“Tütün ürünleri kullanımına bağlı olarak her altı saniyede bir kişi hayatını kaybetmektedir”

13 Şubat 2017 16:25

Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Önder Öztürk, bir bağımlılık türü olan sigaradan kurtulma yönündeki en önemli adımın, kişinin sigarayı bırakma konusundaki kararlılığı olduğunu ifade etti. Bu konudaki kararlılıkla birlikte, sigara kullanma alışkanlığından kurtulabilmek için sağlık çalışanlarının desteğine de ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Öztürk, Süleyman Demirel Üniversitesinde Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı bünyesinde sertifikalı öğretim üyeleri tarafından sigara bıraktırma tedavisi yapıldığını, ALO171 numaralı telefonu arayarak veya Göğüs Hastalıkları polikliniğine başvurarak sigarayı bırakma için ilk adımın atılabileceğini söyledi.

Doç.Dr. Öztürk, sigaranın zararları konusunda insanları bilgilendirmek, insanları sigara kullanmayı bırakmaya teşvik etmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak için etkinliklerin düzenlendiği 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü ile ilgili açıklamasında şu bilgilere yer verdi;

Dünya üzerinde yaşayan insanların sağlığını tehdit eden en önemli etkenlerden biri sigara kullanımıdır. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan sigara kullanımı aynı zamanda birey ve ülke ekonomisini de olumsuz yönde etkileyen bir alışkanlıktır. Dünyada 15 yaş üzeri nüfusta 1.2 milyar kişinin (her üç erişkinden biri) tütün ürünü kullandığı düşünülmektedir. Türkiye’de ise 15 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin % 31.2’si (yaklaşık 16 milyon kişi) halen sigara içmektedir. Ülkemizde erkeklerin %37,3, kadınların %10,7 ortalama %23,8 sigara içicisidir. Türkiye'de 3,9 milyon kadın, 10,6 milyon erkek, toplam da yaklaşık 15 milyon kişi her gün sigara içmektedir. Bu sonuçlara göre Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi’nde erkekler arasında en yüksek sigara içme sıklığına sahip ülkeler arasındadır ve 2015 yılı OECD raporlarına göre Türkiye dünyada en fazla sigara içen 11. ülkedir.

Sigara kullanımının bu kadar yaygın olduğu dünyada tütün ürünlerinin kullanımına bağlı olarak her altı saniyede bir kişi hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle her yıl 110 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Yapılan çalışmalarda, sigaraya bağlı ölümlerin artarak, 2030 yılında dünyada 8.4 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Bu nedenle DSÖ tütün ürünün kullanımı ile mücadele edebilmek için 2003 yılında “Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi” (TKÇS) adını verdiği bir rehber hazırlamıştır. TKÇS önce DSÖ’nün Genel Kurulu’nda kabul edilmiş, ardından DSÖ’ye üye ülkelerin Sağlık Bakanları tarafından imzalanmış ve sonrasında da ulusal parlamentolarda kabul edilmiştir. Sözleşmeyi parlamentolarında kabul eden ülke sayısı kırk olduktan sonra sözleşme “Uluslararası Yasa” özelliğini kazanmıştır. Türkiye, TKÇS’yi Nisan 2004’te imzalamış ve sözleşme Kasım 2004’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nde kabul edilmiştir. TBMM’nin bu yasayı kabulü sonrasında ulusal tütün kontrol programı Türkiye’de büyük bir hız kazanmıştır. Sonrasında çıkarılan kanunlar ile ülkemiz tütünle mücadelede Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği kriterlere göre ilk 4 ülke arasında yer almaktadır.

