“Milli Eğitim Bakanlığı, kan kaybetmekten kurtulamadı”

17 Haziran 2013 19:18

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Balaban, 2012 – 2013 eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, Milli Eğitim Bakanlığının, 4+4+4 eğitim sisteminin yarattığı sorunların çözümüne yönelik hiçbir adım atmadığını savundu.

Balaban’ın değerlendirmesi şöyle: “2012-2013 eğitim-öğretim yılı sona erdi. Ne yazık ki, Bakanın değişmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı kan kaybetmekten kurtulamadı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı büyük umutlarla göreve gelmişti; ancak, bugün geldiğimiz noktada Sayın Bakan icraattan yoksun bir şekilde, var ile yok arası bir şekilde Bakanlığı yönetmektedir.

Bilindiği gibi geride bıraktığımız eğitim-öğretim yılında eğitim sistemimiz değişti ve 4+4+4 sistemi getirildi. Bu sistemin eğitimde yarattığı tahribatlar o kadar fazlaydı ki, sorunların zaman geçirilmeden çözülmesi gerekiyordu. Ancak Bakanlık yaşanan sıkıntıların çözümüne yönelik herhangi bir adım atmamıştır.

ALAN DEĞİŞTİREN ÖĞRETMENLERİMİZDEN İSTEYENLERE ÇALIŞTIĞI YERDE ESKİ ALANINA GERİ DÖNÜŞ HAKKI TANINMASI İÇİN NE BEKLENMEKTEDİR?

4+4+4 sistemi nedeniyle tüm branşlarda yaklaşık 70 bin öğretmen norm kadro fazlası oldu. Öğretmenlerin norm kadro fazlası olmasından en fazla etkilenenler ise sınıf öğretmenleriydi. Zira norm kadro fazlası olan sınıf öğretmenlerinin sayısı 23 bin 559’dur. Bakanlık norm kadro fazlası öğretmenleri eritmek ve özür grubu mağduriyetlerini gidermek için alan değişikliği hakkı getirse de, bu durum sorunu çözmeye yetmedi

Bir kez daha tekrarlıyoruz: Sendikamız; hem öğretmenlerin, öğrencilerin mağdur olmaması hem de başarılı, verimli, mutlu öğretmenlere sahip olmak için alan değiştiren öğretmenlerimizden isteyenlere çalıştığı yerde eski alanlarına geri dönüş hakkı tanınmasını talep etmektedir. Bakan Avcı, eğitim-öğretimin geleceğini düşünüyorsa, bu konuda en kısa sürede adım atmalıdır.

OKUL DÖNÜŞÜMLERİNİN ÖĞRETMENLERİ, İDARECİLERİ VE ÖĞRENCİLERİ MAĞDUR ETMEMESİ İÇİN TÜM TEDBİRLER ALINMALIDIR

Okul dönüşümleri şu anda MEB’in en öncelikli meselelerinden birisidir. Bu süreçte; normların yanlış belirlenmemesi, öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, başka okullara nakil yapılacak öğrencilerin mağdur olmaması son derece önemlidir. Bu noktada Bakanlığın, yer değiştirmeler ile ilgili yayınladığı yazı, dönüştürülen okullarda görev yapan öğretmenlerin norm fazlası olmaması esasına dayanmaktadır. Sendika olarak, okul dönüşümlerinin ilk atama, il içi ve il dışı nakillerden önce yapılmasının mağduriyetleri azaltacağına inanıyoruz. Bakanlık bu konuda hiçbir sorun yaşanmaması için gerekli tedbirleri mutlaka almalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak, okul dönüşümleri ile ilgili bir tane bile öğretmenimizin, idarecimizin mağduriyet yaşamaması için Bakanlığın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istiyoruz.

