Gribal enfeksiyona dikkat!

14 Kasım 2016 15:31

Günümüzde artan nüfus oranıyla birlikte pek çok hastalıkta kolaylıkla yayılmaktadır. Kulağa basit gelen ama bir o kadar da önem arz eden gribal enfeksiyonlar bu hastalıkların başında gelmektedir.

Virüslerin sebep olduğu bu hastalık solunum sistemi aracılığıyla sonbahar ve kış aylarında sıklıkla görülmekte ve bağışıklık sisteminin düşmesiyle ortaya çıkmaktadır. Yoğunluk nedeniyle birçok kişiye solunum vb yoluyla bulaştırabilen gribal enfeksiyonlar aynı ortamdaki herkese bulaştırılabilir. Enfeksiyonlardan korunmak için geleneksel yöntemler etkilidir. Örneğin; soğuk havalarda kalın giyinme ve boğazlı kazak türleri giyinerek; bu hastalığın kolaylaştırıcı faktörü olan soğuktan böylece korunmuş oluruz. Turunçgiller dediğimiz; portakal, mandalina, limon, greyfurt gibi meyveler bolca C vitamini içerdikleri için gribal enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemimizi ve genel durumumuzu güçlendirmektedir. Bunun yanı sıra ufak hastalık belirtilerinde geleneksel yöntemler de bu hastalıklardan korunmada etkili bir faktördür. Sık sık ellerimizi yıkama bu enfeksiyonlardan korunmada oldukça yarar sağlayacaktır.

Aile içerisinde ya da aynı evde yaşadığınız bireylerden biri gribal enfeksiyona yakalandıysa aynı havluyu kullanmamanız gerekir. Aynı bardak ya da aynı malzemeleri kullanmamalısınız. Hasta olan birey hapşurduğunda ya da öksürdüğünde etrafa etkenleri saçmaması için ağzını eliyle engellemelidir ve hastalığı olabildiğince erken atlatması için doktora gidip verdikleri ilaçları harfiyen kullanmalıdır. Özellikle genel durumuna, beslenmesine, giyimine dikkat etmelidir. Hastalığı başka bir bireye bulaştırmamak için bu maddelere dikkat etmeliyiz.

‘BÜYÜK SALGILARA YOL AÇAR’

Genellikle hastalığın daha hafif seyrettiği, ayakta atlatılan nezle ve soğuk algınlığından farklı olarak grip, dünya çapında büyük salgınlara yol açan, ağır bir hastalık olduğuna değinen Isparta Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doktor Arzu Tığlı “Gribal enfeksiyon, Influenza virüslerinin yol açtığı, akut üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları ile başlayan bir hastalıktır. Hastalığa genel olarak grip adı verilse de diğer virüslerin yaptığı üst solunum yolu enfeksiyonlarına da yaygın olarak grip denmektedir. Bu durum hastalığın diğer üst solunum yolu enfeksiyonları ile karıştırılmasına neden olur. Yüksek ateş, yaygın kas ağrıları ve kırgınlık ile seyreden grip, toplumda aynı anda bir çok kişiyi etkileyerek büyük oranda iş gücü kayıplarına yol açabilir” dedi.

‘MEVSİM GEÇİŞLERİNE DİKKAT’

Gripten korunmanın başlıca yolu olarak vücut direncinin düşmesini engellemek olduğunu dile getiren Isparta Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doktor Arzu Tığlı “Bu bakımdan mevsime uygun giyinmeli, bol sulu gıdalar, taze sebze ve meyve tüketilmelidir. Hastalar ile yakın te mastan, ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Gribal enfeksiyonlar her mevsim görülebildiği gibi, genellikle mevsim geçişlerinde, havaların soğuduğu ve nem miktarının düştüğü dönemlerde görülme sıklığı artar. Hastalık toplumda genellikle sonbahar mevsiminin sonlarında başlayıp ilkbahar aylarına kadar yaygın olarak etki eder. Hastalığın zamana göre değişim göstermesinde çevresel faktörler ve yaşam tarzı önemli rol oynar. Özellikle havaların soğuduğu dönemlerde kalabalık ve havalandırmanın iyi olmadığı kapalı alanların kullanımının artması, hastalığın mevsimsel olma özelliğini arttıran önemli çevresel etkenlerdendir” ifadelerini kullandı.

