“Ancak kendi kendini yönetebilen insanlar hürdür”

13 Aralık 2013 16:03

CHP İl Başkanı Vedat Şenol, İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesi: “Türkiye Cumhuriyeti; insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir” ifadesini hatırlatarak, “Ancak dünyada ve Türkiye’de tüm baskılara rağmen sokaklara çıkan, örgütlenen, yaşam alanlarını korumaya çalışan insanlar direnmeye “güzel bir yaşam mümkün” derken, diktatör rejimler polis şiddetiyle bu direnci kontrol etmeye ve bastırmaya çalışıyor” dedi.

Şenol’un açıklaması şöyle; “Doğuştan var olan ve insanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayrımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyetiyle sahip olması gereken hakların hepsine “ insan hakları” denir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 10 Aralık 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirisini kabul etmiştir. Türkiye ilk imzalayan ülkeler arasındadır. 10 Aralık ile başlayan hafta Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası olarak kutlanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insan hakları konusuna tam bir tanım amaçlayarak hazırlanmıştır.

İnsan hakları kişiyi özü ile yaşatacak kurallardır. İnsanı insan yapan kurallardır. İnsan hakları 10 Aralık 1948 yılında başlamış değildir. Dünya kurulduğundan beri insan haklarına saygı her çağda zamana uygun gösterilmiştir. Kula kulluk etmek, köle hayatı yaşamak, işkencelere maruz kalmak buna örnek gösterilebilir.

1215 yılında İngiltere’de, 1776 yılında Amerika’da, 1789 yılında Fransa’da insan haklarıyla ilgili bildiriler yayımlanmıştır. Bu bildirilerin hepsi insanların daha çağdaş yaşamalarını istemeleri sonucudur. Tam bağımsız ülkelerde yaşayan insanların haklarının, devletleri yönetenlerin güvencesi altında olması fikri ağırlık kazanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen bildiri ile insanların daha özgür yaşamaları öngörülmüş ve 30 Maddelik bildiriye uyulması konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması istenmiştir. İnsanın bu noktaya varmak için mücadelesinin temelinde düşünebilme yatıyor. Bu nedenle özgürce düşünebilme hakkı, yaşama hakkından sonra gelen en önemli haklardan biridir. Yaşama ve düşünme hakkını; eğitim-öğretim, çalışma, iletişim hakları takip etmektedir. İnsan hakları ihlallerinden sonra eşitlik ve adaletten söz etmek mümkün değildir. 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesine göre: Türkiye Cumhuriyeti; insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.

Ancak dünyada ve Türkiye’de tüm baskılara rağmen sokaklara çıkan, örgütlenen, yaşam alanlarını korumaya çalışan insanlar direnmeye “güzel bir yaşam mümkün” derken, diktatör rejimler polis şiddetiyle bu direnci kontrol etmeye ve bastırmaya çalışıyor.

Çağdaşlıktan, laiklikten, demokrasiden, hukuk devletinden, tam bağımsızlıktan yana olmayanlar insan haklarını savunamazlar ve geliştiremezler. Özgürlük, eşitlik, insan hakları gibi kavramları çıkarlarına alet eden gerici ve bölücülerin eline terk etmemek görevimizdir.

“ Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir. “

Ancak kendi kendini yönetebilen insanlar hürdür. Bu duygu ve düşüncelerle tüm halkımızın Dünya İnsan Hakları ve Demokrasi Haftasını kutluyor, daha özgür ve  insan hakları ihlallerinden uzak aydınlık günlerde

buluşalım diyorum.

 

Bu haber 888 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...