Türkocağı’ndan Akillere görüş ve öneriler

22 Mayıs 2013 15:47

Isparta Türkocağı, ilimizi ziyaret eden Akil İnsanlar Heyeti’ne bugün de yaşanan süreçte Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi  ilgilendiren konularda görüş ve düşüncelerini sundu.

Türkocağı Isparta Şube Başkanı Levlent Başyiğit tarafından sunulan bildirgede şu ifadelere yer verildi: “Geçen sene,  Osmanlı’dan  Cumhuriyete  uzanan süreçte 100.kuruluş yılını kutlayan Türk Ocakları, dün Çanakkale’de, Kurtuluş  savaşında cephede, daha sonra da Türkiye’nin inşasında Atatürk’ün yanında nasıl Milli mektep olarak işlevi gördü, Genel Başkanı  Hamdullah Suphi Tanrıöver ilk Cumhuriyet hükümetlerinde  nasıl Milli Eğitim Bakanı olarak görev aldı, sorumluluk üstlendi  ise bugün de yaşanan süreçte Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi  ilgilendiren konularda görüş ve düşüncelerini Türk Milleti ile paylaşmayı hep görev bilmiştir. Bu nedenle Genel Merkezimiz konu ile ilgili değerlendirmelerini  bir mektup ile Cumhurbaşkanına, Başbakana, Milletvekillerine, Kamuoyuna ve Türk Milletine duyurmuştu. Biz de aynı şekilde Isparta yerel basınına ve kamuoyuna bu süreci nasıl gördüğümüzü aktarmıştık. Şimdi Isparta’yı ziyaret eden Akiller Heyeti dolayısı ile bir kez de burada dile getirmeyi görev bildik. Bu vesile ile Isparta’yı ziyaret eden Akiller Heyetine hoş geldiniz diyorum, bu toplantıya katılanlara saygılarımı sunuyorum.

On binlerce şehidimize, 300 milyar TLdan fazla ekonomik kaybımıza neden olan, 30 yıldır devam eden PKK Terör eyleminin, akan kanın, Anaların göz yaşlarının durmasını; aklını kaybetmemiş  her Türkiye Cumhuriyeti   vatandaşı  ister, arzu eder. Bunun aksini düşünmek, söylemek  abesle iştigaldir.

Akan kanın durması için çözüm süreci  başlatan iktidara;  bu çalışmasının yöntemi konusunda çekinceleri olanları, Üniter Devlet, Tek Resmi Dil(Türkçe), Tek Bayrak(Türk Bayrağı), Tek Millet(Türk Milleti) den geri adım atılmaması, yapılması düşünülen yeni anayasadan  1000 yıldır bu topraklarda hükümran olan Türk milletinin adının çıkartılmaması, yerel yönetimlere verilecek  olağanüstü yetkiler sonucunda Güneydoğu da önce federasyona,özerkliğe sonrasında Kuzey Irak ve Suriye’den şimdiden ele geçirilen, İran dan kopartılacak topraklarla Büyük Kürdistan’ın kurulmasına gidecek yola girilmemesi konularında ikazları olanları“kandan beslenenler” diye nitelendirilmesi, “Anaların ağlamasının devamını isteyenler” olarak gösterilmesi  en hafif tabirle vicdansızlıktır.

Bu sorun basit bir anlaşmazlık olsaydı 30 yıldır sürmez, şimdiye kadar çoktan çözülmüş olurdu. Teröre kurban verdiğimiz on binlerce  Vatan evladı “Bayrak inmesin, Ezan dinmesin, Vatan bölünmesin “ diyerek bu ulvi gayeler için canlarını verdiler, şehit oldular. PKK terör örgütü de bir o kadar  kaybının olduğunu, sözde şehit verdiklerini belirtmektedir. Yaşam hakkı en tabii, en kutsal haktır. Terör örgütü de on binlerce ölebilecek insan bulduğuna göre, onlarında uğurlarına canlarını feda edebilecekleri  kutsalları, hedefleri var demektir. Peki bunlar nelerdir ? İmralı canisi Öcalan, Kandildekiler, TBMM deki uzantıları olan BDP ve medyadaki kalemşörleri zaman zaman bunları dile getirmektedirler. Ana dilde (Kürtçe)eğitim, Devletin Resmi dilini ortakTürkçe- Kürtçe haline getirmek, Güneydoğu’da ki  belediyeleri diledikleri gibi yönetmek, Valileri devre dışı bırakarak, kendi güvenlik güçlerini kuracakları Yerel yönetimler kanunu ile önce federasyon, özerklik sonrada Güneydoğu’yu kürdistan’ın bir parçası yapmak, bebek katili Öcalan'ın serbest kalması. Hedefleri bu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Milli İstihbarat Teşkilatı PKK Terör örgütünün kurucusu İmralı canisi Öcalan ile görüşüp terörün bitirilmesi, sözde silahlarını bırakıp Yurt dışına çekilmeleri, Anaların göz yaşlarının dinmesi  konularında anlaşma sağlarken karşılığında ne söz verdi acaba? Zira  ne Öcalan’ın, ne Kandil’in, ne de BDP nin 30 yıldır yaptıklarından nedamet getirdiğine , beşikteki bebekleri, Hemşire eşinin gözü önünde Şerefli Türk subayını hunharca katlettiklerinden  pişmanlık duyduklarına, ideallerinden, hedeflerinden geri adım attıklarına, vaz geçtiklerine dair bir açıklamaları olmadığına göre Öcalan  bir elma şekeri veya  kurabiye karşılığında el sıkışıp bu süreci başlatmadı herhalde! Bunu  nereden anlıyoruz ; o tarafın bu sürecin başlamasından sonra son derece rahat, istediklerinin sözünü almış, savaş kazanmış  muzaffer Kumandan edalarından anlıyoruz. Zaten Diyarbakır’da Nevruzda okunan cani Aponun manifestosunda” isteklerimiz yerine getirilmez, bu süreç de heba edilirse  sınır dışına çekilen gerillaya yapılacak ekleme ile 50.000 kişilik bir ordu kurup  yakıp yıkacağını” da dile getirmişti.