ÖZÜR GRUBU TAYİNLERİ YILDA 2 KEZ YAPILMALI,

İL/İLÇE EMRİ GERİ GETİRİLMELİDİR

Bilindiği gibi özür grubu tayinleri eski Bakan Ömer Dinçer döneminde yılda bir kereye düşürülmüştür. Sendika olarak, özür grubu tayinlerinin eskisi gibi yılda iki kez yapılması için büyük mücadeleler versek de, MEB bundan geri adım atmamıştır. Oysa Bakanlık; öğretmenleri eşlerinden, çocuklarından ayırma inadından vazgeçmelidir.  Aile bütünlüğünün korunması esas alınmalı, özür grubu tayinleri yılda iki kereye çıkarmalı ve il/ilçe emri geri getirilmelidir. Ailesinden uzak, aklı fikri eşinde, çocuklarında olan ve bu nedenle derslerine motivasyonda sıkıntı yaşayan öğretmenler ile eğitimin bir yere gidemeyeceğinin artık farkına varılmalı ve Bakanlık katı tutumundan vazgeçmelidir.

BU ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN ‘AĞUSTOS AYINDA 100 BİN ATAMA’ TALEBİMİZDE ISRARCIYIZ

Öğretmen açığı ülkemizin kanayan yarasıdır. Yaklaşık 350 bin öğretmen atama beklemekte, MEB’in açıklamasına göre öğretmen ihtiyacı ise 127 bini bulmaktadır. MEB, öğretmen ihtiyacının 140 bine ulaşacağını söylemektedir. Buna karşın öğretmen atamaları her yıl 30-40 bin civarında yapılmaktadır.

Sendika olarak talebimiz Ağustos ayında 100 bin öğretmen ataması yapılmasıdır. 100 binin altındaki bir atamayı kabul etmiyoruz. Bu noktada atama bekleyen öğretmenler de ilgili makamları harekete geçirmek için Başbakanlığa, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Maliye Bakanlığı’na faks, mektup, mail göndermelidir. IMF’ye borcumuzun sıfırlandığını göğsü kabararak anlatan Başbakan, ülkemiz kaynaklarını gençlerimiz için seferber etmelidir. Bu devlet, Ağustos ayında 100 bin atama yapacak güce muktedirdir.

SBS’NİN YERİNE NE İKAME EDİLECEK?

Milli Eğitim Bakanlığı, SBS’nin yerine uygulanacak yeni sisteme ilişkin çalışma yapmaktadır. Bakan Nabi Avcı yine bir merkezi sınavın olacağını açıklamış, bu sınavın yanı sıra bazı yazılı sınavların MEB tarafından merkezi olarak yapılacağını; bunların da liseye yerleştirmede etkili olacağını söylemiştir. Ancak konuyla ilgili net bir durum henüz yoktur. Zira Bakan Avcı, daha önce de Kazakistan modelini gündeme getirmişti. Sistemle ilgili ciddi bir kafa karışıklığının olduğu aşikardır. Liseye yerleştirmede nasıl bir sistemin ihdas edileceğinin hala net olmaması, farklı modellerin konuşuluyor olması da eğitimimizde belirsizliğe yol açmaktadır. Önümüzdeki yıl uygulamaya girecek ve adı henüz konulmayan bir sistem ile ilgili belirsizlikler öğrencilerimizi ve velileri tedirgin etmektedir. Ülkemizde sınav sistemlerinin bu kadar sık değişiyor olması, eğitim sistemimizin derli toplu ve rayına oturmuş olmaması kaygı vericidir.

MEB YÖNETİCİ ATAMALARINDA NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

En geç 2013 yılının Şubat ayında yapılması gereken yönetici atama takvimi bugün hala ortada yok. Bakanlık önce evlere şenlik bir Yönetici Atama Yönetmeliği yayınladı. Sendika olarak mülakatı getiren ve yöneticileri Valilerin atamasını sağlayan bu ucube yönetmeliğe şiddetle karşı çıktık ve MEB önünde 1000 kişiyle eylem yaptık. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın hakkaniyeti ön planda tutmayan, kariyer ve liyakati gözetmeyen bir ucube yönetmeliğin altına imza atması pes dedirtmişti.

