“Maliyeti artıyor ama 13 yıldır 1 lira bandında”

17 Ekim 2016 17:52

Eğirdir Belediye Başkanı Ömer Şengöl, ülkemizde neredeyse 5 liraya varan mazotla ve işçilikle elmayı ihraç etmenin mümkün olmadığını ifade ederek, “Geçen yılki girdilerle kıyaslarsak neredeyse yüzde 40-50 eksik para alıyoruz" dedi.

Türkiye’nin elma üretiminin 4’te birini karşılayan Isparta’da elma hasadı devam ediyor. Ancak üreticiler bu yıl fiyattan memnun değiller. Eğirdir Belediye Başkanı Ömer Şengöl de katıldığı televizyon programı Birebir’de elmanın durumunu değerlendirdi. Şengöl, ülkemizde neredeyse 5 liraya varan mazot ve işçilik maliyetiyle elmayı ihraç etmenin mümkün olmadığını dile getirdi. Şengöl, elmanın mutfak ve sanayide de işlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Meysu diye tabir edilen meyve suluk elmanın bugünkü kilogram fiyatının 10 kuruş olduğunu kaydeden Eğirdir Belediye Başkanı Ömer Şengöl, “Bu şu demek; bir işçinin bir günde topladığı elma satıldığı zaman neredeyse o günkü işçilik ücretini karşılamıyor. Biz ilk önceleri elmayı İran’a ihraç ettiğimizde bu tip elmaların iyileri pazara gider, kötüleri çöpe dökülürdü. Konsantre işi yoktu o zaman. Öyle yıllar oldu ki iyi fiyat olduğu zaman sadece konsantre elmayı dikmeyi düşünenler bile oldu” dedi.

 “Malını övme pazarını öv” diyen Şengöl, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskiden kendi kendimize her şeyi yapıyoruz paketlemesini, depolamasını bilmiyoruz dedik, şimdi bunların hepsini öğrendik. Mükemmel soğuk hava tesislerimiz var. Yurtdışına gittiğimizde oralardan artımız olduğunu gördük. Ama elma öyle bereketli bitki ki dünyada birçok ülkede elma üretiliyor. İhracat büyük ölçüde destekle yapılıyor. Çiftçi ürettiği elmayı tüccara satarak ihracatı neredeyse mümkün değil. Geçen yıl Fransa ve Polonya’ya gittik. Fransa’da işçilik bizim 9 katımız. Güya orası Avrupa Birliği olduğu için tarım ürününe destek yok. Ama adam 9 kat ücret vererek üretiyor ve ihraç ediyor. Bizde saat başı 1 Avro, onlar da 9 Avro. Kazandıklarını bilmiyoruz, mecburen o işi yapıyorlar. İnanıyoruz ki; kazanmaları mümkün değil. Çaktırmadan birileri onları destekliyor. Çevre ödülü, mazot desteği gibi konularda destekliyorlar. Polonya’da sorduk açık açık söyledi adam. Gittiğimiz yerlerde fiyat ve maliyet unsurlarına bakıyorduk oradaki adam dedi ki; son yıllarda Avrupa Birliği tarım ülkesi olarak görevlendirdi, her şeye destek var dedi. İhracatta yüzde 80 destek var dedi. Yüzde 40’ını Avrupa Birliği, yüzde 40’ını kendi ülkemiz veriyor dedi.”

Ülkemizde neredeyse 5 liraya varan mazot ve işçilikle  elmayı ihraç etmenin mümkün olmadığını belirten Şengöl, şunları söyledi:  “13 yıldır elmada fiyat 1 lira bandında. Ama işçilik her yıl yüzde 15-25 fark ediyor. İlaç öyle, mazot Allah ne verdiyse. Elmanın üretimi için ilaç, gübre, mazot ve işçilik var. Yüzde 80 verilirse elmayı ihraç ederiz. ITSO aracılığıyla son gelen heyete indirimli olsun diye bazı fiyatlar verildi. Bunlar fifti fifti hesap edildi. Yüzde 50-80 destek verilse elmanın büyük bölümünü ihraç ederiz. Biz rakiplerle yarışmak için onların ülkesi ne kolaylık sağlıyorsa bizim ülkemizde onu sağlasın. Ama ihracat olmasın, 80 milyon vatandaş var bunlar yesin diyorsak burada da üretim alanlarını sınırlamak lazım. Örneğin Bitlis’de bahçe kurmaya gerek yok. Malatya diyelim. Sıkıntılı ve çok kaliteli elma olamayacağı yerler var. Buralarda insanlar bahçe kurarsa kurdurulmasın demem. Tekelciliği sevmem. En rantabl üretiliyorsa orası ona yoğunlaşsın. Erikçi eriğe, muzcu muza, kayısıcı kayısı üretsin.

Geçen yıl elma azdı, kalitesi de düşüktü. Biraz iyi fiyata satıldı. 1,2 TL bandını geçti. Geçen yılın öcü alınıyor gibi bir durum var. 50 kuruşla 85 kuruş arasında satılıyor. Geçen yılki girdilerle kıyaslarsak neredeyse yüzde 40-50 eksik para alıyoruz. Zarar var. Çiftçi bu gidişle birkaç Kurban Bayramı’nda kurban kesemez hale gelir.

