“Ticaret artık babanızın yaptığı gibi değil!”

5 Mayıs 2020 17:33

İktisatçı Dr. Öğretim Üyesi Ertan Beceren, ticarette yeni bir çağ yaşandığını söyledi. Bir yatırım yapacakken üretmekten ziyade satmanın düşünülmesi gerektiğini belirten Beceren, bilgi çağına ayak uyduranların ticarette başarılı olacağını söyledi.

SDÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ertan Beceren, pandeminin sosyal ve ekonomik hayata etkilerini değerlendirdi. Yaşanan süreci hem sosyolojik hem de ekonomik yönleri ile anlatan Beceren, şu açıklamalarda bulundu:

BOŞANMALAR ARTACAK

“Hane halkı eş ve karı-koca kavramı ile başlayalım. Mesela bir hane halkında çatışma varsa, sabah gidip-akşam geldikleri için birbirlerine tahammül etme süreçleri 1-2 saatti. Ama şimdi zorunlu evde kalmaya bağlı olarak birbirleriyle evlilik rolü yapanlar 24 saat aynı çatıda ama farklı odalarda zamanlarını geçirmeye başladılar. Ebeveyn ve anne, babalar arasında anlamsız bir tartışma çatışma oluşmaya başladı. Çevremdeki insanlara şunu soruyorum. Evdeki hanımızın eşiniz mi yoksa karı-koca mı? Eğer annenizi, babanızı, evladınızın aratmıyorsa bu kişi eşinizdir, değilse çocuğunuzun babasıdır. Karı-koca ilişkisi böyle ise evler cehenneme dönüyor. Bu süreç geçer-geçmez boşanmalar artacaktır. Çocuğun bir sigara alışkanlığı varsa, kız arkadaşı varsa evde ipotek altına alınıyor. Birisi ‘günaydın’ dese küfür gibi algılayacak.

SATIN ALMA GÜCÜ DÜŞECEK

Ekonomi boyutuna bakalım. İlk başlangıçta hazırlarsanız 15 gün izinler başladı, üniversitede okullar kapatıldı. Kafeler Caddesi’ne gittiğinizde bazı firmalar yeniden yapılanmaya girip, kredi çekmişlerdi. Bir anda krediler kaldı. Alınan kredilerin ödenme riski başlayacak. Ücretsiz izne ayrılanların kredi kartları henüz yetersiz bakiye demiyor. Yetersiz bakiye dendiği zaman panik atak durumu yaratacak. Bazı suçlamalar olacak. Hale halkı gelir seviyesi düştüğünden dolayı harcamaya yapamayacak. Yani tüketici satın alma gücünü düşürecek. Satın alma gücü olmayan bir ekonomide firmalar işyerlerini kapatır. Kapanmadan önce sabit giderleri var, kredileri var. Kapalı dükkanların kiraları çalışıyor. 3 ay erteleme yapıyorlar ama sonra hepsini alacak. Bankalar kredi ertelemesinden bahsediyor, taksit sayısını artırıyor. Faizini alıyor. Dolayısıyla ekonomi boyutuna baktığımızda tüketicinin satın alma gücü olmadığı için üretemiyor. Üretici üretemezse ne olur? Ücretsiz izne çıkanlar için işsizlik meydana geliyor. Gelir düşüyor,, harcamalar düşüyor. Yatırım düşecek, istihdama bağlı olarak gelir düşecek. Bir ekonomide geliriniz yoksa kamuya vergi veremezsiniz. Vergide de problem yaşanacak.

KREDİLER GARANTİ MESLEKLERE VERİLECEK

Ülkemizde üretim yapılamadığı için, gelir sağlanamadığı için ithal ürünler başlayacak. Bizim ülke ekonomisi hangi durumda dersek. İstihdamda düşme var ancak fiyatlar genel seviyesi yükseliyor. Diğer taraftan da ürün var satın alacak kimse yok. Durgunluk var. O zaman bizim acil paraya ihtiyacımız var. Merkez Bankası bu durumlarda piyasaya para arzetmeye yöneliyor. Onun için faiz oranlarını düşürüyor. Nitekim geçen hafta 1 puan düşürdü. Benim krediyi çekebilmem demek, sabit gelirimin olması gerekiyor. Bana kredi verecek kurum geri ödeyip-ödeyemeyeceğine bakıyor. Ödeyebilecek olana veriyor. Ödeyebilecek olan kim, şu an istihdam edilebilir olanlar. Garanti istihdam edilebilenler öne çıkıyor. Nüfusun kaçta kaçı garanti meslekte. Nüfusun yüzde kaçıdır? İşsizlik yüzde 13’dü, yüzde 21’e geldiğini düşünüyorum.

TURİZM SEKTÖRÜNÜN ETKİSİ

Turizm sektörü döviz rezervlerimizde anahtar kavramdı. Artıcı bir misyona sahipti. Şimdi değişim oldu. Oteller depolarındaki stoklarının geri alınmasını istiyor. Turizmdeki kullandığı gıda maddeleri akar-kokar. Turizm destinasyonu çerçevesinde baktığımızda yaklaşık 12 turizm destinasyonu var. 5 kat artan turizm harcamaları biranda dibi buldu. Turizm bir endüstridir. Çarpan etkisi ile birçok sektör faydalanır.