Tepkiler üzerine Nabi Avcı sözüm ona geri adım attı ve yönetmeliğin değiştirileceğini açıkladı. Ancak bugün okullar kapanıyor ve yönetmelikten hala tık yok.

Peki yeni bir yönetmelik çıkacak mı, yoksa eski yönetmelik mi geçerli olacak? Yeni bir yönetmelik çıkacak ise mülakat sistemi olacak mı? Bu soruların cevabını bilmiyoruz. Elimizde internet sitelerinde yer alan Yönetici Atama Yönetmeliği Taslağı dışında hiçbir şey yok. Kapalı kapılar ardında yürütülen bu çalışmalara yandaş sendikanın müdahil olduğu ifade edilmektedir. Şayet bu doğruysa, eğitimcilerimiz yandaş sendikanın şefkatli(!) kollarına teslim edildiyse vay eğitimcilerimizin haline.Böyle bir durumu kabul etmemiz mümkün değildir.

Biz sendika olarak mülakatı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Subjektif değerlendirmelerin etkili olacağı, ahbap-çavuş, sendika-iktidar ilişkilerinin ön planda olacağı mülakat sistemi; hak edenlerin değil, yandaşların, torpillilerin yönetici olarak atanmasına yol açacaktır. Bu nedenle sendikamızın talebi; içinde mülakatın olmadığı, hakkaniyeti ve liyakati esas alan bir Yönetici Atama Yönetmeliği’nin en kısa sürede yayınlanmasıdır. Aksi taktirde eğitimde kaos yakındır.

YARDIMCI HİZMETLER SINIFI İHMAL EDİLİYOR

Eğitimimiz öyle bir noktaya geldi ki, düşünebiliyor musunuz Görevde Yükselme Sınavı hala yapılmadı. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların görev tanımı yoktur. Bu insanlar angarya işlerde çalıştırılmaktadır, çalışma saatleri esnektir. Okullarda ciddi bir hizmetli personel ihtiyacı vardır. Bazı okullarda hizmetli personel yok iken, bazılarında ise hizmetli personel sayısı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Genel İdari Hizmetleri, Teknik Hizmetler ve Yardımcı Hizmetler sınıfında görev yapanların Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği yoktur. Dolayısıyla özürleri bile olsa bu talepleri reddedilmekte yani yer değiştirememektedirler.

2012-2013 eğitim-öğretim yılı tüm bu sorunlarla kapanmaktadır. Bakan Avcı’nın göreve gelmesinin üzerinden 5 ay geçmesine rağmen eğitimde arzu edilen değişim-dönüşüm sağlanamamış aksine Bakanlık sessizliğe mahkûm edilmiştir. Bakan Avcı’nın eğitimin sorunlarını ötelemesi, çözmek için gayret sarfetmemesi, pasif bir Bakan görüntüsü çizmesi eğitim çalışanları arasında huzursuzluğa neden olmaktadır. Bakan Avcı’nın, öğretmenler ve eğitim çalışanları ile ilgili olumlu sözlerine karşın onların itibarlarını artırmaya yönelik herhangi bir şey yapmaması eksi hanesine yazılmaktadır. Öteyandan Bakan Avcı, Yönetici Atama Yönetmeliği konusunda sınıfta kalmıştır. Alan değiştiren öğretmenlerin sıkıntılarının giderilmemesi, norm kadro fazlası öğretmenler ile özür grubu mağduru öğretmenlerin yaralarına merhem olunmaması, Bakanlığın yönetim kadrosuna eğitimci kökenli kişilerin atanmaması, şube müdürü görevlendirmelerine devam edilmesi, öğretmen atamaları konusunda hayal kırıklığı yaşatılması, eğitim camiasında yandaşlığa, torpile müsamaha gösterilmesi Bakan Nabi Avcı’nın diğer kırık notları olmuştur. Bu nedenle Bakan Avcı’nın yaz tatilinde derslerine iyi çalışmasını ve yeni eğitim-öğretim yılında beklenen atılımı gerçekleştirmesini istiyoruz”.

Bu haber 749 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...