Bizde bahçeler küçük, tarla pahalı, kalite yüksek. Kalitesiz elmayı pazara göndermemek lazım. Kalitesiz elmayı üretmemek lazım. Elmaya mutfağa sokmalıyız.  Elmada rahatlık arıyorsak dikim alanlarının iyi incelenmesi veya dikerken malzeme desteği şeklindeki sıkıntıyı gerçek yerinde vermeliyiz. Ondan sonra bu elmayı yaş olarak yemek değil biraz daha mutfak ve sanayide işlenmiş olarak kullanmalıyız. Avrupa’da görüyoruz; adam böreğini yapmış, biz çorbasını yaptık, tutuldu. Elma tatlısını şeker kullanmadan yaptık, mükemmel oldu. Cezerye yaptık, iyi oldu. Ama bunlar bir kişinin veya 16-20 bin nüfuslu ilçenin belediyesinin gayretleriyle olmuyor.  Bunları her yerde yapıp, hesaplı olarak insanımıza yedirmek lazım. Elmayı beslenme alışkanlığına sokmalıyız. Elmadan çorba yaptık, tas kebabı yaptık.

Elmada C vitamini, K vitamini, B6, A, E, magnezyum fosfor var. antioksidan, kabuğuyla 1 tane elma yenirse 4 gram lif yapıyor, bu lif boşaltım sistemini kolaylaştırıyor. Kabızlık yok. Kolon kanserinin önleyicisi. Bunu bilim adamları yazıyor. Elma ağız içinde salya üreterek, dişlerin temizliğini bile sağlıyor. Diş çürüklerini geciktiriyor. Bunları okusa birisi ömrünü elmayla geçirmeyi düşünür.

Belediyenin yarısı izinde. Ya kendisini elmasını ya da başkasının elmasını topluyor. Elma o hale geldi. Göldeki ürünün canı yok. Başka Isparta bölgesinde ne var; gül var, çok düşük. Orman ürünleri eskisi gibi değil. Anca hizmet sektörü, kamu görevi var. ufak tefek gıda ve nakliye işi var. 1 milyon ton elma üretiliyor. Hesabını yapsak sıfırlar yetmiyor. Elma hesabı çok kolay ama sonunda bize kalanı çok değil. Türkiye’nin elma üretiminin 4’te birini karşılayan bir ilin elmacılığı yarı öksüz bırakılmamalı.

Geçen yıl tarlada iyi olup, depoda elmanın çökmesinin sebebi Ortadoğu’ya elma gönderemedik. Ortadoğu küçük yapıda ama ucuz elmayı lokomotif olarak çekiyordu. Geçen yıl satamadık bu yıl da satamadık. Kime satacağız? Yunanistan elma satıyor. Balkanlar da kimse yok, onlar Avrupa’dan alıyorlar. Önce Rusya’ya satıyorduk sonra İran onlara vermeye başladık. Ortadoğu da kapandıysa elmanın dış satımı yok. İçeride yedireceğiz başka çaremiz yok.

Turizmin göbeğine günübirlik bu taze elmayı götürüp satmalı. İyi biliyorum ki; oralarda birçok kurum veya otel, turistik tesis elma konsantresini sulandırıp elma suyu olarak satıyor. Bu konsantre bir sanayi ürünü. Benim dediğim sanayi ürünü değil. Elma bu şekliyle giriyor, suyu çıkıyor, pastörize ediliyor. Bu 10-15 gün kalıyor ama 1 hafta garantili. Belli bir dağıtım sistemiyle illere gönderilebilir. Bunlara inemiyoruz. Meysu olarak tabir edilen elmayı 10 kuruşa satıyoruz. Fransa’da bahçelerde gördük Fransız dipteki elmayı toplamamış. Orada da ucuz, işçilik çok pahalı. O nedenle bahçeye bırakmış, burada gübre olur diyor. Elma bir ara Eğirdir, Isparta, Gelendost ve diğer ilçelerimizde çiftçimizin gözbebeği iken şuanda çiftçi bocalamada. Birçok bahçe kesiliyor. Ya bu deveyi güdeceğiz, ya bu diyardan gideceğiz. Bu diyardan gidemediğimiz için bu deveyi güdeceğiz.”

Son olarak elma üreticilerine 20 yıldır birleşmeleri konusunda tavsiyede bulunduğunu dile getiren Şengöl, “O kafayı değiştirmeksek, birliktelik yapmaz ve birlikte bunun sanayisini kurmazsak bu iş belli yerde durur. Ben Adana’da 10 bin dönüm elma bahçesi diken yeri gittim gördüm. Niğde’de 12 bin dönüm bahçe kuran, en azının 500-bin dönüm bahçeleri gittim gördüm. Bizde 500 dönüm demek kafayı bozarsın. Bizde maksimum 50 dönümdür. 100 dönümlük 3-5 tanedir, 500 dönümlük 5 tanedir, 6 değildir. Bizdeki yönetim masrafları bile onlara göre çok yüksek. Biz Allah’ın verdiği gölün havası ve suyuyla dünyanın en kaliteli elmasını üretiyoruz. Herkes de buna doğru diyor” diye konuştu.

 

Bu haber 939 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...