Milletvekili Bakır´dan yerli HES vurgusu

15 Aralık 2016 18:24

CHP Milletvekili İrfan Bakır, DSİ 2017 yılı bütçesi üzerine söz alarak yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olan HES'lerin hızlı şekilde ekonomiye kazandırılması gerektiğini söyledi.

İşte Bakır'ın o konuşması: “

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz aldım. Sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımı saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle, terörle mücadelede şehit olan tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, aileleri ve sevenlerine sabırlar diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar temenni ediyorum. Bilinmelidir ki bizler bir ve beraber olduğumuz sürece hain terör örgütleri emellerine asla ulaşamayacaklardır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü doğru temeller üzerine kurulmuş, kabiliyeti ve kudretiyle ülke ekonomisinde tarımdan sosyal hayata, doğal hayattan enerji üretimine, sulamadan taşkın korumaya, içme sularından barajlara kadar birçok projeye damgasını vurmuş köklü kurumumuzdur.

Ülkemizde su konularının ele alınışı drenaj şartlarının iyileştirilmesi ve münferit bataklıkların ıslahıyla başlamış, değişen ve artan ihtiyaçlar karşısında çağdaş ülkelerin muadil kuruluşları arasında yer almak için çalışan ancak bu çalışmaların yeterli olup olmaması konusunda çekincelerimin olduğu kurumumuz… Yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olan HES'ler hızlı şekilde ekonomiye kazandırılmalı, artan enerji ihtiyacı daha düşüğe mal edilmeli, çevreye, doğaya uyumlu olmalı, tarımsal sulama, içme, kullanma suyu balıkçılık ve doğal hayatı koruma bilinciyle yapılmalı. HES'ler pompaj depolamalı olarak rüzgâr ve güneş enerjisi santralleriyle birlikte planlanarak inşa edilmelidir.

DSİ uhdesinde bulunan işletme, bakım, yönetim sorumluluğu devredilen tahrip olmuş sulama tesislerinin ekonomiye katkısının sağlanması, fonksiyonların yerine getirilmesi, çiftçilerin faydalanması, işletme faaliyetlerinin sürekliliği, su tasarrufunun sağlanması için tesislerin yenileme çalışmalarının DSİ'yle yürütülmesi gerekir. Devredilen tüm sulama tesislerinde yenileme projesi yatırım bedelinin tamamı DSİ tarafından karşılanmalıdır. Yenileme projelerinde özellikle arazi toplulaştırılmasının yapılması, yapılamadığı durumda mevcut toplulaştırmaya DSİ'nin yapması gerekmektedir. Maliyeti nasıl olsa kesin hesap neticesinde belirlenen yatırım bedelinin tamamı 6200 sayılı Kanun'un 24'üncü maddesi gereğince devredilen kuruluştan geri alınacaktır. Devlet eliyle karşılanan maliyetin ise yirmi beş yılda değil, gerekirse altmış, yetmiş yılda geri dönmesi doğru olacak, böylece devralan kuruluşların bu tesisleri yenilmesi kolaylaşacaktır.

Sulama hayati bir konu, direkt vatandaşın işi, aşı, ekmeğiyle ilgili. Bizler çiftçinin kullandığı her türlü girdi maliyetinin minimuma indirilmesinden yanayız. Çiftçilerimizi desteklemeyi başaramazsak tarımın da ülke ekonomisine katkısını sağlayamayız. Tarımın istihdama katkısı her geçen gün azalmaktadır. Bunun sonucunda il merkezleri hızla büyürken bazı köylerimizde neredeyse ikamet eden kalmamıştır. Ülkemizde sulama birlikleri ve kooperatiflerin en büyük sorunu tarımsal elektrik maliyetidir. Devlet mutlaka sulamada kullanılan elektriğin yüzde 30'unu sübvanse, KDV oranı 1'e düşürülmeli, kayıp kaçak ve TRT paylarını da kaldırmalıdır. Bu enerji maliyetleriyle kooperatiflerin, birliklerin, vatandaşların sulama yapması mümkün değildir. Tarımı geliştirmeden sanayiyi kalkındıramazsınız. Vatandaşın da, birliklerin de, kooperatifin de gücünün çok üzerinde…. Otuz kırk yıllık sulama şebekelerinden verim alınamamaktadır. Bir an önce modern sulama sistemlerine geçilmeli. Birliklerin ve kooperatiflerin enerji dağıtım şirketlerine borcu ödenemez hâle gelmiştir. Bu borçlara çözüm üretilmeden, kurumsal yapıları güçlendirilmeden su yönetiminde yeniden yapılandırılma çalışmaları çok büyük bir eksiklik taşıyacaktır. Öncelikle, birliklerin ve sulama kooperatiflerinin borçlarının faizlerinin silinip taksite bağlanması, tükettikleri enerjiyi kendilerinin üretebilmesi için rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji sistemlerinin devlet tarafından desteklenerek yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Evet, arkadaşlar, suyu az olan bir ülkeyiz. Sınırlı olan su kaynaklarımız hızlı ve çarpık kentleşme, nüfus artışı, endüstriyel faaliyetlerin doğurduğu katı ve sıvı atıklar, katı atık depolama yerlerinin yer altı suyu beslenme alanlarından seçilmesi, su havzalarının imar planlarına açılması, tarım alanlarında bilinçsiz gübreleme ve tarım ilaçlarının kullanılması yer altı ve yer üstü sularının kalitesini tehdit ediyor, su kaynakları kirleniyor.

