Mısır’da Yangın Çıkarsa Bütün Bölge Tutuşur-1

30 Temmuz 2013 15:23

                                                      Op.Dr.Levent Başyiğit

                                            Türk Ocakları Isparta Şubesi Başkanı

 

Mısır’da Yangın Çıkarsa Bütün Bölge Tutuşur-1

 

 Mısır’da Batılıların ısrarla “darbe” olarak nitelendirmedikleri askeri müdahale neticesinde nereye savrulacağı bilinmeyen bir “belirsizlik” dönemi başladı. Mursi’nin devlet başkanlığı görevinden uzaklaştırılması, aslında Müslüman Kardeşler (İhvan) iktidarına son vermek için yapılan geniş çaplı bir operasyondur. Mursi’nin cumhurbaşkanlığının birinci yıldönümüne günler kala Tahrir Meydanı’nda başlayan gösteriler ve buna paralel şekilde görevinden ayrılması için başlatılan imza kampanyasına katılanların sayısının 22 milyonu bulması, askeri müdahaleye zemin hazırlamak için yürütülen girişimlerdi. Nitekim gelişmeler plânlandığı şekilde sonuçlandı.

Mursi’nin cumhurbaşkanlığını ve Müslüman Kardeşler’in iktidarda olmasını asla istemeyen, bir yıllık görev süresinin tamamlanmasına bile tahammülü olmayan iç ve dış güçlere karşı direnmesi mümkün değildi, çünkü:

 

Müslüman Kardeşler yeterli hazırlığa sahip olmadan iktidara geldiler. Mısır toplumunun, ekonomisini, devlet yapısını, bürokratik mekanizmaları, yargıyı, Mısır ordusunun tercihlerini, ilişkilerini doğru okuyarak gerçekçi bir yol haritası belirleyemediler. Öncelikle çalışmak yerine, tamamıyla kendi doğrularına itibar eden, kurumsal yapılara yerleşmeye çalışan inhisarcı bir yöntem tercih ettiler. Sandıkta çoğunluğu sağlamanın iktidarı sürdürmek için yeterli olmadığını ancak iş işten geçtikten sonra gördüler. Toplumun farklı kesimleriyle, kendilerinin dışındaki çevrelerle gerekli diyalogu kuramadıklarından yalnız kaldılar. Daha sert ve köktenci bir İslâm anlayışını temsil eden Selefiyeci Nur Partisi’nin bile Tahrir Meydanı’ndaki gösterilere katılması, Genel Kurmay Başkanı’nın müdahale kararını açıkladığı toplantıda Selefi liderlerle El Ezher Şeyhi’nin de yer alıp desteklediklerini açıklamaları İhvan’ın yalnız kaldığının açık göstergesidir.

Mursi’nin seçimi kazanacağının, Müslüman Kardeşler’in iktidara geleceğinin anlaşıldığı ilk turdan itibaren organize bir direniş başlamıştır. Genel Kurmay Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi ve Kahire İdare Mahkemesi bu tarihten itibaren arka arkaya aldıkları kararlarla Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini, atama yapma hakkını büyük ölçüde budadılar. Mursi Şura Meclisi’yle sınırlı dar bir alana sıkışıp kaldı. Ne polise ne de istihbarata söz geçirebiliyordu. Basında yoğun bir yıpratma kampanyası yürütülüyordu.

Mısır ekonomisi çok bozuktu; yüksek düzeyde bir işsizliğin yaşandığı, yoksulluğun arttığı, başta turizm olmak üzere gelirlerin azaldığı, rüşvetin yaygınlaştığı, elektrik ve akaryakıt sıkıntısının yoğunlaştığı bir ortamda  iktidara gelmek Mursi’yi ilk günden itibaren büyük sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Çıkış yolu bulabilmek için yaptığı bütün girişimler sonuçsuz kaldı. Körfez ülkeleri yardım taleplerini cevapsız bıraktılar. IMF ile anlaşma yapmak maksadıyla başlatılan görüşmeler, bu kuruluş tarafından bilinçli olarak karar aşamasına getirilmedi. Bu sıkışık ortamda elektrik ve akaryakıt sıkıntısının zirve yapması, kuyruklar oluşması tepkileri daha da tırmandırdı. İlginçtir; Mursi’nin devrilmesinden itibaren bu sıkıntılar aniden ortadan kalkıverdi.

Bir başka önemli gelişme Körfez ülkelerinin ve Suudi Arabistan’ın darbenin hemen ardından yardım musluklarını sonuna kadar açmalarıyla yaşandı. Önce Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, hemen arkasından Kuveyt eşine sık rastlanmayan bir bonkörlük sergileyerek Mısır’a toplam 12 milyar dolar gibi büyük miktarda yardım yapacaklarını açıkladılar. Bu yardımlar darbeyi yapan silahlı kuvvetlerin arkasında, bu operasyona destek veren geniş bir uluslararası koalisyonun bulunduğunu gösteriyor.

Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD darbeyi olumlu bir gelişme olarak görüyorlar. İsrail tavrını açıklamamaya özen gösteriyor. Ancak Müslüman Kardeşler’in varlığından olduğu kadar Mısır gibi stratejik önemi büyük bir ülkede iktidar olmasından son derece rahatsızlık duyduğu biliniyor. İsrail, Mısır silahlı kuvvetlerinin Mursi’nin bilgisi ve onayı olmamasına rağmen Refah sınır kapısından Gazze’ye geçişleri sınırlandırmasını, yardım tünellerinin tahrip edilmesini güvenliği açısından olumlu bir tavır olarak görüyor. Bu gibi nedenlerle Müslüman Kardeşler’le Mısır ordusunu farklı değerlendiriyor.

 

 Değerlendirmenin son bölümü yarın...

 

 

Bu haber 646 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...