"Sıfır yeni vaka, sıfır ayrımcılık, sıfır AİDS´e bağlı ölüm"

2 Aralık 2013 17:58

Halk Sağlığı Müdür Vekili Dr. Mehmet Karakaya, 1 Aralık Dünya AİDS günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, HIV/AIDS hastalığının bulaşma yolları ve hastalıktan korunma yolları ile ilgili önemli uyarılarda bulundu.

Dr. Mehmet Karakaya’nın açıklaması şöyle: “HIV/AIDS enfeksiyonu 1980'li yıllardan bu yana tüm dünyada din, dil, ırk, cins, ülke ayırımı yapmadan hızla yayılmaya devam ederek günümüzde dünya çapında bir salgın boyutuna ulaşmıştır. 1990'lı yılların başlarından beri bulaşma pek çok ülkede en sık korunmasız yapılan cinsel temasla ikinci sıklıkta da damar içi madde kullananların ortak paylaştığı enjektör ile olmaktadır.

HIV enfeksiyonu erişkinlerin yanında, tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. Aşısı bulunmamaktadır. Kullanılan ilaç tedavisi ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmıştır ancak hastalığın tam tedavisi bulunmamaktadır.

Bütün bu durumlar göz önüne alındığında, önlenebilir bir hastalık olan HIV /AİDS ile mücadelenin en etkili yolu, korunma önlemlerini uygulamaktır. Tek eşlilik yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur.

AİDS, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2012 yılı raporuna göre; dünyada, 2012 yılı içinde 2 milyon kişinin HlV'e yakalandığı tahmin edilmektedir. Yine aynı raporda dünyada 35,3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 2012 yılı içinde 1,6 milyon kişinin AİDS nedeni ile öldüğü tahmin edilmektedir.

Ülkemizde de HIV/AIDS hastalığı konusundaki farkındalığın ve test imkânlarının artmış olması ile birlikte, tanı alan HIV/AIDS vaka sayısında göreceli bir artış görülmektedir, ancak Türkiye hala dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirilmektedir. 1985'den günümüze kadar, Sağlık Bakanlığına 2012 yılı Haziran ayı itibarı ile, toplam 6.802 HIV(+) kişi bildirimi yapılmıştır. Vakaların %70'ini erkekler oluşturmaktadır. Enfeksiyondan en fazla etkilenenler 25-39 yaş arasındaki kişilerdir. Ülkemizde bildirimi yapılan HIV(+) vakalarının %17,2'sı yabancı uyruklu kişilerdir. Ülkemizde bulaş en sık cinsel yolla olmakta (% 56) , ikinci sırada ise damar içi madde kullanımı (% 1,9) gelmektedir.

Birleşmiş Milletler bünyesindeki ve ayrıca uluslar arası kuruluşların da yer aldığı HIV-AIDS Birleşmiş Milletler Ortak Programı (Joint United Nations Programme on HIV-A1DS- UNAIDS) tarafından bu yıl 1 Aralık Dünya AİDS gününün ana teması; "Sıfır yeni vaka, sıfır ayrımcılık, sıfır AİDS'e bağlı ölüm" olarak seçilmiştir.

HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı herkesi tehdit edebilen, henüz virüsü tam olarak vücuttan atmayı sağlayabilecek tedavisinin ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Kullanılan ilaç tedavisi ile, HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmış, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür.

HIV NEDİR?

Human Immunodefıcieny Virüs (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) kelimelerinin baş harfleri ile adlandırılmış HIV virüs, bağışıklık sisteminin içine yerleşerek, bireyin bağışıklık. sistemini zayıflatan bir virüstür.

HIV POZİTİFLİK NEDİR?

Kanında HIV virüsü bulunan kişilere HIV pozitif denir. Bu kişiler aynı zamanda kanında antikor bulunan seropozitif (Anti-HIV testi=ELISA testi pozitif) kişilerdir.

AİDS NEDİR?

AİDS bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu HIV (hiv) adı verilen virüstür. HIV girdiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta, HIV in etkisinin yanı sıra, çeşitli mikroplar da hastalıklara neden

olurlar.

HIV/AIDS BULAŞMA YOLLARI

HIV bulaşıcılığının üst düzeyde olan bir virüs olmamasına rağmen, mutlaka korunulması gereken bir virüstür. HIV tek başına yaşamını idame edemeyen bu nedenle mutlaka konak ihtiyacı olan bir virüstür. Virüs açık hava şartlarında uzun süreli canlı kalamamakta, oksijenle temasta kısa sürede ölmektedir. Standart sterilizasyon uygulamaları virüse karşı korunmada yeterlidir. Virüsün bulaşma yolu temelde vücut sıvıları ile olmaktadır, bu nedenle kan, meni gibi virüsün daha yoğun olduğu vücut sıvılarının virüsün iletiminde yeri büyüktür. Ancak tükürük, ter, gözyaşı ve idrar gibi vücut sıvılarında virüs bulunmamaktadır. Bu nedenle öpüşmek, tokalaşmak, ortak duş-banyo alanlarını ve tuvaletleri kullanmakla bulaşmaz. HIV enfeksiyonu esas olarak Uç önemli yolla bulaşmaktadır:

1. Korunmasız cinsel ilişki:

HIV enfeksiyonunun en sık bulaşma şeklidir. HIV, korunmasız (kondom, kılıf, kaput, prezervatif kullanılmadan) yapılan her türlü cinsel temasla bulaşabilmektedir.

2. Kan ve kan ürünleri ile bulaşma:

Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile, virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir.

3. Anneden bebeğe bulaşma:

HIV enfeksiyonu gebelik süresince, doğum sırasında vücut sıvıları ve emzirme sırasında süt ile bebeğe geçebilmektedir.

HlV'ın BULAŞMADIĞI Durumlar:

•    Dokunmak, tokalaşmak, sarılmak ile,

•    Gözyaşı, ter, tükürük ile,

•    Aynı yerde oturmak, aynı havayı solumak ile,

•    Aynı havuzu, banyoyu, tuvaleti, saunayı, duşu paylaşmak ile,

•    Giysilerin ortak kullanılması ile,

•    Tabak, çatal, kaşık, bıçak, bardak paylaşılması ile,

•    Telefon kulaklığı, kapı tokmağı ile,

•    Sivrisinek, böcek, arı sokması ile HIV bulaşmamaktadır.

KORUNMA

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve diğer hastalıklarda olduğu gibi korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. Cinsel eğitim ve H1V/AIDS eğitim programlarının cinsel etkinlikler üzerinde uyarıcı etkisinin olmadığı ve bu etkinlikleri artırmadığı; tam tersine cinsel davranışı etkileyerek, azaltarak ya da kondom kullanımını artırarak riskli cinsel davranışları azalttığı saptanmıştır.

Cinsel yolla bulaşmaya karşı korunma: En sık görülen bulaşma yolu cinsel temasla olduğu için bu yolla korunma büyük önem taşımaktadır. Kondom ve doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmaya karşı en güvenli ve basit korunma yoludur.

Kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma: 1987 yılından beri de ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir. Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indirmektedir.

Damar içi madde kullanımı alışkanlığının önlenmesi, tedavi edilmesi, ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması bu grup hastalarda HIV bulaşma riskini azaltmaktadır”.

 

Bu haber 760 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...