Zabun: Çobanlık insana hayatı yeniden okutur

11 Temmuz 2019 14:56

Öğrencilik yıllarında köyünde çobanlık yapan AK Parti’nin Hukukçu İl Başkanı Osman Zabun, yeniden dağlara çıktı. Bir günlüğüne de olsa özlediği yılları yeniden yaşadı. Zabun’a göre, çobanlık öğretici bir meslek. İnsana hayatı, doğayı ve tabiatı yeniden okutuyor ve keşfettiriyor.

Her insan çocukluğuna, doğup büyüdüğü köyüne, mahallesine özlem duyar. Tıpkı Osman Zabun gibi. Siyasette iktidar partisinin İl Başkanlığına kadar yükselen ve bu görevde Türkiye’nin en tecrübeli il başkanı sıfatını kazanan Av. Osman Zabun da çocukluğunu, köyünü, doğal hayatı özleyenlerden birisi… Şarkikaraağaç’ın Aşağı Dinek Köyü’nde doğup, büyüyen eğitim hayatı için Isparta’ya ve İstanbul’a gidip gelen Zabun’un geçmişinde çobanlık var. İlkokul, ortaokul ve lise döneminde okuldan kalan zamanlarında babasına ve akrabalarına yardımcı olmak için koyun, keçi ve sığır çobanlığı yapan Zabun, eski günlerini özlemle anıyor.

ZABUN, YAYLAYA ÇIKTI ÇOBANLIK YAPTI

                AK Parti İl Başkanı Osman Zabun, Isparta Ün Mecmuası ilk sayısı için çocukluk yıllarına geri döndü, dağa çıkıp bir günlüğüne çobanlık yaptı. Eski günlerini özlemle ve hasretle yadeden Zabun’a göre, çobanlık insana hayatı yeniden okutuyor. AK Parti İl Başkanı Zabun, keçi ve koyun sürülerini otlattı, duygularını ve içinde kopan fırtınaları şöyle anlattı:

KOYUN, KEÇİ SIĞIR ÇOBANLIĞI YAPTI

“Çobanlığın insan hayatında çok farklı bir yeri vardır. Çobanlığın kendine özgü özellikleri vardır. Geçmişte, çocukluğumuzda, değişik zaman dilimleri içerisinde çobanlık serüvenliğimiz var. Koyun da, keçi de, sığır da otlattık. Bunların hepsi geçmişimizde önemli izler bıraktı. Koyun çobanlığının kendine özgü özellikleri vardır. Keçi ayrıdır, sığır ayrıdır. Koyun, gece serin zaman aralığında otlatılır. Keçi gündüz otlatılır, arkasından koşturmanız gerekir. Sığır daha da farklıdır. Sığırın hakkından gelmek kolay değildir. Çocukluğumda sığırın arkasında ağlayarak çobanlık yaptığımı çok iyi bilirim. Biri bir tarafa, biri bir tarafa koşar.

FİZİKEN YORULURSUNUZ

ZİHNEN DİNLENİRSİNİZ

Meşakkatli ve yorucu bir iştir. Kendine özgü zorlukları vardır. Ama çobanlık öğretici bir meslektir. Sabahtan akşama kadar doğa ve hayvanlarla iç içesiniz. Hayvanların arkasında dolaşırken tabiatı yeni baştan bir kez daha tanıma şansınız olur. Önünüze gelen bir taşın şeklinde saatlerce düşünürsünüz, ona bir anlam yüklemeye çalışırsınız. Bir çalının şeklini saatlerce düşünürsünüz. İlk kez gittiğiniz dağlık, ormanlık, çalılık yerler vardır. İlk kez gittiğiniz yer size farklı bir heyecan oluşturur. İlk kez görmek farklı bir haz verir. Başka bir muhatabınız var. Kendinizle birlikte baş başasınız. Tabiatı, hayatı yeniden okursunuz. Herşeyin anlamı yerli yerine oturur. Hepsinin farklı bir özelliği vardır, lezzeti vardır. Fiziksel olarak yorulursunuz ama zihinsel olarak yorulmazsınız. Tam tersine akşama kadar aldığınız oksijen ve birbiri arkasından akıp giden yorumlar dünyası sizin zihninizi geliştirir. Bu tür güzellikleri de vardır.

EN İYİ ARKADAŞINIZ ÇOBAN KÖPEKLERİDİR

Bir başka boyutuyla çobanlık yaparken sürünüzde bulunan bütün hayvanları tek tek tanırsınız. Şeklinden, boyundan-posundan, boynuzundan tanırsınız. O sürünün içerisinde bir tanesi eksik kaldığı zaman onu gözleriniz arar. Eğer eksik görürseniz geri döner, çalı arkası araştırırsınız. Öbür taraftan sizin en iyi arkadaşlarınızdan birisi çoban köpükleridir. Bir taraftan size arkadaşlık ve dostluk yapar bir taraftan da sürüye sahip çıkar. Sürüye dadanacak olan biz ‘canavar’ deriz, Kurt’a karşı pür dikkat sürüyü kollar, gözetirler. Eğer köpekleriniz nitelikli ve kaliteli ise sürü çobanlığınız kaliteli geçer. Daha rahat hareket edersiniz. Yoksa sürüye karşı gelebilecek saldırıları bertaraf etmek için çok daha dikkatli hareket etmeniz gerekir.

ÇOK ÖNEMLİ HATIRALAR BESLİYORUM

Bir taraftan okuyoruz. Okul dönemlerinde okuldaydım, onun dışında köye gittiğimiz zaman çobanlık yapardım. İlkokulun başından itibaren dönem dönem hem keçi, hem koyun hem de sığır çobanlığım oldu. Bunlar derin izler bıraktı bende. Bugün geriye dönüp baktığınız zaman çok önemli hatıralar. Onları an an yaşarsınız. Her bir durak noktasının ayrı bir anlamı olur. Çobanlık dönemimizde sahalarımızda çok sayıda pınarlar vardı. O pınarların başına oturur orada dinlenir, ateş yakar, başında çayımızı içerdik. Bunların keyfi apayrıdır. Lise yıllarımıza kadar zaman zaman çobanlık süreci devam etti. Hayatımda dolu dolu yaşadığımı düşündüğüm, tabiatı çok farklı yönleri ile anladığımı düşündüğüm zaman dilimidir.

SIFIR IŞIKTA GÖKYÜZÜNÜ

KAİANATI KEŞFEDERSİNİZ

Yayla çobanlığı ayrı bir şeydir. Özellikle bahar aylarından itibaren yazın yaylaya çıkardık. Yaylada ya bir çadır ya da tek odalı, taştan yığma çoban damları vardır. Orada tek başına kalırsınız. Gündüz ile gecenin ayrılığını, farkının tadını ve keyfini apayrı yaşarsınız. Çam ağaçları altında, tabiatın sesiyle müthiş bir keyfi vardır. Sabahın serinliğinde kalkarsınız. Koyun çobanlığında ise gündüz yatar, gece işbaşında olursunuz. Sıfır ışıkta gökyüzünün yıldızlarını, kainatı izlersiniz. Yıldızların her birinin senin için anlamı vardır. Ona farklı anlamlar ve hayaller yüklersiniz. Gözleriniz onu arar, yıldızlarla adeta diyalog kurarsınız. Yalnızlığın getirdiği bir takım özellikler vardır. Canlı-cansız birçok varlıkla iletişim dili oluşturursunuz ve o dille adeta siz onlarla, onlar sizle konuşur.”  Yeni Ün…

 

 

Bu haber 301 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...