Şairin dediği gibi "Kâh susar, kâh çırpınır, kâh ürperir, kâh çağlar/Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar." (CHP sıralarından alkışlar) İşte, bizlere hayat veren suyu ağlatmamak için, havzaların kirlilikten korunması amacıyla atık su tesisi çalışmalarının, havzalarımızdaki kolektör hattı planlama çalışmalarının, evsel kirliliklerden korunması amacıyla başlatılan çalışmaların bir an önce bitirilmesi önem arz etmektedir.

Küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulama su potansiyelimizi olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, küresel ısınma nedeniyle ülkemiz normal yağış rejiminden uzaklaşmakta, kuraklaşmakta, barajlarımızın su oranı geçen senelere göre yarı yarıya azalmıştır. Tarım arazilerinde kuraklık nedeniyle sorunlar yaşanmakta, ülkemiz son yetmiş yılda böylesine bir kuraklık yaşamamıştır.

Yer altı suları da tehlike altındadır. Yer altı suları potansiyeli araştırılıp izleme sistemi kurularak tüketime açılmalı, Türkiye'de -geç kalınsa da- kuraklık alarmı verilmelidir.

Geçen yıla bakarak tarımda istikrarlı bir fiyat politikası uygulanmadığı için çiftçi tarlasına küskün durumda, kuraklık her şeyi altüst ediyor. Verilen desteklere rağmen çiftçi umudunu yitirmiş, üretim hırsından uzaklaşmış. Bu nedenle, verilen destekler ürünle orantılı olmalı, teşvikler ürün kalitesine ve miktarına bağlı olarak verilmelidir. Teşvikler, ancak üretimi artırıp maliyetleri azaltarak çiftçinin cebine girmiş olacaktır.

Önemli bir konu: DSİ'nin yapmış olduğu yatırımların etkin bir şekilde hizmete dönüştürülmesi yani harcanan paranın, yapılan yatırımların gayrisafi millî ziraat gelirini artırması gerekmektedir; yoksa, yatırımların hiçbir anlamı kalmayacak. DSİ'de, işletmeye açılan sulamalarda sulama oranının yüzde 60'lardan yüzde 80 ve 90'lara çıkarılması için yeni projelere ihtiyaç vardır.

Suyun ve su kaynaklarının daha etkin kullanılabilmesi için çaresizlikten dolayı açılan kaçak kuyuları yasaklamak yerine suyun adaletli bir şekilde dağıtılması için çözüm üretilmelidir.

Değinmeden geçmek istemediğim bir konu da büyük bir özveriyle çalışan, büyük projelere imza atan DSİ personelidir. Personelimizin özlük hakları bir an önce iyileştirilmeli, göstergeleri arasındaki dengesizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Tüm kurumlarda olduğu gibi bazı pozisyonlarda taşeron olarak çalışanlar asıl işleri belirlenip kadroya alınmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte olduğu gibi, bugün ve yarın da vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştıracak çözümler üreten, bu çözümleri üretirken de doğaya ve çevreye azami önem gösteren her türlü uygulamanın destekçisi olmaya devam edecektir.

Ben bu düşüncelerle bütçe tasarısının ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”.

 

 

 

 

Bu haber 530 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...