Güneydoğuda yaşayan kürt  kökenli vatandaşlarımızın yüzde 37 si son genel seçimde Apo-PKK destekli BDP li adaylara oy vermişlerdir. Yani bölge insanımızın  yüzde 63 ü bütün baskı ve tehditlere rağmen oyunu BDP li adaylara  vermemiştir. Durum böyle iken, o bölgede yaşayan kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamının geleceğini belirlemek, haklarını savunmak için Apo-PKK-BDP nin tek yetkili ve temsilcisi gibi muhatap alınıp,  görüşmelerin yapılmasını doğru bulmuyoruz.

Akiller heyetinin de bizlerin bildiklerinden, gazetelerin yazıp, televizyonların söylediklerinden başka bir bilgileri de yok olduğu anlaşılıyor. Esasen sizlerin görevi anladığımız kadarı ile gittiğiniz yerlerde, olan biteni bilmediğimiz çözüm süreci ile ilgili insanların ne düşündüğünü, bu işin başı olan Başbakana objektif bir şekilde iletmeniz, rapor etmeniz her halde. Ama şunu da unutmayın bizler bu toplantıya  davet edildiğimiz için girebildik. Burada Isparta daki bütün sivil toplum kuruluşları, çeşitli kesimleri temsil eden kuruluşlar, mesela bizzat terörün tarafı ve mağduru olan Şehit aileleri derneği  yok. Yani sizler özenle seçilmiş kuruluşlar ve kişiler ile görüştürülüyorsunuz. Bu nedenle  burada süreç ile ilgili halkın ne düşündüğünü  çok zayıf olarak duyacaksınız. Bunun için sizleri zaman zaman   gazetecilere, televizyonlara  konu ile ilgili demeç  verirken,-kasıt yok ise eğer -“Gittiğimiz yerlerde toplum  süreci destekliyor” derken görüyoruz. Bu yaklaşımın çok sağlıklı ve doğru bir görüş olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Türk Ocakları olarak biz bu süreci desteklemiyoruz.

ÇÖZÜM SÜRECİ İLE İLGİLİ  SAYIN BAŞBAKAN’A İLETİLMESİNİ İSTEDİĞİMİZ  GÖRÜŞLERİMİZ:

1-Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan  Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kalan bu toprakları Türk Milleti  Bizans İmparatorluğundan Malazgirt meydan muharebesinde, Miryakefalon’da siyasi bedelini ödeyerek aldı. 1000 yıldır da  hükümran olarak bu topraklarda bayrağını dalgalandırmaktadır. Bu tapulu arsamıza hiç kimsenin gecekondu yapmasına veya çıkma eklemesine müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini birileri ile bölüşmemiz, hisse vermemiz mümkün değildir.

 2-Yapılması düşünülen yeni Anayasa da ; Osmanlı’nın 1876 Kanuni Esasi’si de dahil bütün Anayasalarımız olan 1924,1945,1961 ve 1982 Anayasalarında belirtilen “kurucu millet ,Türk kimliği”kesinlikle muhafaza edilmelidir.

3-Son yerel seçimler sonrası Apo ve PKK nın TBMM deki uzantısı olan BDP nin bir milletvekilinin serhat şehrimiz  Iğdır’ı da kazanmaları sonrası söylediği” Kürdistan’ın sınırları çizilmiştir” sözünü unutmadan  Güneydoğuda önce Federasyona, özerkliğe sonra Büyük Kürdistan’a gidecek yolu açmak anlamına gelecek  çeşitli Belediyeler  kanunu  ve Eyalet düzenlemelerinden kesinlikle  vazgeçilmelidir.

4-Yapılmak istenen yeni Anayasa’da Devletin Resmi ve Eğitim Dilinin sadece Türkçe olduğu kesinlikle vurgulanmalıdır.    

Özetle:

Türk Milleti; Şüheda’nın razı olmadığı hiç bir çözüme asla razı olmayacaktır. On binlerce Şehidimizin katili Öcalan’ın değil özgür olması, ev hapsini bile kabul etmeyecektir.Gerekirse “Türkiye Cumhuriyeti  Devletinin Ülkesi ve Milleti ile Bölünmez Bütünlüğü” için önüne konan Sevr’i parçalayarak, yeni Kurtuluş savaşını başlatmaya muktedirdir, hazırdır. Saygılarımla.

Ne Mutlu Türküm Diyene”.                   

 

Bu haber 737 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...