunlar teknolojinin bize getirdiği zararlar. Karagöz’de bundan payına düşeni aldı. Geleneksel olduğu için de biraz daha demode görülüyor.

Sanatçı adı altında gezen insanlar da baltalıyor. Karagöz’ü bilmiyorlar. Asetattan kuklalar yapıyorlar, fotokopiden çoğaltıyorlar, okullarda öğrencilerin karşısına çıkartıyorlar. Çok ucuz fiyatlarla öğrencilerin karşısına çıkıyorlar. Bunun yanı sıra Karagöz ile Hacivat kostüm giyerek sahneye çıkıyor. Aslında Karagöz ile Hacivat’ın perdeden sahneye inmiş şekli kavuklu ile pişakar. Bunu kişileştiriyorlar. UNESCO bunu 2009’da koruma altına aldı. Asla ve asla perdeden kişileştirilerek sahneye inemez dedi. Ama halen bu yanlış yapılıyor. Türk milleti olarak kendi gelenek ve göreneklerimize, kendi adetlerimize kendimiz zarar veriyoruz. Bunun perde de kalması gerekir ki sanatçı yetişsin. Perdede kalmayan sanat için de fazla ömür biçemiyorsun. Biz sanatçılar bir elin parmakları kadar varız.

Laptopa kayıt yaptırmışlar. Basıyorlar tuşuna. Sallıyorlar asetattan plastik yaptıkları kuklaları. Aldığı verdiği yok. İzleyici bunu anlamıyor. Önceki yıllarda İzmir’de bir alışveriş merkezinde eşimle geziyorum.

Eşim bu senin sesin değil mi dedi. Baktık Karagöz Hacivat oynuyor. Sonra ben youtube’den kaldırdım o videoları. Gittim kim oynatıyor diye sordum. Hocamız hasta gelemedi dediler. Kim hocanız dedim. Uğur Demirezen dediler. Allah’tan ismimi kullanıyorlar. Bir şehirde bir okulun müdiresi aradı beni, gittim önüme

3 katalog koydu önüme. Baktım benim kataloglarım. 3’ünde de farklı isimler var. Biz çalışma yaptığımızda okullara hatıra olsun diye bırakıyorduk. Oralardan altyapı çalışması yapmışlar. Bunlardan haberimin olmadığını söyledim. Hoca hanım birisini aradı. Akabinde adam beni aradı. O şehirde çalışma yapacağını belirterek, ücreti sordu. Örneğin 1000 liraya anlaştı beni 750 liraya getirecek. Bunlarla karşılaşıyoruz. Bu tür simsarlar bu sanata balta vuruyorlar.

Ehli ve usta olmayan insanlar bizim hem ekmeğimizle oynuyorlar hem de Karagöz sanatına ihanet ediyorlar. Amacımız halkı bilinçlendirmek. Biz şehirlere gidiyoruz. Ama gazetelerde sadece Karagöz ve Hacivat vardı diye yer alıyor. Bizim gibi bakanlığın tescilli, UNESCO somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı payesine sahip olan sanatçıların gittikleri yerde bu birinci elden gerçek şekliyle yapılıyor.

Televizyonlara programları bizler yapıyoruz. Benim arkadaşlarım yapıyor. Bunların hepsi benim gibi koruma altına alınmış sanatçılar. Ama gittiğimizde sıradan bir etkinlik icra ediyormuşuz gibi gösteriliyor.

Hayır gerçek Karagöz geliyor. Yardımcı olun bu sanatı tekrar tanıtalım. Bunu izleyin, hatırlayın. Halkı bilinçlendireceksin halk bunu bilecek. Yoksa bu sıradan etkinlik olarak görülürse yeterli değeri alamaz. Alamadığı zaman bir gün biz de yoruluruz. Zaten can çekişen bu sanat zaman içinde yok olur gider.

Diğer taraftan en büyük sıkıntılarının Karagöz oyunun çocuk oyunu olarak görülmesi olduğunu belirten, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Tescilli Karagöz Sanatçısı, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Hayali Uğur Demirezen, şunları söyledi: “Belki biz de bu işin içindeyiz biraz.

Ticari amaçla bizde okullar bu oyunu götürüyoruz ama ağaç yaşken eğilir. Hacivat ile Karagöz anaokullarından gösterilmeye başlanıyor. İlkokul 2.sınıftan itibaren de Türkçe dersinde kitapta bir paragraf olarak veriliyor. Ortaokul’da anlatılıyor derken lisede Halk Edebiyatı dersinde tamamen görülüyor. 2013 yılında bir genelge yayınlandı. Türkiye’deki tüm okul müdürlerine bizlerle ilgili yazı gitti.

Avrupa Birliği Dış ilişkiler Komisyonu, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın beraber yayınladığı deklarasyonda diyor ki; okullarınızda Karagöz gösterisi için başvuruda bulunan Kültür Bakanlığı, UNESCO Somut Olmayan Taşıyıcısı Kimliğine sahip sanatçıların bu tip etkinliklerinde yardımcı olun. Bu genel bir izin. Ama halen kimsenin haberi yok. Bizde o yüzden okullardan başlıyoruz. Çocuk görsün diye bunu yapıyoruz. Sonra da bu insanların aklında çocuk oyunu olarak kaldı. Karagöz ile Hacivat bir halk oyunudur. 2 yaşındaki de izler, 7 yaşındaki de izler, 70 yaşındaki de izler. Bunu o anda izleyenler farklı şeylerden lezzet alır. 2 yaşındaki çocuk karanlıkta yanan arkadaki şemanın önündeki karagöz ile Hacivat görüntüsünden keyif alır. İlkokul ve ortaokuldaki çocuk konuşmadan, esprilerden keyif alır. 50-70 yaşındaki kişiler de buradaki zekadan keyif alır. O yüzden bu halk oyunudur.

Şuandaki 25 ile 50 yaşındakiler arasındakiler kayıp nesil. Karagöz ile Hacivat’ı hiç tanımayan nesil o nesil aslında. Bu dönemdeki çocuklar şanslı. Şu aralar özellikle Karagöz ile Hacivat öne çıkartılıyor.”

Bu haber 645 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...