“Benim zorlamam ve duruşum sayesinde bugün Cumhurbaşkanını halk seçti”

13 Ağustos 2014 19:20

Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı ve eski Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Erkan Mumcu, halkın Cumhurbaşkanını seçmesinde kendisinin rolünün büyük olduğunu savundu. Mumcu, “Aslında bugün övündükleri Cumhurbaşkanını seçimlerini isteyerek yapmadılar.  Eğer benim zorlamam ve duruşum olmasaydı bunu yapacak değillerdi” dedi.

Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı ve eski Kültür ve Turizm Bakanı hemşerimiz Erkan Mumcu, 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından ilginç bir değerlendirmede bulundu. Halkın Cumhurbaşkanını bugün kendisi sayesinde seçtiğini ileri süren Mumcu, şunları söyledi;

“HALK YANLIŞ YAPTIYSA BİLE BUNU ÖĞRENME

VE DÜZELTME ŞANSI HER ZAMAN OLACAKTIR”

“Ben daha AK Parti içinde yer alma konusunda hem Sayın Gül hem de Erdoğan’la konuşurken, bu konuyu müzakere ettim. Bu konudaki benim önerimin seçimi halka yaptırmak olduğunu söyledim. O zaman benimsemişlerdi bu görüşü. Daha sonra yollarımız ayrıldı. 2005 yılında bazı konuların öncelenmesi gerektiğinde, bunların en başında da kılık ve kıyafet sorunlarına özgürlük getiren bir anayasa hükmüyle Cumhurbaşkanlığı seçimini halkın yapması olduğunu söylemiştim. Bir mektupla hem kamuoyuna hem de Başbakana bunu ilettim. Ama o dönemde çok nazik karşılanmadık. Seçimi halka yaptırmak gerektiğini defalarca söyledim. Ancak Hem Abdullah Gül hem de Recep Tayyip Erdoğan artık bunun için geç olunduğunu söyleyip yapamayacaklarını söylediler. Biz ısrarımızı sürdürdük ve neticede ısrarımız sonuç verdi. Memlekete hayırlı olmasını diliyorum. Halk her zaman doğru kararı verecektir. Halk yanlış yaptıysa bile bunu öğrenme ve düzeltme şansı her zaman olacaktır.

“TÜRKİYE BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMELİDİR”

Öte yandan Türkiye’de gerçek anlamda başkanlık sistemine geçilmesinin zorunlu olduğuna inanıyorum. Türkiye’de kalıcı, sürdürebilir bir demokratik istikrar için gerçek anlamıyla bir başkanlık rejimine geçilmesi kaçınılmazdır. Ama başkanlık rejimi derken kastedilen şey mesela Amerika’daki başkanlık sisteminde olduğu gibi etkin kuvvetler ayrılığına dayalı bir başkanlık sistemidir. Bence senato da olmalıdır. Bunun üzerinde yasama ve yargı üzerinde yürütmenin hiçbir baskı imkânının olmadığı ama kuvvetlerin etkili ve dengeli bir mekanizma içerisinde belli bir mesafeye çekildikleri düzeni kurmak Türkiye’nin geleceği için son derece zaruri ve gereklidir. Hayırlı olur.

“HÜKÜMET BUNU ARZU ETMEZ”

Bugünkü hükümet tarafından bunun arzu edileceğini düşünmüyorum. Mevcut haliyle anayasamız aslında bir başkana verdiği yetkilerden özellikle başbakan ve cumhurbaşkanı aynı taraftaysa çok daha fazlasını veriyor. Padişahtan fazla yetkiler bile veriyor. Mesele yargı hükümlerini tanımamak gibi bir yetki veriyor. Bağımsız kurullar üzerinden tartışmasız bir yetki veriyor. Parlamento ile yasayı neredeyse elinde oyuncak haline getirmek, keyfine göre yasa çıkarma imkânı veriyor. Bu imkânı böyle kullanmaya alışmış bir siyaset üslubunun gerçek anlamda bir demokratik dönüşüme çok mehil olacağına zannetmiyorum. Başkanlık rejimini de bu açıdan isteyeceklerini düşünmüyorum. Miş gibi görünseler de isteyeceklerini düşünmüyorum. Aslında bugün övündükleri Cumhurbaşkanını seçimlerini de isteyerek yapmadılar.  Eğer benim zorlamam ve duruşum olmasaydı bunu yapacak değillerdi. Çünkü yapmadılar, reddettiler. Ta ki olaylar bunu yapmaya mecbur edinceye kadar. Yoksa ben yapacaklarını düşünmüyorum. Söyleyecek sözüm var ama dinleyecek kulak yok. Herkes kulağını başka yere kabartmış, başka şey dinlemek istiyor. Gelecek kuşaklar için sözümü söylemek istiyorum. Onun aracı da kitap.”

 

 

Bu haber 801 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...