‘TOPLU YAŞAM ALANLARINA DİKKAT’

Gribin toplu yaşam alanlarında ve ortak kullanılan eşyalar ile daha çok bulaşabileceğine dikkat çeken Isparta Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doktor Arzu Tığlı “Hastalık, virüsü taşıyan hasta kişilerin solunum yolu sekresyonları ve bunlarla bulaşmış eşyaları aracılığıyla hızla yayılmaktadır. Özellikle kalabalık ve topluca yaşanan ortamlar hastalığın yayılmasında önemli rol oynar. Hastalığın seyri ise Hastalık, Influenza virüsünün bulaşmasını takip eden 1-3 günde, üşüme, titreme, ani yükselen ateş, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, boğaz ve baş ağrısı, yaygın kas ve eklem ağrıları, bulantı, genizde dolgunluk ve akıntı, gözlerde yanma kızarıklık, burun akıntısı gibi belirtilerle ortaya çıkar” şeklinde konuştu.

‘GRİPTE İSE ANTİBİYOTİK KULLANILMAZ’

Grip olan bir kişin antibiyotik kullanmasını uygun görülmediğini belirten Tığlı “Buna benzer belirtiler nezle, farenjit, tonsillit, sinüzit, larenjit, bronşit, zatürre gibi birçok solunum yolu enfeksiyonları sırasında da görülebildiğinden, belirtiler ortaya çıktığında hastanın bir hekim tarafından değerlendirilmesi uygun olur. Bu yapılmadığı taktirde bazen gereksiz yere zaman kaybedilerek ve enfeksiyonların antibiyotik ile tedavisine geç kalınmış olur. Gripte ise antibiyotik kullanılmaz ve faydasızdır. Ancak, griple karışan ve bazen griple birlikte ve ona bağlı ikincil olarak ortaya çıkan zatürree, kulak iltihabı, bademcik iltihabı gibi durumlar söz konusu ise antibiyotik kullanılmalıdır. Hastalığın grip mi yoksa benzer belirtilere sahip bir başka enfeksiyon mu olduğunu söylemenin hızlı ve tam güvenilir bir yolu yoktur. Genellikle en iyi tahmin, hastanın kendisini değerlendirerek belirtileri takip etmesiyle olur. Yaşlılar, kalp, akciğer, böbrek ve şeker hastaları ve vücut direncini bozan kronik hastalığı olanlar ise grip belirtileri başlar başlamaz hekime başvurmalıdırlar” dedi.

‘MUHAKKAK DİNLENİN’

Mevsim geçişleri sonrasında hastalığa yakalananlara dinlenmelerini tavsiye eden Tığlı “Grip hastalarında kullanılan ilaçlar semptomlara yönelik olup; hastanın genel durumunu düzeltmek amacıyla kullanılmaktadır. Hastalık süresince istirahat edilmesi, bol sıvı alınması, ağrı kesici-ateş düşürücü, solunum yolu sekresyonlarını ve irritasyonunu giderici ilaçların kullanılması ile semptomların kontrolü mümkündür. Gribal enfeksiyonlarda doğrudan virüse karşı etki eden bazı ilaçlar da vardır, ancak, yarar/zarar hesabı yapıldığında bunların her grip geçiren kişiye uygulanması yerine, gribe bağlı komplikasyonların görülme ihtimali fazla olan risk grubu hastalara verilmesi daha doğrudur.

Gribin en korkulan komplikasyonu, hastalığa ikincil olarak zatürree gelişmesidir. Ayrıca; bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bademcik iltihabı, ensefalit vb. komplikasyonlar da gelişebilir. Hastalığın ağır seyrettiği kişiler, yaşlı ve kronik hastalığı olanlar ve 3-5 günlük ateşli dönemin ardından düzelme periyoduna girip daha sonra tekrar ateşi yükselip hastalananlar mut laka bu komplikasyonlar açısından bir hekim tarafından değerlendirilmelidirler” ifadelerini kullandı.

‘65 YAŞ ÜZERİ YAŞA DİKKAT’

Konuşmasına şu şekilde devam eden Tığlı “Risk grubu olarak sayılan 65 yaş üstündekilere; akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve immün sistem hastalığı olanlara; kanser ve AİDS tedavisi görenlere; bakım ve huzur evlerinde çalışan ve yaşlılara hastalık taşıyabilecek olan personel ile hekim, hemşire, ebe, hastabakıcı gibi sağlık personeline, evinde yaşlı kronik hastası olanlara, ilk üç ayından sonra hamilelere ve ilk altı aydan itibaren bebeklere aşı önerilmektedir.

Grip aşısı, 6 aydan küçük çocuklara, gebeliğinin ilk üç ayındaki hamilelere ve yumurta alerjisi olanlara uygulanmamalıdır. Bunların dışında genel olarak güvenli birası olarak kabul edilmektedir.

Grip aşıları, soğuk zincir kurallarına uyularak taşınmalı, karanlıkta ve 2-8 °C'de dondurulmadan saklanmış olmalıdır. Grip aşılarının formülü her yıl yenilendiğinden son kullanma tarihine de dikkat edilmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.

Bu haber 596 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...