“Beklentimiz tam anlamıyla karşılanmamıştır”

23 Aralık 2016 17:59

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Isparta Milletvekili İrfan Bakır, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı hakkında TBMM’de söz aldı.

Bakır’ın konuşması şöyle: “Her gün kötü haberler duymaktan, her gün iç karartıcı haberler duymaktan, her gün karamsarlık rüzgarıyla savrulmaktan, ülkenin kötü gidişatına tanık olup kahretmekten, yorulduk, usandık, yıprandık artık bu gidişata son vermemiz gerekiyor. Bu vesileyle Fırat Kalkanı Operasyonunda Şehit olan tüm kahramanlarımıza ve öldürülen Rus Büyükelçisine Allah’tan rahmet diliyor, ailelerine ve aziz milletimize baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.

Değerli Milletvekilleri

Ülkesini seven, ülkemizin kalkınması, gelişmesi, büyümesi, huzuru ve refahı için çalışan, vatandaşlarımızın taleplerine çözüm üretmek amacıyla, ilgili arkadaşlarımızın koymuş olduğu katkılar ışığında oluşturulan tasarının, genelinin olumlu maddeler içermesiyle birlikte, çekincelerimizin de olduğu bir kanun tasarısının görüşmelerini gerçekleştiriyoruz. Öncelikle Komisyon çalışmalarında uyum içerisinde birlikte çalıştığımız tüm milletvekillerine, bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen bakanlık çalışanlarına, sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ediyorum.

Evet tasarıya bakacak olursak, tasarının hazırlanması sürecinde pek çok kurum ve kuruluşların görüşü alınmış ancak alınan bu görüşler, dikkate alınmamıştır. Başta Uluslararası literatüre uyumlu olması açısından ve daha kapsamlı bir ifade olması nedeni ile kanun adının Fikri Mülkiyet Kanunu olması konusunda kurum ve kuruluşların getirdiği önergelerin dikkate alınmaması bunlardan sadece biridir. Bunun yanında tasarıda ilgili uluslararası sözleşmelere, Avrupa Birliği direktif ve tüzüğüne atıfta bulunulmuş ancak bunların tamamın tasarıda yer almaması da genel bir eksikliğin göstergesi olmuştur. Bu tarz eksiklikleri, günü kurtarma amacıyla çıkarılan yönetmeliklerle tamamlama çabası ileride ciddi sakıncalar yaratabilir.

Ayrıca tasarının birçok maddesinde uluslararası uyumdan söz edilmiştir. Türkiye’nin yatırım ortamının iyileştirilmesi ve sınai mülkiyet haklarının korunması sayesinde, diğer ülkelerle rekabet edebilmesi için sadece Avrupa Birliği uyumu değil, Ülkemizin markalaşma konusunda ciddi adımların atılmasını bu tasarıdan beklentilerimiz arasındaydı. Ancak bu beklentimiz tam anlamıyla karşılanmamıştır. Çünkü marka yaratacak sürecin önünü açmak ve bu yönde teşvikleri sağlamak önem arz etmektedir. Bu konuya yeterli önem verilmemiştir.

Ülkemizin dünya piyasasına entegre bir şekilde sürdürülebilir bir kalkınma planına ihtiyacı olduğu açıktır. Artık küresel ekonominin her alanında buna tarım, sanayi, enerji alanları da dahil olmak üzere tamamında yeni teknolojinin etkisi aşikardır.

Türkiye’nin küresel ekonomide kendine rekabet gücü yaratabilmesi için, katma değeri yüksek ürünleri üretmesi ve bunun için de marka, patent, tasarım ve inovasyona yeterli önemi vermesi gerekmektedir. 2015 yılı Biyoteknoloji sıralamasında, AR-GE yoğunluğu, şirket teşvikleri, eğitim, sermaye, politika ve istikrar yapısına bakıldığında Türkiye 54 ülke arasında 45. sırada yer almaktadır. Ayrıca 2016 tarihli Patent İstatistikleri araştırmasında ülkemiz en fazla patent başvurusu alan 40 ülke arasında 24’üncü, en fazla patent verilen ilk 40 ülke arasında 30’uncu, en fazla patente sahip ilk 40 ülke arasında ise 29’uncu sıradadır. Bunun yanında Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü raporuna göre de geçtiğimiz yıl dünyadaki patent başvuru sayısı bir önceki yıla göre 4 bin artarak 218 bin olmuş, bu oran içinde Türkiye yüzde 163’lük bir artışa rağmen 1016’da kalmıştır. Elbette ki bu veriler tek başına gelişimi ve değişimi sağlayamaz, önemli olan nitelikli, vizyoner bir bakış açısında çalışmaların yapılması ve buna bağlı olarak olumlu sonuçların elde edilmesidir. Komisyon çalışmalarında da dile getirdiğimiz üzere ülkemizde patent ve marka başvuru sayılarındaki artışı öne çıkarmanın tek başına küresel rekabette ve iç piyasalarda süreklilik gösteren bir başarıyı yakalamakta yetersiz kalınacağı görüşündeyim. Özellikle Aralık aylarında yükseliş gösteren marka ve patent başvuru sayıları nitelikli bir üretime dönüşmediği ve uluslararası bir marka ya da patent olarak anlam ifade etmediği sürece sadece niceliksel olarak bir artış olarak kalacaktır.

Değerli Milletvekilleri

Görüşmekte olduğumuz tasarının elbette ki ülkemiz için olumlu tarafları da vardır. 1995’ten bugüne kadar konu ile ilgili kapsadığı alanlar ve getirdiği hükümler itibariyle tasarı ülkemiz için bir kazançtır. Tasarı uzun yıllardır tartışılan ancak bir türlü çıkarılamayan patent kanunu ile birlikte marka, coğrafi işaretlerle ilgili düzenlemeler içermektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak geneli itibariyle olumlu bulduğumuz bu yasa tasarısının değişen ve gelişen dünya ekonomisi ve yapısı açısından bir gereklilik olduğu ifade edebilirim. Bu tasarı ile mevzuattaki eksiklikler giderilmeye çalışılmış, ülkemizin gelecek vizyonu açısından iyi niyetli bir çalışma yapılmıştır.

Yasalaşacak olan tasarının üretim, dağıtım, pazarlama süreçlerinde üretkenlik sağlamasında, ülkemizin küresel ekonomide rekabet edebilir düzeye gelmesinde, yeni uluslararası markalarımızın, patentlerimizin ortaya çıkmasında yardımcı olmasını temenni ediyorum.

Başta da söylediğim gibi tasarının hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, ülkemize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum”.

 

 

Bu haber 625 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...