“Kendinizi o kişinin yerine koyun”

19 Ocak 2013 13:52

İl Defterdarı Rahmi Turan, bazı meslek örgüt temsilcilerinin kendisine “Seyyar satıcılar denetlenmiyor” gibi sitemlerini iletmeleri üzerine “İşyeri sahibi işleri güzel sıcacık dükkânında oturuyor, dışarıda vatandaşım 4 fırça almış satacağım, evime ekmek götüreceğim diye uğraşıyor. İşyeri sahibi sonra kalkıp ‘vergi vermiyor’ diye şikâyet ediyor. Bu küçük düşünmektir. O insan da yaşacak” dedi.

İl Defterdarı Rahmi Turan, esnaflar arasında seyyar satıcıların denetlenmediği yönünde çıkan söylentilere örneklerle cevap verdi. Turan, her kazancın vergi olmadığını, çarkın daha sağlıklı dönmesi için bazı durumlarda müdahale etmediklerini ancak seyyar satıcıların hepsini takip ettiklerini açıkladı. Bir de her seyyar satıcının vergi vermediği kanısına varılmaması gerektiğini çoğunun faturasının bulunduğunu belirten Turan, şunları söyledi: “Seyyar satıcı nasıl satış yapıyor, nerde satış yapıyor biz ona bakarız. Satıcının kaydı varsa faturası varsa satış yapabilir. Biz maliye olarak sadece belge kaydına bakarız. Onun dışında sattığı ürün yasaksa, zararı varsa onla ilgili kurumlar var. O konular ayrı. Misal esrar bile satsa faturası varsa ben bir şey yapamam. Ama kanunen yasak bir şey sattığı için emniyet müdahale etmeli.

EVDE ÜRETİLEN ÜRÜNLER VERGİDEN MUAF

Geçenlerde bir kadın geldi buraya. Kocası yok çocuğu var. Pazarlarda gözleme yapıp sattığı söyledi. Bu şekilde geçimini sağladığını belirtti. Evde üretilen ev işi ürünler iş yeri açılmamak suretiyle pazarlarda açık alanlarda tezgâh üzerinde vergiden muaf satışı yapılabiliyor. Mesela son değişiklikle baston imalatçısına da aynısı geldi. İşyeri sahibi ‘bunlar bize rakip’ diyor. Rakip olsun. Hizmet kalitesi artacak. İşyeri sahibi var işleri güzel gidiyor. Dükkânın önünden de amcam ya da kardeşim, bacım 4 fırça almış satmak için uğraşıyor. İş yeri sahibi kalkıyor ‘ekmeğime engel oluyor, faturasız satış yapıyor’ diyor. Bu küçük düşünmektir. Büyük düşüneceksin. O da yaşayacak ya. Belki de o dükkân da değil de sen dışarıda o satışı yapacaktın. O zaman ne olacaktı? O dışarıdaki adam 5-10 sene sonra sen olabilirsin, ben olabilirim, çocuğumuz olabilir, yakınımız olabilir.

SEYYAR SATICILARA MI GÜÇ YETİYOR?

Adam mesela çakmaklara gaz basıyor. Bu adam ne kazanacak. Hepsi vergi olsa ne yazar. Ben zaman zaman ekibime de söylüyorum, ‘Karın doyurmayacak işlerle uğraşmayın’ diyorum. Birisi deveyle yani hamuduyla götürüyor. Öteki de kıt kanaat sokak sokak mal satacağım diye geziyor. Ona mı gücün yetiyor. Adam bize ben bu ülkenin vatandaşıyım, askerliğimi yaptım, hastayım çalışamıyorum ancak bunları satarak geçimim sağlamaya çalışıyorum diyor bazı esnafımız bunu gurur meselesi yapıyor. Vergi kanunlarının da bir limiti var. Her kazanç vergi değildir.

KAPILARI KİLİTLEYEMEYİZ

Merak etmesin esnafımız ben onların hepsini görüyorum. Ben Isparta’yı avucumun içi gibi biliyorum artık. Esnafın içindeyim ben. Gözlemliyorum, caddelerde arsa fiyatları ne, takım elbise ne kadar bunları biliyorum. Bunları bilmiyorum sanmayın. Bunları bilmek zorundayım, görevim bu benim. Bu piyasa yaşacak. Doğru olanı vergi vereni. O kapıyı kilitlediniz, bu kapıyı kilitlediniz. Hareketi kim sağlayacak? O satışlar ekonomiye can getiriyor. Bir tarla kabul edin. Sulamak için suyu bıraktınız, oradan sigara ve çay içmek için ayrıldınız. Tarla sulanıyor zannediyorsunuz. Aradan 2 saat geçti geliyorsunuz bir bakıyorsunuz, su bir fare deliği bulmuş ya da başka yere akmış tarlanın yarısı kuru. Ama başında dursaydı suya yön verecekti çok giden yerden alacaktı az giden yere doğru suyun yönünün değiştirecekti. Ve tarlanın her yeri sulanacaktı. Ekonomi yönetimi de aynen böyle. Paranın önünü açacaksın. Parayı da su gibi piyasaya bırakacaksın. Para bir yerde birikmeyecek. Para bir yerde birikirse ölü yatırım olur. Gizli yatırıma gider piyasaya girmez. Piyasaya girmediğinde piyasada sıkıntı başlar. Para elden ele dolaşacak. Para ne kadar elden ele dolaşırsa ekonomi o kadar kazanır. Türkiye’nin bütçesi ekonomisi o kadar güzel gider. Niye? Para el değiştirdikçe katma değer biner. Eğer yastık altına giderse damarın birini kesmiş olursunuz. Akmaz artık. Kıt mallar kıymetli olur bunu sakın unutmayın. Şu memlekette tuvalet kâğıdı kıt olsun fiyatı birden 25-30 TL’ye çıkar. Ekonomi budur işte. 

VERMEDEN ALAMAM!

Denetimlerimiz gerçekten güzel yapıyoruz, iyi yapıyoruz değil bakın güzel yapıyoruz. Bugüne kadar Isparta’da güzel şeyler yapıldı ama ben göreve başladıktan sonra yani 21 ay içinde eğitim ağırlıklı denetim yaptık. Veriyorum alıyorum. Vermeden almak Allah’a mahsustur. Ben sana bir şey vermeden senden nasıl bir şey isteyeceğim? Sen benim mükellefim ol. Ben senle tanışmalıyım, senle kaynaşmalıyım. Sen sahte belge kullanıyorsan, vergi vermiyorsan ben bunun nedenlerini bilmeliyim. Kasten mi vermiyorsun, elinde olmayan bir kabahatten ötürü mü vermiyorsun. Kabahatten ötürü vergi vermeyen insanlara ceza kesilmez. İşin içinde kasıt mı var, ‘birileri versin ben vermeyiyim onların sırtından mı geçineyim’ diyor. Bunun için 21 aydır eğitim ağırlıklı denetim yapıyorum. Bütün dükkânlara uğradım. Biz yüzlerce fatura vermeyeni, fiş kesmeyeni yakaladık. Ama ceza kesmedik. ‘Neden bana ceza kesmiyorsunuz?’ diye sordular. ‘Bilmiyor musun, anlamıyor musun yoksa seni biri mi yönlendiriyor?’ Adama bunları sorduktan sonra ‘söz bundan sonra vergimi vereceğim’ diyor. Kesinlikle bundan sonra bu sistemi götüreceğim. Bir kere iki kere uyardıktan sonra ceza kesilse bile sesini çıkaramıyor. Çünkü kendi ceremeyi çekmeyi kabul etmiş.”

Bu haber 859 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...