“Çoğulcu demokrasi olacaksa; Parlamentosu ve Medyası ile birlikte olacak”

2 Şubat 2013 14:16

MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, Yerel Gazete-Radyo ve Televizyon Çalışanlarının Sorunlarını TBMM gündemine taşıyarak, bu sorunların ortadan kaldırılması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtti. Bunun için MHP olarak yapacakları çalışmalara tüm milletvekillerinin ve Hükümetin destek vermesini istedi.
Milletvekili Korkmaz, TBMM’de yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Yerel radyo ve televizyonlar alanlarında ve kendi coğrafyalarında çok sesliliği temin eden siyasal sisteme vatandaşın sesi ve beğenilerini taşıyan yayın kuruluşlarıdır. Ancak Kasım 2012’de RTÜK’ün çıkardığı yönetmelikten kaynaklanan ciddi sorunları ve kaygıları oluşmuştur. Bunları sizlerle paylaşmak ve yapılması gerekenleri anlatmak üzere söz aldım.
“YAYINCILIK ALANINA ÇEKİ DÜZEN VERELİM DERKEN
HAKKANİYET VE ADALET DUYGUSU ÇİĞNENMESİN”
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, tüm ülkelere 2015’e kadar dijital yayına geçmeleri mecburiyetini getirmiştir. RTÜK’te bu alanı düzenlemek üzere Kasım 2012’de çıkardığı bir yönetmelikle frekans ihaleleri yapma kararı almıştır. Şu anda ihale şartnamesi üzerinde çalışılmaktadır.
Yerel radyo ve televizyonların kurdukları birlik, bu ihale yapılmasın demiyor… Hatta teknolojik alt yapıyı destekleyen, yayın kirliliğini ve karmaşayı ortadan kaldıran ve çoğulculuğa hizmet eden bir ihalenin yapılmasına destek veriyor.
Ancak; “Kaş yapayım derken de göz çıkarılmasın!...,”
En azından bin bir mihnet ve fedakârlıklarla kuruluşların ve ülkemizin bu alanda aldığı yol, başa döndürülmesin,
Yayıncılık alanına çeki düzen verelim derken, “Fillerin ayakları altında ezilen çimler” misali, hakkaniyet ve adalet duygusu çiğnenmesin, istiyor.
Eğer bu uyarılara kulak verilmez ise daha önce hem de üç kez yaşanmış ihale iptalleri tekrar yaşanacak, zaman kaybedilecek ve belirsizlikler sürecektir.
Kim ne derse desin!... Hatta yasa da böyle buyurmuş olsun! 20 yıl sonunda, fiiliyatta bir KAZANILMIŞ HAK olgusu ortaya çıkmış. RTÜK te açtığı tüm frekans ihalelerinde bu gerçeği kabullenmiştir.
“YEREL BASININ KAZANILMIŞ HAKLARINA SAYGI GÖSTERELİM”
6112 sayılı yasa “RTÜK tarafından yayın yapmalarına müsaade edilen, radyo ve televizyonlar kapsama alanlarında yayınlarına devam ederler” demiştir.
Yerel yayıncılığa soyunmuş kişiler kanallarına önemli yatırımlar yapmışlar… Bu iş, inanın para kazanmak saiki ile yapılmaz. Bu bir gönül işi. Aralarında Çoluk- çocuğunun nafakalarından keserek işlerini sürdürmeye çalışanlar var. Hepiniz bölgenizden tanıyorsunuz, bu şövalyeleri!... Ciddi de tecrübe edinmişler. Bir kültür oluşturmuşlar.
Her türlü zorluklara rağmen yayınlarını sürdüren bu kuruluşlara, devam etme imkânı sağlamak bir vefa borcu olsa gerektir. Tekel haline gelmiş ulusal medya kuruluşlarında yer bulamayan siyasi ve sosyal aktörler, topluma yerel kanallardan ulaşmakta ve kendilerini ifade imkânı bulabilmektedirler. O halde gelin onların kazanılmış haklarına saygı gösterelim.
“DEVLETİN BELİRLEYECEĞİ, ONLARIN DA
KABULLENECEĞİ BİR ÜCRETLE FREKANS SAHİBİ OLSUNLAR”
Bırakın şu ihale komedisini, maksat üzüm yemek ise, devletin belirleyeceği, onların da kabulleneceği bir ücretle frekans sahibi olsunlar. İhale yöntemi belki devlete birkaç kuruş fazla gelir temin edebilir. Ancak gerçek demokrasinin belirleyici vasfı “çoksesliliği”nde köküne kibrit suyu ekmiş oluruz. Alınacak yüksek ücretlerle iflahı kesilen bu kuruluşlar, tekel olmuş devlere yem olurlar ki bu demokratik toplum adına altın yumurtlayan tavuğu kesmek ile eş anlamlıdır. Ülke olarak bu hataya düşmeyelim. Kısa günün karından vazgeçip, büyük düşünelim.
Şayet ihale yapılacaksa da ilk önce mevcutların katılacağı ilk tur, diğer talepler için de ikinci tur şeklinde yapılsın.
Her meslekte ihtisaslaşma var. Radyoculuk ayrı, televizyonculuk ayrı… Herkes kendi alanındaki ihaleye katılabilsin… Aksi takdirde bugüne kadar elde edilen tecrübenin ve ilkelerin inkârı anlamına gelir ki, sadece yayıncı kuruluşların değil devletinde alfabeyi yeni baştan öğrenmesi gibi bir şeydir bu… Üstelik radyocular, TV alanına girmek istiyorlarsa, önerdiğimiz iki turlu ihalenin ikinci turuna katılabilirler.
Bir diğer önemli hususta; bir ildeki ihaleye, o ilde yayın yapan kuruluşlar girmelidir. Bunun, hem hakkaniyet hem de şehir halkı ile hemhal olmuş yayıncının korunması açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
GELİR ADALETSİZLİĞİ
Bu gün itibariyle, medyanın ayakta kalmasını temin eden reklam gelirleri 2011 yılı itibariyle 2,5 milyar dolardır. Bu harcamaların % 56’sını televizyonlar %3 ünü radyolar almakta… 228 bölgesel ve yerel TV ve radyoya bu gelirlerin neredeyse % 1’i düşmektedir. Gördüğünüz gibi en büyük gelir adaletsizliği burada…
RTÜK sanki bu gerçeği bilmiyormuş gibi her ile 7 yayıncı ihalesi için şartname hazırlamakta…
“ÇOĞULCU DEMOKRASİ OLACAKSA;
PARLAMENTOSU VE MEDYASI İLE BİRLİKTE OLACAK”
Ülke gerçekleri ile bağdaşmayan bu yanlışlık düzeltilmelidir. Üstelik neredeyse her il aynı kefeye konulmakta… İstanbul’da, Isparta’da, Ankara’da Mardin’de aynı soruyorum! Bu illerin gelişmişlikleri ve sahip oldukları potansiyel aynı mı?
Biliyorsunuz ki, şu anda ülkemizdeki lisans ücretleri Avrupa ülkelerinin 3 katı yüksekliğinde… 210 bin TL… Reklam pastası dikkate alındığında, bu ücretin ne kadar yüksek olduğu ortada…
Bu kısacık sürede, bu sorunları sizlerle paylaşmak ve şehrimizdeki vatandaşa ulaşım açısından elimiz kolumuz olan yerel TV ve radyoların MHP olarak yanında olduğumuzu duyurmak istedim.
Çoğulcu demokrasi olacaksa; parlamentosu ve medyası ile birlikte olacak; Biri, olmadan, ötekisi olmaz”.
 

 

Bu haber 909 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...