“Yapı Ruhsat standartları değiştirilerek mühendis ve mimarlar devre dışı bırakılıyor”

10 Temmuz 2018 15:43

İnşaat Mühendisleri Odası  Isparta İl Temsilciliği Yönetimi, basın mensuplarıyla kahvaltıda buluşarak yapacakları çalışmalar hakkında bilgilendirme yaptılar.

4 Mayıs 2018 tarihinde yapılan seçimler sonrasında yönetime getirilen Şeref Korkmaz ve ekibinin ataması yapıldı. İnşaat Mühendisleri Federasyonu, Korkmaz ve ekibinin mazbatasını gönderdi. İnşaat Mühendisleri Temsilcilik Yönetim Kurulu Başkanı Korkmaz ve ekibi  göreve başladı

                İnşaat Mühendisleri Odası  Isparta İl Temsilcisi Şeref Korkmaz, seçimler sonucunda kendilerini bu göreve layık gören meslektaşlarına teşekkür etti.      

                Korkmaz, yönetiminde İlyas Devran Çelik, Süleyman Öztürk, Berna Boşgelmez ve Fatih Dikmen’in yer aldığını bildirdi. Yedek üyeler  ise Mehtap Arlıoğlu, Halil Erdemir, Mehmet İzci, Ali Özdemir ve Ömer Faruk Asgardereli olduğu bildirildi.

                Odalarının kuruluş hikayelerini anlatarak açıklamalarına devam eden Korkmaz, şöyle konuştu:

                “1954 yılında kurulan İnşaat Mühendisleri Odası, Anayasanın 135. Maddesi gereğince 6235 sayılı Kanunla kurulmuş Kamu Kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olup faaliyetlerini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) çatısı altında yürütmektedir. İnşaat Mühendisleri, mesleki bilgi, beceri ve deneyimlerini toplumun ortak çıkarları, insan refahının gelişimi, evrensel insani kazanımların ve kültürel mirasın korunması için kullanırlar. Toplumun sağlığı, güvenliği ve refahı, doğayı ve çevreyi korumayı, onlara zarar vermemeyi mesleki sorumluluklarının ayrılmaz bir parçası olarak görürler.

Bu bağlamda, İlimizde gerçekleştirilen mesleki yatırımlarla yakından ilgileneceğimizi ve katkı sağlamak için her türlü desteğe hazır olduğumuzu beyan ederiz. Odamız, öncelikle meslek faaliyetlerinin konuşulduğu, toplumu ilgilendiren konularda çözümler üreten ve kamuoyu oluşturabilen bir merkez haline gelmesi konusunda gereken tüm çabaları sarf edeceğimizi bildiririz.

Kamu ve özel sektörde hizmet veren tüm meslektaşlarının sorunlarıyla yakından ilgilenen, hakkaniyet içermeyen ve ötekiler yaratan art niyetli düşüncelerin karşısında bulunarak, mesleğe ve meslektaşına destek olan tarafsız, şeffaf bir yönetim anlayışıyla hizmet vereceğimizi beyan ederiz.

Son zamanlarda gündem oluşturan, İmar Barışı, Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin belgelerinden Mühendis ve Mimarların imzalarının kaldırılması hakkında görüşlerimiz aşağıdaki gibidir.

02 Mayıs 2018  tarih ve 30409 (mükerrer)  Resmi Gazete`de yayımlanan tebliğ ile yürürlüğe giren TS 8737 no`lu yeni Yapı Ruhsatı Form Standartları ile Yapı Ruhsatlarında; Proje Müellifleri ile Şantiye Şefi mühendis, mimarların ve yapı denetçilerinin imzalarının yer aldığı bölümler kaldırılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 31 Mayıs 2018 tarihinde yapılan değişiklikle MAKS/Mekânsal Adres Kayıt Sisteminde değişiklik yapılarak uygulamaya geçilmiştir.

Daha önce de itiraz ettiğimiz gibi, bu uygulama "sahte mühendisliğin" önünü sonuna kadar açmış olacak ve hem kamusal hem de mesleki anlamda ciddi sorunları beraberinde getirecektir.

Meslektaşlarımızın hizmet ürettiği ve isimlerinin yazılı olduğu bir belge olan yapı ruhsatının, bilgileri dışında oluşturulmasını yanlış buluyoruz.

