“Kadınlar imkan verildiği zaman düşünebilir, başarabilir ve üretebilir”

17 Ekim 2016 17:49

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin çocuk yaşlarda başladığını belirten Türk Kadınlar Birliği Isparta Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı, İlkokul kitaplarında karşılaşılan aile fotoğraflarında kadınların sürekli ev işlerinde çalışan kişi olarak resmedilmesine karşı olduğunu savundu.

Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Türk Kadınlar Birliği Isparta Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı, Çocukların kafasına çok küçük yaşta kadının düşünmekten aciz ve sadece ev işleri ile ilgilenen zavallı bir yaratık olduğunu öğrettiklerini söyledi. Çakmakçı “İlköğretimden itibaren yanlış yönlendirmeler gözlemliyoruz. İlkokul kitaplarına baktığımız zaman aile fotoğraflarında kadınların sürekli ev işlerinde ve özellikle kız çocukları ile ilgilenen, erkek ise düşünen ve çalışan kişi olarak resmediliyor. Oysa kadınlar imkan verildiği zaman düşünebilir, başarabilir ve üretebilir. Önce erkeklerimizin zihniyetini değiştirmek gerekir” ifadelerini kullandı.

Kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddette en önemli etken, kadının toplum içindeki yeri ile ilgili olduğuna değinen Çakmakçı “Yapılan araştırmalar eğitim ve çalışma hayatından uzak tutulan kadınların daha fazla şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Şiddet uygulayanlar ise kadının yakınındaki kişilerdir. Eş, nişanlı, sözlü ya da sevgili olanlar ilk sıralarda yer alıyor. Devamında ise baba ve ağabey geliyor. Türkiye’de son yıllarda yapılan araştırmalara göre kadınların %36’sının fiziksel şiddete maruz kaldığını göstermektedir. Duygusal anlamda uygulanan şiddet ve cinsel istismarlar eklendiğinde ne yazık ki rakamlar daha da fazlalaşıyor” dedi.

Şiddet sonucu kadın ölümlerinin kanser, sıtma ve trafik kazalarından önce geldiğini dile getiren Türk Kadınlar Birliği Isparta Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı “Bu ölümlerin gelişmişlik ile pek alakası yok. Türkiye’de oran %36 Almanya’da ise %29’dur. Kadına yönelik şiddette bir patlama yaşandı. Bunda toplumun kadına bakışındaki değişim çok önemli bir etkisi olduğuna inanıyorum. Verdiğimiz rakamlar devletin resmi rakamları. Bir de işin örtülü tarafı var. Şiddete uğrayan kadın bu durumdan utandığı için çoğunlukla paylaşamıyor. Hele ki eğitim düzeyi düşükse ailesi ile bile paylaşamıyor. Aile ortamının bozulması ve çocuklarının üzülmesi gibi düşünceler bu sorunları ortaya çıkarıyor. Dayanılmaz boyutlara geldiğinde şiddete karşı çıkmaya başlıyorlar. Fiziksel şiddete uğrayan 10 kadından 6’sı yaralanıyor” şeklinde konuştu.

Konuşmasına şu şekilde devam eden Çakmakçı “Özgecan Aslan cinayetinde verilen karar yüreğimize su serpti ama ölüm şekli ve ailesinin çektiği acılar çok büyük derecede. Öğretmeninin tecavüzüne uğrayan ve intihar eden Cansel Buse Kınalı ve Zonguldak'ta yalnız yaşadığı evde boğazı kesilerek öldürülen 23 yaşındaki Necla Sağlam cinayetleri eklendi. Geçen sene 300’ün üzerindeki kadınımızın şiddet mağduru olduğunu ve öldürüldüğünü biliyoruz. Toplumsal yara olarak üzerinde durulması gereken önemli bir konu olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum” dedi.

Cumhuriyetin kuruluşunda kadına verilen değerlerin bugün birer birer eksildiğini ifade eden Çakmakçı, Cumhuriyetin kuruluşunda kadının eğitimde ve iş hayatında kalması için Atatürk tarafından hem sosyal hem de yasal anlamda pek çok tedbir alınmıştır. O dönemdeki fotoğraflara bakarak bunu çok rahat görebiliyoruz ama şu anda geriye dönüş yaşıyoruz. Yasalar anlamında bir eksiklik yok. Anayasamızda kadına karşı ayrımcılık yapılmayacağına dair madde var. Yasal düzenlemeler yeterli kalmıyor. Bunu uygulayacak zihniyet ve maddi imkanların olması lazım. Türkiye, diğer ülkelerde kadınlara ayrılan paraların çok daha düşük bir bütçe ayırdığını görüyoruz” diye konuştu.

Çakmakçı “Toplumsal cinsiyet eşitliği çocuk yaşlarda başlıyor. İlköğretimden itibaren yanlış yönlendirmeler gözlemliyoruz. İlkokul kitaplarına baktığımız zaman aile fotoğraflarında kadınların sürekli ev işlerinde ve özellikle kız çocukları ile ilgilenen, erkek ise düşünen ve çalışan kişi olarak resmediliyor. Çocukların kafasına çok küçük yaşta kadının düşünmekten aciz ve sadece ev işleri ile ilgilenen zavallı bir yaratık olduğunu öğretiyorlar. Oysa kadınlar imkan verildiği zaman düşünebilir, başarabilir ve üretebilir. Önce erkeklerimizin zihniyetini değiştirmek lazım. Çünkü bizi erkekler yönetiyor” dedi.

Devlet büyüklerinin konuşmasında daha dikkatli olmasını ve seçtiği kelimelere özen göstermesinin toplumda daha etkili olduğunu söyleyen Çakmakçı “Devletin yönetenlerin de bu konuda daha dikkatli olmaları gerekiyor. O kişiler toplumun önderleridir. Vatandaşlarımız bu kişileri örnek alıyorlar. Bu durumda seçilen cümlelere özen gösterilmesi lazım. Kadını ikinci sınıf, aciz ve zavallı gösteren yaklaşımlar toplumda aynı şekilde uygulama alanı buluyor. Bu şiddet patlamasında bu yanlışların büyük bir önemi var” şeklinde konuştu.

Kadına yönelik şiddet olaylarında erken yaşta evliliklerinde çok etkisi olduğunu savunan Türk Kadınlar Birliği Isparta Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Gül Karahan Çakmakçı “18 yaşından küçük evlendirilmiş kızlarımızın daha çok fiziksel şiddete uğradığına dair elimizde yapılmış araştırma sonuçları var. O nedenle evlilik yaşına özen göstermek gerekiyor. Önce bireyin kendisi sonra ailesi ve tüm toplum bu şiddet olaylarının önlenmesinde el ele vererek çalışması gerekmektedir. Biz STK ve kadın dernekleri olarak bu konuda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ancak bazen yaptığımız açıklamalar bu konudaki hareketler sadece kadın magazin eklerinde yer alıyor. Kadına yönelik şiddet sadece kadına yönelik sorun değildir. Duygusal, toplumsal ve mali boyutu ile tüm vatandaşların ve devletin sorumluluğu altındadır” diyerek sözlerini noktaladı.

Bu haber 940 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...