“GÜL ÇİÇEĞİ POSASINA EKONOMİK DEĞER KAZANDIRMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

7 Haziran 2017 18:35

Damıtılma işleminden sonra posa haline gelen ve atık olarak doğaya bırakılan gül çiçeği yapraklarının Millî ekonomiye kazandırılabileceğini kanıtlayan bilimsel çalışma: SDÜ Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, laboratuar koşullarında gül posasından doğal, kimyasal madde içermeyen, pudra halinde gıda katkı maddesi üretti. SDÜ Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özçelik: “Katı posayı kumdan ince, zerre büyüklüğünde öğüttük. Süt ürünleri başta olmak üzere gıdada başarılı sonuçlar alındı. Gül yağı fabrikalarında posanın gıda katkı maddesine dönüştürülmesi için yatırım yapılabilir. Hâli hazırda atıl kapasite olan gül çiçeği posası, Millî ekonomiye artı değer olarak döner. ”

GÜL ÇİÇEĞİ POSASINDAN GIDA KATKI MADDESİ

Dünya gül çiçeğinin yüzde 65; gül yağının ise % 61’lik dilimini üreten Isparta’da, damıtma işleminden sonra atık hale gelen ve hâli hazırda atıl kapasite olan posanın yeni bir ürün olarak Millî ekonomiye kazandırılabileceğini kanıtlayan bilimsel bir çalışma yapıldı. Süleyman Demirel Üniversitesi  Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, gül çiçeği posasından yüzde 100 doğal (- sentetik olmayan –) kimyasal madde içermeyen gıda katkı maddesi üretti. Laboratuar koşullarında yapılan bilimsel çalışma ile gül posası kumdan ince, zerre büyüklüğünde öğütüldü. Süt ürünleri başta olmak üzere gıdalarda katkı maddesi olarak kullanıldı. Bulgular hâli hazırda atıl kapasite olan bir ürünün Millî ekonomiye kazandırılabileceği yönünde çıktı.

GÜL ÇİÇEĞİNİN GEN MERKEZİ ISPARTA

SDÜ Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özçelik, gül cinsinin gen merkezinin Türkiye olduğunu söyledi. Türkiye’deki gen merkezi noktasının da Isparta sınırları içerisindeki Dedegül Dağı olduğunu kaydeden Özçelik, “Bunu bilimsel olarak tespit ettik ve yayınladık. Gül, gülgiller familyasının bir cinsidir. Türkiye’de ortalama 70 türü vardır. Bunların 4’ü yağ gülü olarak değerlendirilmektedir. Rosa Mosata, Rosa Alba, Rosa Damescana ve Senpen Flores türleri yağ gülüdür. Isparta ve çevresinin yetiştirdiği ise Rosa Damescana’dır. Rosa Damescana’nın tür olarak Türkiye’de 25 çeşidi bulunuyor. Diğer 3 gül de Osmanlı kayıtlarında var. SDÜ’nün Botanik Bahçesi’nde bütün türler mevcuttur” dedi.

YÜZDE 100 DOĞAL RENKLENDİRİCİ ELDE EDİLEBİLİR

Rosa Damescana’nın (Yağ Gülü) endüstriyel manada işlem gördüğünü ifade eden Prof. Dr. Hasan Özçelik, damıtma evresinde posa haline gelen gül çiçeği yapraklarının Millî ekonomiye kazandırmak için proje yaptıklarını söyledi. Resmî olarak yayınlanan verilere göre 2014 yılında 8 bin ton gül çiçeği hasat edildiğini ifade eden Özçelik, “Damıtma işleminden sonra katı posa haline gelen 8 bin ton gül çiçeği yaprakları büyük bir çoğunlukla hâli hazırda heder oluyor. Küçük bir dilimi suyu alınmış katı posa kurutulup yakıt olarak kullanılıyor. Bir kısım da gübre elde etme amaçlı değerlendiriliyor.