E-TİCARET SİSTEMİ KURANLAR ŞANSLI

Enflasyonların nedenleri var? Talep enflasyonu var. Talep olunca fiyatlar yükselir. Talep olunca istihdam artar, maliyet artar. İç piyasada cari açığının varsa paranız değer kaybettiği için rekabet üstünlüğünüz ortaya çıkar. Enflasyonun düşmesi geçici süreçtir. Bizim son 1 ay içerisinde insanlar ne satın alıyorlar? Mutfak giderlerimiz mi arttı. Kıyafet talebimiz mi arttı? Ne olursa olsun sirkülasyon gıda ürünlerinde. Dün salatalık 4 iken, 6’ya çıktı. Talepten kaynaklanıyor. Bazı ürünler yerini başka markaya bırakmış. Kapanmış ya da ürün yetiştiremiyor. Krizler bazı firmalara fırsat yakalatmış durumda. Bu arada e-ticaret sistemini kurmuş olanlar çok şanslı. Mesela bankalar sistemini kurmuştu. Dijital para piyasasını bilmeniz ve takip etmeniz gerekiyor. Home ofis mantığı oluşmaya başladı. Bu süreçte yeni meslekler oluştu. Dış ticaretin önemi anlaşılmaya başlanacak. Biz avantajlı bir ülkeyiz.

AVANTAJIMIZ TOPRAK DEZAVANTAJIMIZ

MEVCUT NESLİN TOPRAKTAN UZAKLAŞMASI

Yeni dünya düzeni bilgi çağı. Bilgiye ayak uydurmanız gerekiyor. Değişim yaratan mısınız? Ayak uydurabilen misiniz? Yoksa habersiz misiniz? Bu değişimi yaratanlar. Vizyonu açık olanlar önceden önlemini almışlar. Çok uluslu şirketler bunu yaparken bizim gibi ülkelerdeki şirketler distribütör niteliğindedir. Acil eylem planımız ne? Plaza çocukları işsiz kalmışlar. Youtube kanalımız açıldığında köy enstitüsü akademisi şeklinde eğitimimiz olacak. Bizim avantajımız toprağımız var. Ama dezavantajımız işleyebilecek nüfus şehirlere göç etmiş. Mevcut nesil topraktan uzaklaşmış. Biran önce toprağa dönmesinde fayda var.

KRİZ ARTIK SEKTÖRLERE GÖRE DEĞERLENDİRİLMELİ

Kriz kavramını şöyle belirlemek lazım. Kime göre kriz? Makro anlamda krizin içerisindeyiz zaten. Ama sektörel analiz yapmak gerekir. Kurban Bayramı olmazsa hayvancılık sektörü kriz yaşar mı? Ben hayvancı değilim. Dolayısıyla beni uzun vadede etkiler. Ama hayvancıyı kısa vadede etkiler. Krizi kime göre diye sormak lazım. Doktor krizi yaşayacak mı? Boşanmalar artacak. Avukatın krizi olmayacak. Eğer sektörünüz yenilik yapamazsa, sürdürülebilir halde değilse, maliyetleri yüksekse problem olacak. Üretmek mesele değil, satmadığın sürecek. Satmak mesele değil, tahsil edemediğin sürecek. Tahsil etmen mesele değil, sattığını geriye koyamadığın sürecek. Bu 4 bacak unutulmasın. İşyeri açacak arkadaşlar üretmekten ziyade satmayı düşünün.

ESKİ TİCARET YOK

Artık eski ticaret, anamızın-babamızın yaptığı ticaret yok. Çok diri durmamız gerekiyor. Bir gecede yapılan işlemler var. 100 dolar paranız vardır, bozdurursunuz direk TL’ye çevirirsiniz. İnsanlar bunu yapmıyor. Başka başka paralar alıyor-satıyor, tur attırıyor. Parasını artırıyor. Bu tür ticaretler var. Dünyadaki dolaşımdaki para miktarı yüzde 22,5 kağıt para, yüzde 2.5 bozuk para. Diğeri kaydi para. Olmayan bir para. Günü geldiğinde asgarisini ödettiriyor.

ÇOCUKLARA ÜRETİMİ ÖĞRETMEK GEREK

Tarım sektöründe eskiden Türkiye kendi kendine yetebiliyordu. Tarım politikalarında yanlışlar dikkatimi çekiyor. Verimli topraklar üzerine yapılan inşaatlar var. Şehirlerin dağılım merkezlerine baktığımızda verimli topraklara doğru gidiliyor. Politika, yerleşim alanları açarken verimli topraklara dikkat etmek gerekiyor. Ovalar içerisine yapılan inşaat yapılanmaları tarım sektöründeki arzı düşürecektir. Bugünün çocukları geleceği büyükleri olduğu için çocuklar ve genç nüfusları için tarım ekonomisi dersleri geri gelmeli. Çocuklara üretimi öğretmek gerekiyor. Uygulama dersleri olmalı. Tarım sektörü çocuktan başlar. Biz maalesef ölünce toprak görüyoruz. O arada toprakla haşır-neşir su görün nüfusumuz maalesef az.”

 

Bu haber 1698 kez okunmuştur.
  Yükleniyor...