Bilimsel veriler tütün ürünlerinin yüksek fiyatla satışa sunulmasının, dumansız hava sahası yaratmanın, konu hakkında medya kampanyası yapmanın, tütün ürünlerinin zararlarını ve tüketim kısıtlamalarını belirten uyarı yazıları kullanmanın, isteyen bireylere sigara bırakma desteği sunmanın ve tütün endüstrisinin reklâm yapmasını önlemenin tütün kontrolünün temel bileşenleri olduğunu belirtmektedir. Oysa kapsamlı sigara bırakma hizmetlerinden yararlanabilen, tütün dumanının pasif etkileniminden veya tütün endüstrisinin reklâm kampanyalarından korunabilen kişi sayısı dünya nüfusunun ancak %5’i kadarıdır. Bu nedenle sigaranın zararları konusunda insanları bilgilendirmek, insanları sigara kullanmayı bırakmaya teşvik etmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak için her yıl 9 Şubat’ta “Dünya Sigarayı Bırakma Günü” olarak çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

Bir bağımlılık türü olan sigaradan kurtulma yönündeki en önemli adım, kişinin sigarayı bırakma konusundaki kararlılığıdır.  Bu konudaki kararlılık en önemli adım olmakla birlikte, bir hastalık olarak kabul edilen sigara kullanma alışkanlığından kurtulabilmek için sağlık çalışanlarının desteğine de ihtiyaç bulunmaktadır. 9 Şubat tarihi, sigaradan kurtulmak isteyen bireyler için önemli bir başlangıç olabilir. Bu durumda en yakın sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat edilerek veya Sağlık Bakanlığının “Alo 171 Sigara Bırakma Hattı” nı arayarak destek istenmelidir. Süleyman Demirel Üniversitesinde Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı bünyesinde sertifikalı öğretim üyeleri tarafından sigara bıraktırma tedavisi yapılmaktadır. ALO171 arayarak veya Göğüs Hastalıkları polikliniğine başvurarak sigarayı bırakma için ilk adımı atabilirsiniz.

Sigara Bıraktırma Polikliniğimizde sigara bıraktırma hizmeti hasta eksenli motivasyonel desteğin ön planda olduğu ilaçlı veya ilaçsız tedaviler ile yapılmaktadır. Sigara bırakma, farklı aşamaları olan bir döngüsel süreç olduğundan, hasta ile karşılıklı bilgi paylaşımı çerçevesinde yaklaşılarak; bağımlılığın hasta tarafından aşılacağını bilgilendirilerek hasta motivasyonu yükseltmeye çalışılmalıdır. Sigara bırakma tedavilerinin ana amacı bu kısır döngünün kırılması ve yoksunluk belirtilerinin ortadan kaldırılmasıdır. Yoksunluk belirtilerin kaldırılmasında etkinliği kanıtlanmış çok sayıda farmakolojik tedavi olup, sigara bırakmak isteyen ve herhangi bir kontrendikasyonu olmayan her olguya bu tedavilerden biri başlanabilir. Sigara bırakma kılavuzlarında önerilen ilk seçenek yedi ilacın (beş nikotin preparatı ve iki non-nikotin preparat) uzun dönem bırakma başarısını arttırdığı gösterilmiştir. Bir yıllık başarı oranları da en yüksek %30-35’lere ulaşmaktadır. Bu amaçla en sık kullanılan ve ülkemizde bulunan nikotin preperatları “nikotin sakızları ve nikotin bantları”dır.

Nikotin sakızı; sigara bırakmada kullanılmaya başlayan ilk farmakolojik tedavidir. Nikotin sakızlarının kullanımında hasta kooperasyonu ve eğitimi önemlidir. Hastalar sigara içme gereksinimi duydukları zaman sakız çiğnemektedirler. Ayrıca sakızların yavaş çiğnenmesi (yaklaşık 30 dakikada) ve arada belli bir süre çiğnenmeden ağızda tutulması gerekir. Hızlı çiğnendiğinde ya da çok sık aralıklarla çiğnendiğinde başta gastrik irritasyon olmak üzere istenmeyen etkiler görülebilir. Sakızlar tek başlarına kullanılabileceği gibi nikotin bantları ya da bupropion ile kombine olarak da kullanılabilirler. Sakızlara bağlı görülen en sık yan etkiler ise ağız içi ve midede lokal irritasyon semptomlarıdır. Ağızda kötü tat oluşumu da sıklıkla bildirilmektedir. Sakız çiğneme eylemi sigara davranışı yerine geçtiğinden normal sakızların da davranışsal olarak sigara bırakmaya yardımcı olduğu gözlenmektedir.