Biz daha bilimsel bir çalışma aydınlığında katı posadan solucan gübresi elde etmiştik. Çok kaliteli bir solucan gübresi olmuştu. Ve bu alanda faaliyet gösteren kuruluşlara gül posasından solucan gübresini önermiştik. Ancak sonuçta bir gübre ve mali değeri düşüktü. (‘- Biz gül posasını nasıl atıl kapasite olmaktan kurtarır ve katma değeri daha yüksek bir mamul maddeye dönüştürürüz –‘) diye bilimsel çalışmalarımıza devam ettik.

KUR’AN-I KERİM’İ GÜL MÜREKKEBİ İLE YAZMAK İSTEDİK

İlk önce Rosa Damescana (Yağ Gülü) posasından mürekkep elde etmek için çalıştık. Ama haslık derecesi düşük çıktı. Bir başka söyleyişle kâğıda tutunma kuvveti yeterli olmadı. Peyzaj güllerinin 5 türünde mürekkep çalıştık. Rosa Damescana’ya kıyasla haslık derecesi iyi çıktı. Bu konuda bilimsel çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bizim esas düşüncemiz şu idi: ‘Güllerden kaliteli mürekkep elde edip hat sanatı kullanarak Kur’an-ı Kerim yazmaktı. Gül, Peygamber Efendimizi temsil eden bir bitki. Kur’an-ı Kerim’in de gül boyası ile yazılması çok manalı olacaktı.”

KUMDAN İNCE, ZERRE BÜYÜKLÜĞÜNDE

Bu gelişmelerden sonra gül çiçeği posasından gıda boyası elde etme yönünde bilimsel çalışmalara başladıklarını kaydeden Prof. Dr. Hasan Özçelik, çok güzel bir sonuç elde ettiklerini söyledi. Rosa Damescana (Yağ Gülü) posasından gıda boyası elde ettiklerini anlatan Özçelik, bilimsel gelişmeleri şöyle paylaştı:

“Posadan gıda boyası elde edilebilir. Burada haslık; tutunma derecesi çok önemli değil. Önemli olan renk verme özelliği. Örneğin gül şurubunda sentetik boya kullanılıyor. Bunun yerine posadan elde edilen boya gül şurubunda ve diğer gül ürünlerinde değerlendirilebilir.

Biz, laboratuar koşullarında şu işlemleri yaptık: Posayı yoğunlaştırdık. Suyunu uçurduk. Posada kalan tüm katı maddeleri topladık. Binde 3- 5 civarında bir katı madde elde ettik. Bu oranda oldukça değerlidir. Bu daha ileri evreye dönüşür, jelatin kılıflar içerisinde muhafaza edilirse çok daha büyük perspektifler kazandırır.

Şimdi bunun örnekleri çok. Meryem Ana dikeninden bu şekilde ürün elde ediliyor. Çay ve kekikten de aynı şekilde sonuç alınıyor. Biz de (‘- gül posasından elde edebilir miyiz ?-‘) diye merak ettik.  Bilinen bir yöntemi bilinmeyen bir problemin çözümü için kullandık. Ve başarılı olduk. 

KAZAN- KAZAN FORMÜLÜ

Bu yöntem her açıdan kazandıracak. İlk önce insanlar, yüzde 100 doğal, (sentetik olmayan) sağlıklı, kimyasal içermeyen gıda katkı maddesine erişecek. Millî ekonomiye büyük bir arta değer kazandırılacak. Zira bu posa şu an atık ve hâli hazırda atıl kapasite. Bunun yanı sıra doğa önemli bir kirletici unsurdan kurtulmuş olacak.”

GÜL YAĞI FABRİKALARINDA BU SİSTEM KURULABİLİR

SDÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Özçelik, süt ürünleri, dondurma, salep başta olmak üzere gıdalarda katkı maddesi ve renklendirici olarak kullanılabilecek bu ürünü elde etmek için büyük ölçekli yatırımların da gerekmediği kuramını ortaya attı. Özçelik, bu sistemin hâli hazırdaki gül yağı fabrikalarına entegre edilebileceğini sözlerine ekledi.

Bu haber 860 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...