“Çocuğun başarısının ölçüsü karne olmamalıdır, karne bir uyarı belgesidir”

26 Ocak 2017 18:17

2016-2017 eğitim öğretim döneminin ilk yarısının sona ermesiyle tüm öğrenciler karne heyecanı yaşarken bazı öğrencilerin kaygı ve korkuya düştüğü görülmekte.

Bu kaygı anne ve babanın göstereceği tepkiden kaynaklanırken, ailelerin tutumları da  farklılıklar gösteriyor. Kimi aileler katı durum sergilerken kimilerinin vurdumduymaz, kimileri ise anlayışla karşılıyor.

Bu dönemde çocuğun bir değerlendirme ve sonuçla karşı karşıya olduğunun bilincinde olduğunu ifade eden SDÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi Psikoloğu Tuncay Matır, “Karne korkusunun artması, baskıcı ve otoriter ailelerde yoğun olarak yaşanmaktadır. Çocuk o baskıdan korktuğu için yüksek kaygı yaşar. Buna bağlı olarak karnede not değiştirmeye, evden kaçmalara, hatta intihara varan olumsuzluklar yaşamaktadır” dedi.

Ailelerin en büyük sorumluluğunun hayatı seven, insanları seven, sorumluluk almayı seven, başarının peşinde koşan bir çocuk yetiştirmek olduğunu ifade eden Matır, şunları aktardı;

Özellikle okul başarısızlığı, yalnızlık, arkadaş ilişkilerinde başarılı olamama, küçük düşme gibi sebepler intiharlar için tetikleyici olmaktadır. Depresyon, anksiyete bozuklukları, manik depresif bozukluk ve şizofreni gibi pek çok ruhsal hastalığın ilk patladığı dönem, bu dönemdir.

Çocuk  'Ben bu karneyi anne ve babama nasıl göstereceğim' diye düşünmektedir. Yüksek düzeyde başarısızlık kaygısı yaşayan çocuk, baskıcı bir aile ortamında yaşama sevincini yitirme noktasına gelmektedir. Çocuk hakarete uğradığında gururu incinmektedir. Henüz benlik, kimlik duygusu oturmadığı için, intihara kadar giden davranışları göstermektedir. Maalesef her yıl karne dönemlerinde bunları yaşıyoruz.

KARNE BİR UYARI BELGESİDİR

Karne aslında çocuğun başarısından ziyade derslerindeki bazı eksikliklerinin olduğunu göstermek için öğrenciye ve ebeveynlere verilen bir uyarı belgesidir. Çocuğun, ilgi, yetenek, zeka ve hayat okulundaki başarısının bir göstergesi değildir.

Karne, ailenin bir senelik ana-babalığının nasıl olduğunu da göstermektedir.

Ailelerin en büyük sorumluluğu hayatı seven, insanları seven, sorumluluk almayı seven, başarının peşinde koşan, kendini gerçekleştirme basamaklarını hızla çıkan bir çocuk yetiştirmektir.

Anne-babalar çocuğunun başarısızlığından şu araştırmaları yapmalı şu soruları kendilerine sormalılar

-Çocuğun işitme ve görme

 problemi var mı ?

-Algılaması ,zeka seviyesi ne?

-Dikkatini toparlayabiliyor mu

-Hangi yönleri daha iyi (matematik mi sözel mi ,pratik zekası mı  ön planda     

-Çocukla yıl boyu ne kadar ilgilendik?

-Çocukla iletişim kurarken "kalk dersini yap,fazla tv izleme, bilgisayara aşırı takılma, sokakta çok kalma" şeklinde hep emir mi verdik?

İlköğretimin sonlarına ve lise yıllarına doğru ergenlik döneminden dolayı, çocuklarımız geçici bir sorumluluk eksikliği yaşayabilmektedir. Karnesi çok iyi gelen çocuk birden bire düşük notlar almaya başlayabilir. Bunun ergenliğe ilişkin bir dönem olduğu bilinmeli ve çocuğa ona göre yaklaşılmalıdır.

Kendisiyle barışık ve kendisine güvenen çocukların karneleri, genellikle öğretmeni ve aileyi mutlu eder. Bu çocukların anne-babalarının, çocuklarının kapasitelerini zorlamadıkları ancak destekledikleri, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına sorumluluk vermeye başladıkları, aile içi huzursuzlukların çok fazla yaşanmadığı,  notlar düştüğü zaman çocuğu azarlamak yerine iletişim kurmayı seçtikleri ve çocuklarına nitelikli zamanlar ayırdıkları gözlenmektedir

İlköğretim beşinci sınıfta ve lise birinci sınıflardaki çocuklarımız geçici bir uyum dönemi yaşadıklarından dolayı bu uyum dönemleri karnelerine yansıyabilmektedir. Çünkü yeni bir ortama girmekte ve derslerine değişik öğretmenler gelmektedir. Özellikle bu sınıflarda okuyan öğrencilerin aileleri bu konuları da göz önünde bulundurmalıdırlar.

Başarısızlığa yol açan nedenleri birlikte belirlemeye çalışın. Başarısızlığın kökeninde aile hayatının düzensizliği,  TV izleme,  anne baba geçimsizliği bulunabildiği gibi,  okul hayatı, fizyolojik rahatsızlık, z ihni kapasite ya da duygusal sorunlardan kaynaklanabilir.

 

ÇOCUĞUN KARNESİNİ İNCELEYEN ANNE-BABALAR NE YAPMALIDIR?

Öncelikle, başarısızlığın utançla karşılandığı ortamda, güçlüklerin üstesinden gelinemez. Ana-babaların bu konuda yapabilecekleri ilk şey, çocuğun başarısızlığını aile içinde utanç verici bir durum değil de, çaba gösterince aşılacak bir engel olarak kabul edildiğini anlamalarını sağlamağa çalışmaktır.

Karnedeki başarısız notlara dayanarak çocuğunuzu hiçbir zaman katı bir dille suçlamayın. Fiziksel şiddet gibi davranışlardan kesinlikle kaçının, tatilini kısıtlamayın. Çocuğunuzun karnesiyle ilgili duygularınızı, çocuğunuzun kişiliğini incitmeden açık ve sade bir şekilde anlatın.

Kardeşi, arkadaşı ve komşu çocukları ile kıyaslamayın. Bu çocukların hoşuna gitmeyen bir davranıştır. Çünkü her çocuğun kapasitesi farklıdır.

Çocuğunuza her zaman güvendiğinizi ve yanında olduğunuzu hissettirin.

Kendinizi onun yerine koymaya veya onun yaşında yaşadıklarınızı hatırlamaya çalışın.

Neden okuması gerektiğini anlatın. Geçer not almak için değil, öğrenmek için çalışması gerektiği üzerinde durun.

Siz ana-babalar ders çalışma ile ilgili çocuğunuza örnek olun. Unutmayın ki sizler çocuğunuz için en önemli örneklersiniz.

İyi notlarının yanında zayıf notlar almasının da normal olduğunu ve bu durumu çalışarak durumunu düzeltebileceğini açıklayın.

Ana-babalar olarak her şeyden önce çocuğunu tanımalısınız. Ona güvenmelisiniz. Karnedeki notlarının sizlerin onlara karşı olan sevgi düzeyinizi belirleyen rakamlar olmadıklarını hissettirmelisiniz.

Okul ve öğretmenlerle ilgili görüşlerinizi çocuğun yanında tartışmayınız

 

      

Bu haber 663 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...