Gelişmiş ülkelerde yapı yapma işi, projelendirme sürecinden inşa sürecinin sonuna kadar kurumsal birimlerin denetiminde mühendis ve mimarlar tarafından gerçekleştiriliyor. Ülkemizde ise,  sürekli değiştirilen mevzuatlarla süreç daha da geriye götürülerek, mühendis ve mimarlar devre dışı bırakılıyor. Mühendislik mimarlık hizmetleri ve projeleri ruhsat almanın formalite eki olarak görülüyor. Bu nedenle; meslek alanımızda olması gereken yetkinleşme sağlanamıyor.

Yapı ruhsatı düzenlemek zorunda olan ilgili idarelerin yapısında bulunan eksiklik ve yetersizlikler nedeniyle ruhsat işlemlerinin uzamış olması, proje müelliflerinin onay ve imzalarının alınmasına bağlanamaz. Ayrıca mühendis ve mimarların mesleki hak ve yetkilerini kullanmaları, "bürokratik bir mekanizma" ve işlemlerin uzamasının nedeni olarak gösterilemez.

Ruhsat standartlarının değiştirilerek mühendis ve mimarların mesleki hakları dışlanıyor. Mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde sahte imza kullanılmasının önü açılıyor. Ruhsat düzenleme süreçleri, projeyi yapan mühendis ve mimarın bilgisi dışında tamamlanmak istenmektedir. Ruhsatların en temel eki olan proje tadilatı yapılması sürecinde teknik düzeyde karşılaşılacak sorunlar, ilgili idareyi de yeni bir hukuksal durumla karşı karşıya bırakacaktır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın yapı ruhsatı verilmesi aşamasındaki "bürokrasiyi azaltma girişimi" adı altında izlediği yöntem yanlıştır.

Bu nedenle yapı ruhsatlarında bulunması gereken mühendis ve mimarların ıslak imzalarının kaldırılarak "devre dışı bırakılması" yerine, mühendis ve mimarların ruhsatlarda imzalarının bulunması uygulaması mutlaka sürdürülmelidir. Ayrıca, ELEKTRONİK İMZA kullanılarak bürokrasiyi azaltmanın bir sonraki aşaması olan "E-RUHSAT" uygulamasına biran evvel geçilmesi gerektiğini meslektaşlarımızın ve halkımızın bilgisine saygıyla duyuruyoruz.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Haziran ayı başında TBMM tarafından çıkarılan "İMAR BARIŞI" ile ilgili Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliğini, 6 Haziran 2018 tarih ve 30443 sayılı resmi gazetede yayımladı.

Ne yazık ki ilan edilen bu imar barışı mesleki açıdan bizleri dışlamaktadır.  Bir deprem ülkesi olan ve depremler sebebiyle çok ciddi bedeller ödeyen ülkemizde, imar barışı kapsamına alınacak binaların en azından depreme dayanıklı olma koşulunu sağlaması gerekirdi. İmar kirliliğine sebep olarak rant peşinde koşanların, kaçak katlar çıkarak haksız menfaat sağlayanların, bu imar barışının kapsamı içinde olmaması gerekirdi. Bu iki başlık kapsamına giren binaların imar barışı kapsamına alınması hem bir mühendis olarak, hem de bir vatandaş olarak bizleri rahatsız etmektedir.

Depreme dayanıklı olmayan binlerce binanın imar barışı kapsamına alınması ve bu binalardan alınacak paranın kentsel dönüşüme aktarılacak olması kendi içinde tutarlı değildir. Yasaya binaların deprem güvenliği vatandaşın sorumluluğundadır yazarak devletin kendi sorumluluğunu ortadan kaldırması mümkün değildir.

Çünkü; Devletin Birinci Görevi Halkın “CAN ve MAL GÜVENLİĞİ” ni korumaktır.”

Korkmaz, kurulacak komisyonları da şöyle açıkladı:

1.Kent Sorunlarını İzleme ve Yatırımları Değerlendirme Komisyonu;

2.Mesleki İçi Eğitim Yasalar ve Yönetmelikler Komisyonu;

3. Mesleki Denetim ve Proje Kriterleri Komisyonu;

4.Yapı Denetimi Yapı Müteahhidi İnşaat Mühendisleri Şantiye Mühendisleri İş Sağlığı ve İş güvenliği Komisyonu;

5.Genç İnşaat Mühendisleri Komisyonu;

6. Kültür, Sanat, Spor ve Sosyal Etkinlikler Komisyonu;

7.Kamu Çalışanları Komisyonu;

 

 

Bu haber 458 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...