Nikotin bantları; son yıllarda en sık kullanılan nikotin formlarıdır ve genellikle ilk seçenek olarak tercih edilmektedirler. Hastanın içtiği sigara miktarına göre ihtiyacı olan nikotin düzeyi ayarlanarak uygun olan nikotin bantları hastaya önerilir. Transdermal bantlar sabah kişi uyanınca gövde ya da üst kol derisinin kılsız, kuru ve temiz bir bölgesine yapıştırılır. En sık görülen yan etkileri lokal cilt reaksiyonlarıdır. Yaklaşık %10-20 arasında cilt irritasyonu bildirilmiştir. Ayrıca baş ağrısı, bulantı, vertigo, grip benzeri yakınmalar, kas ağrıları ve uykusuzluk görülebilir. Yaz aylarında ve aşırı terleyen kişilerde kullanımı zorluk yaratabilir.

Bupropiyon; sigarayı bıraktırma tedavisinde hap olarak kullanılan ilk ilaçtır. Bupropion kullanımı sırasında en sık görülen yan etkiler; ağız kuruluğu, uykusuzluk, bulantı, baş ağrısı ve anksiyetedir. Ayrıca hipersensitivite reaksiyonları da görülebilir. Bupropiyonla birlikte görülebilecek en korkulan yan etki epileptik ataktır. Bu nedenle epilepsi öyküsü olanlar, nöbet eşiğini düşürecek ilaç kullananlar, bilinç kaybının olduğu kafa travması, beyin operasyonu öyküsü olanlarda, ciddi bipolar bozukluklarda kullanılmamalıdır. Nikotin replasman tedavilerinden farklı olarak, non-nikotin farmakolojik tedavilerde, sigara genellikle tedavi başlangıcında sonra (sıklıkla 1-2 hafta) bırakılmaktadır. Nikotin replasman tedavilerinde ise tedavinin başlaması ile birlikte sigara bırakılmalıdır.

Vareniklin; bubropiyondan sonra kullanılmaya başlanan ve hap şeklinde uygulanan 2. tedavi şeklidir. Vareniklinde bupropiyon gibi sigara içmeye devam ederken kullanılmaya başlanmakta ve genellikle birinci haftanın sonunda sigaranın bırakılması amaçlanmaktadır. İlacın en sık bildirilen yan etkisi bulantıdır. Diğer yan etkiler uykusuzluk, anormal düşler, baş ağrısı ve gastrointestinal yakınmalardır. Bu yan etkilerinin görülme sıklığını azaltmak amacı ile ilaç ilk hafta düşük dozda başlanıp titre edilerek doz arttırılır. Vareniklinin yaygın olarak kullanımını takiben nöropsikiyatrik semptomları arttırabilir. Bu nedenle doktor kontrolünde kullanılması zorunlu ilaçlardan biridir.

Sigara bırakmada kullanılan ilaçların 3 ay kullanılması önerilmektedir. Nikotin bantlarında başlanan nikotin dozu zaman içerisinde azaltılarak 3. ayın sonunda kesilmektedir. Bupropiyon ve vareniklin ise ilk 3 gün düşük dozlarda başlandıktan sonra dozlar tedavi dozlarına çıkılarak 3 ay kullanılmaktadır. İlaçlı tedavi 3 ay olmasına karşın, sigara bıraktırma tedavisi bir yıldır. İlk ay her hafta, ikinci ay 15 günde bir, 3. aydan sonra 3 ayda bir kontrole gidilmesi gerekmektedir. Ancak birinci yılın sonunda sigaranın bırakıldığı tıbben kabul edilmektedir.

Sigarasız, sağlıklı günler dileği ile”.

Bu haber 617 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...