İsteyen kömür isteyen doğalgaz yakabilecek

2 Ağustos 2014 10:53

Mahalli Çevre Kurulu’nun hazırladığı Çevre Eylem Planı dün itibariyle askıya çıktı. Vatandaşların en çok merak ettiği “Kömür mü yoksa doğalgaz mı yakacağız?” sorusu da cevabını buldu. Buna göre mahkeme nihai kararını açıklayıncaya kadar hem kömür hem de doğalgaz kullanabilecek.

Mahalli Çevre Kurulu (MÇK), kömürü yakımını 1 Ekim 2014’ten itibaren yasaklama kararına itiraz edilerek mahkemeye taşınmıştı. Isparta’daki mahkeme yapılan itirazı reddetmiş ve bir üst mahkeme olan Antalya’ya intikal etmişti. Antalya İdare Mahkemesi ise Isparta’daki mahkemenin kararını bozmuştu. Şimdi gözler tekrar Isparta’daki mahkemeye çevrildi. 1-2 ay içinde Isparta’daki mahkeme nihai kararını açıklayacak. Buradan çıkacak sonucun temyiz yolu açık olacak. Eğer karara tekrar itiraz gelirse bu kez konu Danıştay’a gidecek ve son sözü Danıştay söyleyecek.

BU SÜREÇTE İSTEYEN İSTEDİĞİNİ YAKACAK

Önceki gün toplanan Mahalli Çevre Kurulu (MÇK) Çevre Eylem Planı’nın taslağını görüştü. Planda kömür yakımının yasaklanması konusu da işlendi. MÇK, Isparta’daki mahkemenin kararını bekleyecek ve ona göre hareket edecek.

TEKRAR OLAĞANÜSTÜ TOPLANACAK

Öte yandan mahkeme kararının açıklanmasının ardından MÇK’nın olağanüstü toplanarak Çevre Eylem Planı’na son şeklini vereceğini ve ilgili Bakanlığa göndereceği öğrenildi.

1 AY ASKIDA KALACAK VE VATANDAŞLARIN TALEPLERİ DE ALINACAK

Diğer taraftan hazırlanan Çevre Eylem Planı taslağının 1 ay süreyle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün internet sitesinde yayınlanacak. Vatandaşlar plana bakıp katkıda bulanabilecekler. 1 ay sonda gelen talepler de değerlendirilerek taslak halindeki plana son şekli verilerek Bakanlığa gönderilecek.

İŞTE TASLAK HALİNDE OLAN ÇEVRE EYLEM PLANI’NIN ÖZETİ

“Hava kirliliği; atmosferde toz, duman, gaz, su buharı şeklindeki kirleticilerin, insan ve

diğer canlılara zarar verecek düzeye erişmesidir. Trafik, sanayi ve ısınma sistemleri hava

kirliliğinin başlıca kaynaklarıdır. Hızlı kentleşme, şehrin yanlış bölgelere kurulması, kalitesiz

yakıtlar ve uygun olmayan yakma sistemleri gibi sebepler de hava kirliliğinin artmasına yol

açmaktadır. Yapılan klinik çalışmalarda söz konusu kirleticilerin solunum yolu hastalıklarını

artırdığı tespit edilmiştir.

KİRLİLİK SAĞLIKLI İNSANLAR ÜZERİNDE BİLE GÖZLEMLENİYOR

Hava kirliliğinin sağlık etkisi öksürük ve bronşitten, kalp hastalığı ve akciğer kanserine

kadar değişmektedir. Kirliliğin olumsuz etkileri sağlıklı kişilerde bile gözlenmekle birlikte, bazı hassası gruplar daha kolay etkilenmekte ve daha ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu gruplardan biri yaşlılardır. Fizyolojik kapasitesi ve fizyolojik savunma mekanizması fonksiyonlarındaki azalma, kronik hastalıklardaki artma sebebiyle yaşlılar normal yaş gurubundaki halka nazaran hava kirliliğinden daha kolay etkilenmektedir. Küçük çocuklar, savunma mekanizması gelişiminin tamamlanmaması, vücut kitle birimi başına daha yüksek ventilasyon (soluk alıp verme) hızları ve dış ortamla daha sık temas sebebiyle daha fazla riske sahip diğer bir hassas gruptur. Yaş durumunun yanı sıra hava yolunda daralmaya yol açan hastalıklar da kirleticilere hassasiyeti artırmaktadır. Yapılan çalışmalar, kirlilik arttıkça astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH) gibi hastalıklarda artış olduğunu göstermiştir. Kalabalık yaşam, yetersiz sanitasyon (çevre hijyeni), beslenme yetersizliği gibi düşük yaşam standartları da hassasiyeti etkileyen faktörlerdendir. Bu şartlarda yaşayanlar enfeksiyon hastalık sorunları ile karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla, hava kirliliğinin sonuçlarından daha fazla etkilenilmektedir.

BU PLAN NEDEN YAZILDI?

Hava kalitesinin iyileştirilebilmesi için ülkemizde de tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi

çeşitli yasal düzenlemeler yürürlüktedir. Bunların bir kısmı sanayi, ısınma, trafik gibi kirletici

kaynakların kontrolüne yönelik, bir kısmı da soluduğumuz havanın kalitesine ilişkindir. Kirliliğin kontrolüne ilişkin düzenlemelerle hedeflenen, hava kirliliğinin insan sağlığı ve çevre üzerindeki zararlı etkilerini önlemek veya azaltmak için belirlenmiş hava kalitesi hedeflerini sağlamaktır. Ülkemizde hava kalitesi yönetimine ilişkin usul ve esaslar Avrupa Birliği (AB) çevre mevzuatıyla tam uyumlu olan “Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği” ile belirlenmiştir. Bu Yönetmelik ile temel olarak 13 kirleticiye (SO2, PM10, NOx,..) dair, insan sağlığı ve çevrenin 9 korunabilmesi için sağlanması gerekli olan limit değerler belirlenmiştir. Nihai olarak AB ülkelerindeki hava kalitesi değerlerine ulaşılması hedeflenen bu Yönetmelikte; 2014 yılına kadar mevcut hava kalitesi sınır değerlerinin kademeli olarak azaltılması; 2014 yılından itibaren de tedbir alma yükümlülükleriyle beraber yine kademeli olarak ana hedefin yakalanması öngörülmektedir.

ISPARTA’DAKİ KİRLİLİK ÖNGÖRÜLEN SINIR DEĞERİNİN ÇOK ÜZERİNDE

HKDY Yönetmeliğinin öngördüğü sınır değerler, mülga Hava Kalitesinin Korunması

Yönetmeliğinde belirtilen sınır değerlerle karşılaştırıldığında aradaki farkın çok yüksek olduğu kolayca anlaşılabilir. Bir diğer deyişle, insan sağlığı ve çevrenin korunabilmesini teminen ülkemizde hava kalitesi sınır değerleri her yıl azalmakta; dolayısıyla mevcut hava kalitesinin iyileştirilmesi için atılması gerekli adımların önemi her geçen yıl daha da artmaktadır. Mevzuatımıza göre bir alanda, öncelikle hava kalitesinin mevcut durumu tespit edilmeli, iyileştirme gerekiyor ise kirliliğin boyutuna göre yerel ölçekte temiz hava ve eylem planlarının geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.”

 

Bu haber 714 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...