Belgeselci Servet Somuncuoğlu Isparta’da konferans verdi

4 Mayıs 2013 13:40

Türkocakları Isparta Şubesinin organize  ettiği, TRT Belgesel yapımcısı Servet Somuncuoğlu'nun  "Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler" konferansı muhteşem geçti.Belediye kültür sinemasında ki program çeşitli slayt  görüntüleri eşliğinde izleyenleri zaman tüneline sokarak 2 saat sürdü.Türkocakları Isparta şube başkanı Op.Dr.Levent Başyiğit'in açılış ve hoş geldiniz konuşması,günün anısına hazırlanan hediyenin takdimi sonrasında program başladı.Somuncuoğlu; Türkler Tarihi hafızalarından kaynaklanan bilgileri yazıyı kullanmadan önce taşlara kazımıştır. Bu gelenek yazının oluşmasına kaynaklık ettiği gibi zamanla yazıyla da beraber devam etmiştir. Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler adlı eser Türk tarihinin ilk kaynaklarını ilgililere sunması açısından son derece önemli bir eser olup, Türkiye’de sanat tarihi, resim tarihi, dil tarihi ve kültür araştırması yapanlara da önemli belgeler sunmaktadır.

2008 Yılında yayınlanan ve Türk Kültür Tarihi üzerinde yeni baştan tartışmalar başlatan Türk Tarihinde Devrim, Türk Tarihinin Derin Kökleri gibi nitelemelerle basında tartışılan Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler, aynı zamanda 2008 yılı Sedat Simavi Sosyal Bilimler Araştırma ödülüne layık görüldüğünü belirtti.

Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler” başlıklı sunumunu slayt gösterisi eşliğinde yapan Belgesel Yapımcısı ve Yazar Servet Somuncuoğlu, “Türk tarihi gerçekten Orhun Kitabeleri’yle mi başlıyor yoksa kimilerine göre 4000,kimilerine göre 6000 yıllık Türk Tarihi var mı ?” sorusunun peşinden gidildiğini söyledi. Türk kültürü ve tarihinin ana referanslarının Altay, Tuva, Hakasya ve Moğolistan’da olduğunu söyleyen Somuncuoğlu, Türkiye'nin gururu hemşehriniz Turan Yazgan hocamızı burada anmadan geçemeyeceğim. Üzerimizde çok büyük emeği vardır. Mekânı cennet olsun. Kurama göre Türkler yazıyı 5. yüzyılda kullandı. Türkler tarih içinde kendisine ait alfabesi olan entelektüel milletlerden birisidir. Kendine ait alfabesi olmasaydı bugüne gelemezdi. Bugün Moğolistan’da 14 ayrı ülke kazı çalışmaları yürütüyor. Maalesef bunların içinde Türkiye yok. Türkler Altay Dağları’ndan dünya üzerine yürümüştür. Bu veriler bize Altay Dağları’ndan ipuçları veriyor. Hakasya Ulubuyar’dan bir köy çizimi görüyoruz. Bu çizim varken, burada gördüğümüz ağaç mimarisinin nasıl taşındığını bilirken, Türkler nasıl göçebe oluyor? Göçebelik ayrı bir şeydir, göç etmek ayrı bir şeydir. Türkler hayvancılık ekonomisine dayandığı için göç eden bir millettir. Türkler kesinlikle göçebe bir millet değildir; göç eden bir millettir. Eğer göçebe olsaydı, arkasında yangından ve külten başka bir şey bırakmazdı. Göçebe göç ettiği yeri yakar, yıkar ve gider. Biz göçebe bir millet olsaydık, bu resimleri,bu eserleri bulamazdık.” dedi.

Daha sonra katılımcıların dikkatini çeken Somuncuoğlu, “Eğer biz tarih birliğimizi kaybedersek, bu tarih birliğimizi anlatamazsak, bu tarih birliğimizi ortaya koyamazsak, yarınlarımızı doğrudan doğruya kaybetmiş oluruz. Yarınlarımızı kaybetmemek için de bu taşlara biz acilen sahip çıkmak zorundayız. Özellikle gençlere sesleniyorum; artık uzak diye bir yer yok. Yani akvaryum balığı olmaktan vazgeçin. Ben gittiğim coğrafyalarda Fransız’la, Alman’la, İngiliz’le karşılaşıyorum. Dünya, Türk coğrafyasını paylaşıyor. Biraz sert konuşuyorum ama bunlar bizim doğrularımız şeklinde konuştu.

Rüya gibi geçen 2 saatlik Türk tarihinin  kronolojik sunumu sonrası program, Türkocaklarının 24 Mayıs 2013 cuma akşamı   organize edeceği Eski Türk Dil Kurumu başkanı Prof.Dr.Haluk Şükrü Akalın' ın "Geçmişten Geleceğe Türkçe " konulu konferans duyurusu sonrası sonlandırıldı.

 

Bu haber 2058 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...